Sanal hayatlarımızdaki gerçekler

Sanal hayatlarımızdaki gerçekler

Selcan Öztürk yazdı...

Yeni nesil olarak adlandırdığımız kitle gün geçtikçe popüler kültürün etkisinde kalıyor. Tabi ki teknolojinin etkisininde yer aldığı bir serüvenden bahsediyorum.Sanki bizim değilde cep telefonlarımızın ve tabletlerimizin yaşadığı bir hayatın içinde küçük birer parçayız.Gösterişle nam salıyoruz.

Olaya genel olarak baktığımızda toplumsal değerlerimizi ve benliğimizi yitiriyoruz.Popüler kültürün etkisinin altında hayatlarımızı eziyoruz. 

Şimdi bir kaç örnekle düşünelim...

Bu senenin en iyi tatil yerini bloggerların yorumlarını inceleyerek buldunuz, otelinizi ayarladınız ve uçak biletinizi aldınız tatile başladınız. Asıl olay tatil yapmak mı sizce ? Yoksa bu senenin en çok bloggerlarının uğradığı işlek mekana gidip check-in atıp ardından bir instagram storysi atmak mı ? 

Bunu da bir kenarı koyalım, hiç kimsenin bilmediği,uğrak mekanlardan olmayan bir yerde olduğunuzda ne kadar paylaşım yaptınız veya illaki bir paylaşım yapıp “Ben buradayım şu yemeği yiyeceğim,bu içeceği içeceğim “ demek mi gerekiyor ?

Bilmem kim ustanın yerinde pilav üstü tavuk yediğini paylaşanı mı yoksa bir restoranda mushroom steak paylaşanı mı gördünüz ? 

Sosyal medyaların mecrasında yaşanılan bu saçma döngünün içinde insanlar kaybolup gidiyorlar ama tabi bunları yaparken kredi kartı ekstrelerini unutmamakta gerek.

Yine bizi bir  teknoloji mağduriyetine uğratan reklamlar var,amacı her ne olsada gördüğümüz her reklam içerikli şeyler beynimizde yer ediniyor. Bu psikolojik olarakta kanıtlanmış bir şey aslında kendi fikrimiz olarak oluşturduğumuz düşüncenin içerisinde bu reklamların alt yapıları var. 

İçtiğiniz içecekten tutun giydiğiniz kıyafetin modelinde bile bunu anlamak mümkün.  Sosyolojik açıdan bir bozukluk söz konusu aslında ama insanlar  bununda pek farkında değil sanırım. Yarış mı yapılıyor hayat standartı mı oluşturuluyor belli değil.

Bir de tükenmişlik sendromu olarak adlandırılan bir sorunumuz var ki keyif hastalığı.Hayattan zevk alamamak gibi bir problem ancak böyle açıklanabilirdi herhalde. Basamak basamak çıkmadığınız merdivenlerin en tepesine giriş yapınca bir anda sahip olunanlardan sıkınılması çokta normal ama yinede tükenmişlik sendromu diyelim biz...

İnsanoğlu doyumsuz bir varlık.Ya sıfırdan başlayıp  en tepeye ulaşır ve daha fazlasını ister ya da en tepeye konduktan sonra keyifsizliğe başlar.

Bana göre bu da bir popüler kültür etkisi. İmkansızlıktan var edip sırf gündemde diye yapılan planlar sonunda oluşan yaşantımızda, elde edilenden sıkılmak ve doyumsuzlukta moda halinde...

2019 yılı psikolojik kreasyonumuzun modacısı olma yolunda emin adımlarla ilerliyoruz. Ve sendrom olarak ele almamıza gerek kalmadan tükeniyoruz.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.