Balçova’nın zeytinleri: Bir kentin hafızası bir belediyenin vicdanı

Arif Çayan yazdı; Balçova’nın zeytinleri: Bir kentin hafızası bir belediyenin vicdanı

Bazı belediyelerin projeleri vardır; duyarsınız, geçersiniz.

Bir de öyle projeler vardır ki, sadece teknik bir çalışma değil; bir felsefe, bir duruş, bir hafıza meselesidir.

Balçova Belediyesi’nin parklarındaki zeytin ağaçlarından topladığı ürünleri işleyip halkın sofrasına geri döndürmesi tam olarak böyle bir hikâye…

Kent yaşamında betonun, gürültünün, koşturmacanın arasında çoğu zaman fark etmediğimiz bir şey var:
Toprak hâlâ nefes alıyor.

Ve o toprağın sesini duyan yöneticiler, aslında kentin geleceğini de şekillendiriyor.

Balçova’da bugün yapılan budur.

BİR AĞAÇTAN DAHA FAZLASI

Adalet ve Demokrasi Parkı’ndaki zeytin ağaçlarından elde edilen 160 litre zeytinyağı, ilk bakışta bir üretim rakamı gibi gelebilir.

Ama değil…

Bu, yıllardır o parklarda gölge veren, çocuklara oyun alanı olan, yağmurda kuşlara yuva olan ağaçların yeniden konuşmasıdır.

Zeytin ağacı bir kültürdür, bir sabır sembolüdür.

Onu toplamak, sıkıma göndermek, sofraya döndürmek sadece bir “hasat” değil; bir kentli hakkının iadesidir.

450 litre hedef deniyor.

Bu sayı değil, bir anlayıştır:
Kentte olan, yeniden kente dönmelidir.

KENT LOKANTASI’NA DÖKÜLEN SADECE ZEYTİNYAĞI DEĞİL

Balçova Belediyesi’nin bu uygulaması, sadece bir gıda üretim faaliyeti değil;
aynı zamanda kamusal değerin halka geri verilmesinin en sade, en temiz örneğidir.

Zeytinyağı Kent Lokantası’na, Bal Kafe mutfaklarına giderken aslında şu mesaj gidiyor:

“Bu kentte üretilen size aittir.”

Bugün birçok yerde kamuya ait her şey unutulmuşken, Balçova’da toprağın bereketi tekrar sahibini buluyor.

Bu, bir sosyal belediyecilik refleksidir.

Hem ekonomik dayanışmayı hem de yerel üretimin değerini hatırlatır.

BAŞKAN ONUR YİĞİT’İN SÖZLERİ NEDEN ÖNEMLİ?

Balçova Belediye Başkanı Onur Yiğit,
“Bu zeytin ağaçları Balçova’nın hafızasıdır,”
derken aslında çok daha büyük bir şey söylüyor.

Evet, zeytin Balçova’nın hafızasıdır.

Ama aynı zamanda belediyeciliğin hafızasıdır da…

Toprağı yok sayan, ağacı dekor gören, kamusal alanı yalnızca bina olarak gören bir anlayışın karşısına;
toprağı sahiplenen, ağacı koruyan ve ürününü halka döndüren bir yönetim çıkıyor.

Yiğit’in “Kente ait olanı yine kente kazandırmak vicdani bir sorumluluktur” sözü,
sadece bir cümle değil; bir yönetim anlayışının özetidir.

Bu sözün altına her kentli rahatlıkla imza atar.

BALÇOVA’NIN BEREKET DÖNGÜSÜ

Bugün Balçova’da yapılan iş,
yerel yönetimlerin tarıma, doğaya, kamusal değere nasıl yaklaşması gerektiğine dair örnek bir modeldir.

Her belediyenin yüzlerce zeytin ağacı olmayabilir.

Ama her belediyenin halkına geri verebileceği bir değer mutlaka vardır.

Balçova’nın yaptığı şey basit ama kıymetli:
Değeri dolaşıma sokmak.

Toprağı unutmamak.

Bereketin yolunu halka çevirmek.

Ve belki de en önemlisi:
Kentin hafızasına saygı duymak.

Zeytin ağacı uzun yaşar.

Bir gün Balçova’daki bu ağaçlar çok daha yaşlanacak;
belki bugünkü yöneticiler olmayacak, belki biz olmayacağız.

Ama bu yıl toplanan o zeytinler, halkın sofrasına döndüğünde,
kimse bunu rakamlarla ölçmeyecek.

Bu, bir belediyenin vicdanının hikâyesi olacak.

Balçova’nın zeytinleri, sadece yağ değil; bir yönetim anlayışı damlatıyor.

Kalın sağlıcakla…

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (7)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.

Yerel Haberleri