İzmir’in kalabalığında sesi en az duyulan ama varlığı en çok hissedilen bir meslek vardır: Savunma.
Ve savunmanın omuzlarında yükseldiği insanlar…
Bir dosyanın kapağını açtığında sadece suç isnadı değil, bir insanın kaderiyle yüzleşenler…
İşte onlardan biri, sekiz yıldır İzmir adliyelerinin koridorlarında sessiz ama kararlı adımlarla yürüyen bir isim:
Avukat Murad İdikurt.
Bugün bu satırlar, sadece bir hukukçuyu değil, adaletin yükünü omuzlarında taşıyan bir insanı anlatmak için yazılıyor.
Sekiz Yıl… Bazısı için kısa, adalet için bir ömür
Sekiz yılda çok şey değişir. Şehir değişir, insanlar değişir, sistem değişir…
Ama bir şey değişmez: Adalet arayışının ağırlığı.
Murad İdikurt, ceza hukukunun en sert, en keskin, en yorucu alanında çalışıyor.
Bir dosya bazen hayatın karanlık yüzüyle sizi tanıştırır, bazen bir annenin gözyaşıyla, bazen masumiyetin titreyen sesiyle…
Ceza hukuku, insanı ya bileyen ya da tüketen bir alan.
Murad ise bu alanın içinden güçlenerek çıkanlardan.
DOSYAYI DEĞİL İNSANI OKUMAK
Onu diğerlerinden ayıran şey, paragraf aralarındaki hikâyeyi görme yeteneği.
Bir avukat, kanunu bilir; iyi bir avukat, kanunun ruhunu…
Ama Murad’ın çizgisi başka:
O, “insanı” okuyor.
Her müvekkiline aynı cümleyi söylemesi boşuna değil:
“Ben önce seni anlarım, sonra dosyanı.”
Bu, mesleki bir refleks değil; karakterin izdüşümü.
İZMİR ADLİYELERİNİN TANIDIĞI O SESSİZ KARARLILIK
Kimi avukat sesini yükselterek var olur, kimi kürsüde sert tartışmalarla…
Murad’ın yöntemi farklı.
Sakin.
Soğukkanlı.
Duruşmasının zamanlamasını bilen, konuşması gerektiğinde konuşup susması gerektiğinde susmayı bilen bir hukukçu.
Ama en önemlisi:
Mahkeme salonuna girdiğinde kimse bağırmasa da herkes onun ciddiyetini hisseder.
İzmir hukuk çevrelerinde bu, kolay kazanılan bir saygınlık değildir.
BİR AVUKATIN EN BÜYÜK SERMAYESİ KARAKTERİDİR
Bugün hukuk piyasasında tabelalar parlıyor olabilir, sosyal medya dolup taşabilir, reklam metinleri ardı ardına gelebilir…
Ama gerçek şu:
Savunma, vitrinle değil duruşla yapılır.
Murad İdikurt, genç yaşına rağmen karakteriyle çizgisini belirlemiş bir avukat.
Dosyanın kolayına kaçmayan, zorlandığında geri adım atmayan, hakikatin peşinden koşarken kimseye eyvallah etmeyen bir duruş…
Bu yazı da işte tam bu yüzden yazılıyor.
Adalet yolunda yürüyenlere lazım olan tek şey: Hatırlanmak
Her güçlü insanın bazen bir cümleye, bir hatırlatmaya, bir teşekkür sesine ihtiyacı olur.
Bu meslek dışarıdan parlayan bir hayat gibi görünse de içinden geçen bilir:
Uykusuz geceleri, vicdan sorgularını, dosyanın ağırlığını, bir imzanın getirdiği sorumluluğu…
O yüzden:
Murad İdikurt, bu şehirde savunmanın yüzünü temiz tutan isimlerden biridir.
Ve bu şehir, böyle avukatlara sahip olduğu için şanslıdır.
Bu yazı bir övgü değildir.
Bu yazı, bir mesleğin çilesini taşıyan bir insanı hatırlatma yazısıdır.
Yolun açık olsun Murad…
Savunmanın onuru her zaman seninle olsun.
Adaletin terazisi bazen şaşar ama senin gibi insanlar oldukça asla devrilmez.