BAŞLADIĞIM NOKTADAN ARTIK ÇOK UZAKTAYIM

Tuğba Topal

Çoğu zaman kelimelerim oluşmasın diye harflerim kaçar birbirlerinden. Cümlelerim derinleştikçe, uçurum yamaçlarımdaki sözcükler daha çok sivrileşip, canımı sökerek dökülürler beyaz sayfalara. 

Yüreğimin tozlu raflarında gönderilmeyi bekleyen bir çok mektup var. O sayfalarda tüm isyanlarım, acılarım, gözyaşlarım, özlemlerim ve öfkelerim yazılı. 

Başladığım noktadan artık çok uzaktayım!

Ne kadar dirensem de olmuyor bazen. Girdikleri harbte duygularım birbirleriyle vuruşurken, tek yara alan kalbim oluyor. Bir zamanlar sevdiklerimin tarafından ayrı ayrı öldürülürken, cesedimi toplamak kaldı bana hep. 

 Yüzümde oluşan çizgiler yıllar geçtikçe kalınlaşırken, her biri içinde gizlediği hikayesini bir sır gibi saklayacak son nefesime kadar. Her mektubun sayfası artıkça yüreğim daha çok kabarıyor. 

Hep düşünmüşümdür kim bilir dünyada kaç kişi var yüreğinden yaralı diye. Hastaneler baksa bu yaralara belki bilirdik sayılarını. Ne ilacı var, ne de bir sonu. Ne öldürüyor, ne de yaşadığını anlıyorsun. 

Kalp kırıklığı diye bir şey var, işte tam da orada başlıyor bu sonsuz yolculuk. 

Kıranlar, kırılan yerden daha çok acıtıyor canı! 

Artık hiç hatırlayamıyorum başladığım noktayı! 

Sayfaları arttığı için zarflara sığmayan mektuplar biriktikçe yüreğimde Abdurrahim Karakoç'un şu dizelerini mırıldanırım. 

Gönül kurşun yemiş yaralı ceylan
Döndüğü noktadan bin yıl uzakta
Yürek ateş düşmüş kuru bir harman
Yandığı noktadan bin yıl uzakta

Ne nişan bozulur, ne düşer tetik
Zaman kanlı tezgah,acılar mekik
Umut yavrusunu yitiren keklik
Konduğu noktadan bin yıl uzakta

Şans ne ki? Bir doğar, ölür bin kere
En güzel arzular kalır mahşere
Sevginin meyvesi dalından
İndiği noktadan bin yıl uzakta
... 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.