SEHAYDER'den sokak hayvanları tepkisi!

SEHAYDER'den sokak hayvanları tepkisi!

Seferihisar Doğa ve Hayvan Dostları Derneği (SEHAYDER), Seferihisar'da bulunan Çevrekent Site Yönetimine ve site sakinlerine tepki gösterdi.

İddiaya göre, Çevrekent Sitesinde yaşayanlar 2018 yılında sokak hayvanlarını zehirlendikten sonra şimdide köpekleri olan vatandaşlara baskı yaparak bölgede sokak hayvanlarının beslenmesini istemiyorlar. SEHAYDER tarafından  konu ile ilgili Seferihisar Kaymakamlığı'na yapılan müracatlar sonucu bir komisyon oluşturuldu.  Yaşanılan olaylara tepki göstermek seslerini duyurmak için bir araya gelen hayvanseverler, canlıları korumak ve onlara zarar gelmemesi adına basın açıklaması yaptı.

Seferihisar Doğa ve Hayvan Dostları Derneği (SEHAYDER) yaptığı açıklamada şunları belirtti;

"Evde ve bahçede bakılan sahipli / sahipsiz hayvanlar için sitenizde yaşayan komşular  tarafından sürekli olarak rahatsız edilen, taciz noktasına varan davranışlara muhatap olan, 2018 yılında sitenizde yapılan insanlık dışı zehirlemeler ve şimdilerde zehirleme tehditlerinin olması nedeniyle  hayvan besleyen site sakinlerinin şikayeti üzerine bu basın açıklamasını yapma gereği doğmuştur.

Önceliğimiz ve samimi temennimiz, komşular ile insani boyutta ve komşuluk hukuku içinde bu sorunların çözülmesidir. Sahipli hayvana sadece bağımsız Türk Mahkemelerinin müdahale edeceğini öncelikle belirtip daha sonra hayvanların yaşam hakkına ilişkin haklarımızı içeren yasaları ilgili maddeleri ile bilgilerinize sunuyoruz,

img-20191109-wa0003.jpg
 
1. TBMM de kabul edilmiş olan 5199 sayılı Hayvanlar Koruma Kanunu, hayvanların evlerde ve sokaklarda  yaşamalarını yasal güvence altına almıştır. Bir hayvanı sahibinden yada besleme yapan gönüllüden ayırmaya yönelik her türlü teşebbüs, baskı ve karar, sadece sahiplerine değil hayvana da şiddet unsurları içerir ve yasalar şiddete karşı insanı nasıl koruyorsa hayvanı da korumaktadır. (5199 MADDE 1. -Bu Kanunun amacı; hayvanların rahat yaşamlarını ve hayvanlara iyi ve uygun muamele edilmesini temin etmek, hayvanların acı, ıstırap ve eziyet çekmelerine karşı en iyi şekilde korunmalarını, her türlü mağduriyetlerinin önlenmesini sağlamaktır). Aynı kanunun Uygulama Yönetmeliği’nin 21/g bendi; “Sahipli veya sahipsiz hiçbir hayvan, belediye, gönüllü kuruluş veya diğer üçüncü şahıslarca belediye sınırları dışında yaban hayatı yaşam alanlarına bırakılmaz.” şeklinde konuyu hükme bağlayarak sahipli hayvanların da bulunduğu ortamdan alınmasına / taşınmasına yasak getirmiştir. Hayvanların güvenliğinin tehdit altında olması durumunda, bu yasal mekanizmalar harekete geçirilecektir.

2. Sahipli hayvan mal kapsamında olması nedeni ile Türk Ceza Kanunu kapsamına girer ve TCK 151/2 koruması altındadır. Sahipli bir hayvanın yaşam hakkına kast etmek, zarar vermek veya zarar vereceği ile tehdit etmek de suçtur ve TCK ya göre cezaya tabidir. 

img-20191109-wa0005-(1).jpg

3. Sahipliyada sahipsiz hayvanları “ZEHİRLEMEK” tehdidi veya başka bir tehditte bulunmak, “SAHİBİNİ TEHDİT ETMEK” demektir ki bu da TCK kapsamında değerlendirilerek hukuki yaptırımlara sebep olacaktır.

4. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, hayvanların yaşam haklarına ilişkin ULUSLARARASI sözleşmelere imza atmıştır. Bu bağlamda “Ev Hayvanlarının Korunmasına Dair Avrupa Sözleşmesinde” açıkça “Hiç kimse bir ev hayvanının, gereksiz acı, sıkıntı veya ıstırap çekmesine sebep olamaz, hiç kimse bir ev hayvanını terk edemez” hususları hükme bağlanmıştır. Ayrıca, “Hayvan Hakları Evrensel Beyannamesi” de sahipli hayvanların hiç bir koşul altında terk edilemeyeceğini içermektedir. Sahipli hayvana yönelik rahatsızlık verici ve zorlayıcı, bakılmalarını engelleyici baskılar, kişiye kendi hayvanını terk etmesi, hayvanın acı sıkıntı ve ıstırap çekmesi anlamında baskı oluşturmak demektir ve yasaya aykırıdır.

5. Öncelikle, 6284 Sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanunun 2.maddesi, “şiddeti ve şiddet mağdurunu” açıkça tarif etmiştir. Bu yasa gereği gücünü ve yetkisini yasalardan alan hayvan sahiplerinin baktıkları hayvanlar nedeni ile sözlü ve psikolojik şiddete maruz bırakılması” 6284 Sayılı Kanuna göre SUÇ teşkil etmektedir. (EK 4…) Hayvanları Koruma Kanunu’nun 12/d.maddesi “Sahiplenilen hayvanlar terk edilemez, ancak yeniden sahiplendirme yapılabilir ya da geçici hayvan bakımevlerine teslim edilebilir.” şeklinde hükme bağlanmış ve yine hayvan sahibine sorumluluk yüklemiştir. Hayvan sahibine baskı, evcil hayvan sahiplerini duygusal olarak bağlandıkları hayvanlarını terketme/başkasına sahiplendirme/barınağa bırakma seçeneklerinden birisine zorlayacak ve psikolojik olarak travma yaşanmasına sebep olacaktır. 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesi Kanunu’nun 2/d maddesi “Şiddet: Kişinin, fiziksel, cinsel, psikolojik veya ekonomik açıdan zarar görmesiyle veya acı çekmesiyle sonuçlanan veya sonuçlanması muhtemel hareketleri, buna yönelik tehdit ve baskıyı ya da özgürlüğün keyfî engellenmesini de içeren, toplumsal, kamusal veya özel alanda meydana gelen fiziksel, cinsel, psikolojik, sözlü veya ekonomik her türlü tutum ve davranışı ifade eder” şeklinde hükme bağlanmıştır. Yine yukarıda belirttiğimiz 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesi Kanunu’nun 2/d maddesi’nde açıkça belirtilen PSİKOLOJİK ŞİDDET tanımına girmektedir. KANUNA AYKIRIDIR ve DAVA KONUSUDUR.

img-20191109-wa0007.jpg

6. Yargıtay 18.Hukuk Dairesi, 1993/1653 sayılı kararında “Köpek evcil bir hayvan olup günümüzde birçok ailenin beslediği hayvanlardandır. O nedenle, köpeğin bizatihi kendisi, rahatsız edici bir unsur olarak kabul edilemez” diyerek evcil hayvanların sosyal hayatın bir parçası olduğunu onaylamıştır.

7. Uzman Psikolog Prof. Dr. Tamer Dodurka,bilimsel makalesinde, ev hayvanlarına karşı komşu veya kurumlarca tahliye ve bulundukları yerde yaşamalarına ilişkin talep, baskı ve tehditleri, “İnsanların yaşamlarını kolaylaştıran psikolojik destek sağlayan, yalnızlığı ve çağın en önemli sorunu olan stresi gideren bir canlıdan/bir dosttan ayrılmak hem sahipleri için hem de hayvan için büyük bir psikolojik yıkımdır. İki taraf için de psikolojik şiddete maruz kalmaktır.” şeklinde tarif etmektedir. Ayrıca, “Bir hayvanı sahibinden ayıran her türlü karar, sadece sahiplerine değil hayvana da şiddet unsurları içerir ve yasalar şiddete karşı insanı nasıl koruyorsa hayvanı da korumaktadır.” şeklinde görüş de beyan etmiştir. 

