Sedef Hastalığında Beslenme Nasıl Olmalı?

Sedef Hastalığında Beslenme Nasıl Olmalı?

Sedef hastaları nasıl beslenmeli...

Sedef hastalığı ve egzama üzerine yoğunlaşan Dr. Mehmet İlteber Bahadır, sedef hastalarına ve potansiyel sedef hastalarına önemli bilgiler verdi. Dr. Bahadır, bu hastalıkta beslenme tarzına dikkat edilmesi gerektiğini vurguladı.

Günümüzde en yaygın hastalıklardan birisi olan sedef ile ilgili Dr. Bahadır, hastalık ve tedavi yöntemlerine dair çok önemli bilgiler verdi. Sedefin genetik geçişli bir hastalık olduğunu belirten Bahadır, "İlla annede, babada, teyzede, halada, dayıda, babaanneler de olacak diye bir şey yok. Bazen sedef hastalığı yedi kuşakta bulunmaz. Yedi kuşak sonra da ortaya çıkabilir. Yani ben de yok filan demeyin. Diyelim ki çocuğunuz da çıktı veya annem de babam da yok bende nasıl sedef hastalığı olur demeyin. Hastalık, genetik geçişli olması, illaki bir insanın hasta olacağı manasına gelmez. Zaten eğer illaki hasta olmuş olsaydı o zaman bu tam doğuştan başlayıp ömür boyu devam edecekti. Sedef özellikle ergenlik döneminde adelosan çağ dediğimiz dönemlerde genç kızlarda çıkıyor. Yine kadınlarda en fazla çıktığı dönem hamilelik ve hamilelikten sonra hormonlarının çekilme dönemi denilen dönemde hormonların çekilmesi sonucu ciltte çıkabilen bir hastalık" şeklinde açıkladı.

"STRES EN BÜYÜK ETKEN"

Sedef hastalığını tetikleyen birçok faktör olduğunun altını çizen Dr. İlteber Bahadır; "Sedef hastalığını hakikaten tetikleyen pek çok faktörler var. Bunlardan en birincisi sedef hastalarında çok iyi bileceği gibi stres. Diğerleri de bazı gıdalar ile alınan ilaçlar Sedef hastalığını tetikleyebilir. Örneğin, genç bir kadın ergenlik dönemine girdi ve stresli süreç yaşadı. Bu genç kızın vücudunda kolunda, dirseğinde, bacağında ve özellikle kadınlarda kulak arkası saçlı deride çıkar. Ayrıca, tıp kitaplarında yazdığı gibi telaffuz edecek olursak; Sedef, stresten dolayı çık diyelim. Ardından bu kadın 20 yıl boyunca çok mutlu bir hayat yaşadı ama maalesef sedef ciltte kalır.

Sedef, kısır döngü iken artık bağımsız bir rahatsızlıktır. Yani stresten bağımsızdır. Almış olduğu ilaçlardan gıdalardan bağımsızlık bir hastalık olarak kısır döngü bir hastalık olarak devam eder. Normal insanda ayda bir kez cildi yenilenir. Eski hücreler dökülüp yerine yeni hücreler gelir. Sedef hastalığında ise böyle değildir. Sedefli bölgelerde hastanın vücudu günde 5-6 defa katman katman pul pul olur. Biz bu görünüme sedefli görünüm 'psoriatik' tip dediğimiz bir görünüm hal olur ve bu cilt döküldükçe yavaş yavaş vücutta yayıla yayıla hastalığı tüm vücudu kaplayabilen insanların hayatını alt üst edebilen bir hastalık haline gelebilir" şeklinde konuştu.

"RİSK ALTINDA OLAN CİLTLER"

Kuru tip ciltlerin sedef hastalığının en çok sevdiği ciltlerin tipi olduğunu ve pek çok tipi olduğunu söyleyen Dr. İlteber Bahadır sedef hastalığının en yaygın olanı ve çok hızlı şekilde kuru ciltlerde yayıldığını belirterek, "Mesela bize bazen hasta gelir hastanın sadece dirseklerinde ve dizlerinde vardır. Hastaya daha dikkatli baktığımız zaman yağlı bir cilde sahip olduğunu fark ederiz. Bu sebeple hastalık sadece diz ve dirseklerde sınırlı olarak kalmıştır. Bunun gibi pek çok örnekleme verebiliriz. Hastalara verdiğimiz randevular gerçekten çok kısa sürüyor, ortalama 5-6 dakika hastanın yağ nem dengelerine bakıyoruz. Cildinde yeni lezyon olup olmadığına bakıyoruz ve hastaya çeşitli tavsiyelerimizi verip tekrardan geri gönderiyoruz. Ortalama tedavi süremiz 2 buçuk, 3 buçuk ay sürüyor. Bu süre içerisinde ortalama olarak 3 tane randevumuz var. Vücut tertemiz olduktan sonra her hastayı yaklaşık 2 yıl süre ile takip ediyoruz.

Dr. İlteber Bahadır hastalara şöyle bir uyarıda bulunuyor. "Avrupa'dan Almanya'dan buraya geleceksiniz buna değer mi? şeklinde düşünceler çok oluyor. Buna değer çünkü her hastaya vermiş olduğumuz bir şeyimiz var hiçbir hastayı tertemiz yapmadan da bırakmıyoruz. Bunu da buradan çok net olarak söylüyorum" ifadelerini kullandı.

"BESLENME TARZI ÖNEMLİ"

Sedef hastalığında beslenmenin önem teşkil ettiğini vurgulayan Dr. Mehmet İlteber Bahadır, hastalarından zaman zaman diyet yapmalarını istediğini söyleyerek, "Özellikle cilt altı kanlandıran yiyeceklere dikkat edilmeli. Alkol bunların başında gelir. Özellikle acılı, isotlu tarzında dediğimiz çiğ köfte; sucuk, kırmızı, pul biber, aşırı acılı yiyecekler. Aşırı baharatlı yiyeceklerden kaçınılmalıdır. Yine domates patlıcan yaz döneminde hastaların bu konuda aşırıya kaçmaması gerekir. Özellikle kızartma türü dediğimiz patates cipsleri, patates kızartması tarzındaki yiyeceklerden, turşu gibi kaşıntıyı artıran gıdalardan da uzak durması gereklidir. Hastalar kısa bir dönem mutlaka diyet uygulamalılar" dedi.

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.