AVRUPALI ÜŞÜYECEK! ‘TÜRKİYE’ DÜŞÜNECEK!

Ali EYCE

Ekonomiler tepe taklak, ne zaman biteceği belli olamayan savaş vur patlasın devam ederken, dünya dengeleri değişmeye başladı.

Hem ülke anlamımda, hem enerji anlamında, hem de yaşam anlamımda.

Her ülkenin yönetimin temel görevi, ülkesinde yaşayan insanların rahat bir hayat sürmesini sağlamak.

Bunu sağlamak o kadar zordur ki, elinizden geleni yaparsınız ama elinizden gelmeyen başka coğrafyadaki şartlar elinizden geleni yetersiz hale getirir, çaresizlik içinde kalırsınız.

Önümüzde iki ay var.

Temmuz ve Ağustos.

Bu aylardan sonra Avrupa ülkelerini hiç de hoş olmayan coğrafi şartlar, olumsuz ekonomik bozukluklar ve çetin geçecek bir kış bekliyor.

Ukrayna’ya destek verirken karşılarında Rusya’ya, enerji kaynaklarının madeni olan ülkeyi alan Avrupa ülkelerinin yöneticileri kara kara düşünür haldeler.

Doğal gazın kısmen veya tamamen kesilmesi, hem Avrupa ekonomisini, hem de Avrupalı yaşantısını çok fena halde ters etkileyecek.

Keyfine, kolay yaşama ve istediğini, istediği zaman elde ederek lüks hayat sürmeye alışmış Avrupalılar için baş edilmesi zor bir süreç.

Şimdiden birçok Avrupa ülkesinde yaşayan ve yaşayacaklarını tahmin edenler, enerji sorunu, en azından doğalgaz sorunu olmayan ülkelerde kendilerine ikinci bir yurt, ev, yaşam kurma çalışmalarına başladılar.

Yani kışın o zor şartlarında çaresiz kalan ülkelerini terk edip, imkânlı ülkelere doğru yönlendiler.

İmkânlı olan birçok ülke de bu akışın içinde kendi şartlarını zorlamamak için ülkelerinde mülk alımı veya ikamet etme şartlarını yeniden düzenledi ve zorlaştırdı.

Üçüncü dünya savaşının gizli olarak, isim kısıtlamasıyla Ukrayna topraklarında devam etmesi, gerçekleri ve olacakların önüne geçmeye yetmiyor.

Amerika başta olmak üzere Avrupa ülkelerinin Rusya’yı zayıflatmak ve savaştan çıkarmak için attıkları adımlar hepsi, Amerika da ve Avrupa’da yaşayan insanları yaşam savaşının içine soktu demek yanlış olmaz.

100 yıl önce ‘Türkler bizi kesecek’ korkusu ve düşüncesiyle Osmanlı İmparatorluğunu yıkan ve sonrasında kendi içinde birlikte olmak zorunluluğu içinde kalan Avrupa ülkeleri, yıkamadıkları Rusya’nın daha da güçlenmesine neden oldular.

Rusya’nın enerjisine muhtaç olacak şekilde ekonomilerini kurmalarının bedelini de ağır ödüyorlar, ödeyecekler.

Onları son 40 yılın en yüksek enflasyon rakamlarını görmek zorunda kalan Amerikan ekonomisi de kurtaramıyor, kurtaramaz.

Türkiye açısından baktığımızda ise enerjide dışa bağımlı olan ülkeler gibi enerji temelli zamlardan kurtulamıyor.

Çare olarak tek yapılması gereken, gelir seviyesinin yükseltilmesi yapılıyor, doğal olarak.

Önümüzdeki yıl Haziran ayında Türkiye’de yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekilliği seçimleri de işte tam bu eksende olacak.

Yani Ekonomi!

Ama sadece Türkiye ekonomisinin konuşulduğu, tartışıldığı değil, Avrupa ekonomisinin bozukluğu, Avrupa’da yaşam şartların zorluğunun konuşulduğu, izlendiği ekonomi.

Bugün Türkiye Cumhuriyeti’nin uyguladığı dış ve iç politikaların ne kadar yerinde olduğuna dair düşünceler, Avrupa ülkelerinde yaşananlardan çıkartılan dersler, Türkiye’deki seçimlere damgasını vuracak.

Tokmak havadaysa, davuldan ses geleceği tahmin edilmez.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.