8. “Hayvan Hakları Evrensel Bildirgesi incelendiğinde, Hayvanların tıpkı insanlar gibi hak sahibi olabileceği anlaşılmaktadır. Bu düzenleme, hayvanı, “hak ehliyetine sahip olan canlı” kabul etmektedir. Hayvan, aynı insanlar gibi hak ehliyetine sahip kabul edildiğine göre; Borçlar Kanunu’nun 27. maddesi uyarınca, taraflar arasında yapılan sözleşmelerin hayvanların kişilik haklarına aykırı düzenlemeler içerip içermediği de göz önünde bulundurulmalıdır. Hayvan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin 5.maddesinin 1.fıkrası; “Bir insanın desteğine ihtiyaç duyan her hayvan, uygun besleme ve bakımı görme hakkına sahiptir” şeklinde kayıt altına alınmıştır. Bu düzenleme insana, desteğine ihtiyaç duyan hayvanı besleme ve bakımını yapma yükümlülüğü vermektedir. 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasa’sının 90/son maddesi ise; “Usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası antlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvurulamaz. (Ek cümle: 7.5.2004-5170/7 Md.) Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası antlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası antlaşma hükümleri esas alınır.” şeklinde hükme bağlanmıştır.

Buradan hareketle; Uluslararası antlaşmalar ile hak ehliyetine sahip olan hayvanların etolojik ve metabolik ihtiyaçlarını gidermelerini önlemeye yönelik uygulama ve uyarılar, yukarıda bahsi edilen kişilik hakları ile temel hak ve özgürlükler bağlamında: – Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 90/son maddesi’ne – Borçlar Kanunu’nun ilgili maddelerine – 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’na – Hayvan Hakları Evrensel Bildirgesi’ne AYKIRIDIR ve DAVA KONUSUDUR”

Değerli Site Yöneticileri,

Hayvanlar evin bir ferdi yaşadığımız mahallelerin sakinidir. Yasal boyutunun yanında, olayın ahlaki ve vicdani boyutu da vardır. Hayvanların, sahipleri ile kendi evi ve bahçesinde yaşamasını engellemeye çalışmak, sahipsiz olanların alıştıkları ortamdan uzaklaştırılmaları için baskı yapmak, onların ÖLÜM EMRİNİ vermekle eşdeğerdir ve hayvanların sahibi ile onlara bakıp besleyenler üzerinde de şiddet uygulamak demektir. Çünkü, yurdumuzda ki belediye barınakları birer açlık ve hastalık ile ESİR KAMPI halindedir. Yavru olmayan bir hayvanın da bir başkasına sahiplendirme ŞANSI yok denecek kadar azdır.
 
Hem kültürümüz hem de dinimizde var olan komşuluk hakkının, ağzı dili olmayan çaresiz hayvanlar için de geçerli olması gerektiğine inanıyoruz. Hayvanların aleyhine olmayan, onların varlığını ve yaşam haklarını tehdit etmeyecek ortak çözümlerin bulunması için her türlü çabayı göstermeye hazırız.

Şiddetin tüm yaşamlarımızı sarıp sarmaladığı, tahammülsüzlüğün yaygın eğilim haline geldiği günümüzde, komşuluğun çoğu kez akrabalarla olduğundan daha fazla yakınlık oluşturduğu bilinerek, bu olguya değer verilmelidir.
 
Ayrıca “ Her yeri beton bloklar ile doldurarak yaşam alanlarını işgal edip gidecek yer bırakmadığımız hayvanların “ gerçekten zor durumda ve çaresiz olduğunu görerek , onların yaşamlarının devamını sağlamalarına gerek vicdani ve insani ve gerekse yasal bağlamda destek vereceğinize , ortak çözümler oluşturulmasına katkı sağlayacağınıza inanıyoruz."

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.