Bedia Akartürk: Gençliğim türkü çalışarak geçti

Ünlü sanatçı Bedia Akartürk, 65 yıllık sanat yaşamı hakkında açıklamalarda bulundu.

Ünlü sanatçı Bedia Akartürk, yaşamına ilişkin yaptığı açıklamalarda şöyle konuştu:

"Ben aslen İzmir doğumluyum. Fakat henüz bebekken annemin işi sebebiyle Ödemiş’e yerleştiğimiz; burada yetişip, büyüdüğüm için kendimi Ödemişli addediyorum. Annemin sesi çok güzeldi, çok güzel ud çalardı. Ödemiş’te kadın düğünlerini hep o yapardı. Ud çalar, şarkı-türkü söylerdi. Babam da musikiye çok meraklıydı. Anneannesi, babası, anne ve babanın ilk eşlerinden kardeşleri ile mutlu, mesut, şarkı-türkü dolu bir çocukluk geçirdi Bedia Akartürk. Önce Ödemiş Musiki Cemiyeti’ne başladım, cemiyette yetiştim. Enstitüye devam ettiğim sırada İzmir Radyosu’na başladım. Daha sonra Ankara Radyosu’na nakil oldum, 20 yıl hizmetten sonra da oradan emekli oldum. İzmir Radyosu’nda iken rahmetli eşim Atilla Seller ile evlendim, o vefat edene kadar 47 yıl evli kaldık. Bu evililikten bir tane yavrum Nihan’ım dünyaya geldi. Gençliğim devamlı çalışarak geçti. Kendimi bildim bileli türkü çalıştım, plak okudum, konserler verdim. Hala da devam ediyorum Allah’ın izniyle. Şimdilerde biraz da pandemi sayesinde tekrar memleketime, Ödemiş’e döndüm. Buradaki evimde geçiriyorum günlerimi. İşlerim oldukça gidip geliyor, türkü çalışmaya devam ediyorum.

Annem çok güzel ud çalardı, sesi çok güzeldi. Böyle bir ortama gözlerimi açınca müzik benim için hava gibi su gibi oldu. O kadar vazgeçilmez, o kadar temel… Babamın musikiye merakı neticesinde henüz ilkokula başlamadan Ödemiş Musiki Cemiyeti’ne başladım. Buradaki hocalarımdan usul, şan, nota dersleri aldım. Ve en sonunda yaşımı 5 yaş kadar büyüterek İzmir Radyosu imtihanlarına başvurdum. O günden beri de müzik içimde, dışımda, evimde, rüyamda… Hep benimle. Kendimi bildim bileli halk türkülerine ayrı merakım vardı. Ödemiş’in de, annemin de etkisi olmuştur mutlaka. Annem düğünlerde türküler söylerdi, Ödemiş’te her düğünde Anadolu’nun güzel el işlerinden oluşan çeyizleri sererlerdi. Bu gördüğüm güzellikler de beni Türk Halk Müziği’ne yönlendirdi sanıyorum.

Sanıyorum yaşarken adına müze açılan ilk sanatçı da benim. Müzem İzmir, Ödemiş’te yer alıyor. Pazartesi hariç her gün açık ve ücretsiz. Civar illerden devamlı gruplar geliyorlar, haberim olduğunda bazen ben de katılıyorum gelenlere. Müzemde şu an 65 yıl olan sanat yaşamımın önemli parçalarını görmek mümkün. Sahnelerde, televizyonda giydiğim önemli tuvaletler, aldığım kıymetli ödüller, hakkımda çıkan gazete kupürleri, sanatçı dostlarımla olan fotoğraflarım, yaptığım plak, kaset ve cdler, aile yaşamımdan fotoğraflar ve de 26 yörenin milli kostümlerini tatbik ettiğim yöresel bebek sergisi müzemde yer almakta. Ayrıca bir de Ödemiş Odası hazırladık. Bu odada benim küçüklüğümde gördüğüm Ödemiş düğünlerini yine bebekler vasıtası ile canlandırmaya çalıştım. Ve de Ödemiş’in birbirinden kıymetli el işlerinin yer aldığı çeyiz sergisi de odada yer almakta. Bedia Akartürk Sanat Müzesi Ödemiş’te, benim de mezun olduğum ilkokul olan İnönü İlkokulu’nun karşısında. Bana yaşattıkları gurur için öncelikle bu projeyi hayata geçiren eski belediye başkanı Mahmut Badem’e, tüm emeklerimi gözü gibi koruyan, elinden gelen her desteği sağlayan şimdiki Ödemiş Belediye Başkanı Mehmet Eriş’e bir kez de sizin aracılığınız ile teşekkürlerimi sunuyorum.

Turnanın Türküsü çok güzel bir çalışma oldu çok şükür. Tolgahan Vurgun çok başarılı bir şekilde Bedia Akartürk’ün 65 yıllık sanat yaşamımı ve de Bedia’nın hususi yaşamını kaleme aldı. Kitapta yaşam öykümün yanı sıra sanatçı dostlarımın beni anlatan yazılarına, yaptığım TV ve albüm çalışmalarına, çevirdiğim sinema filmlerine ve de özel fotoğraf albümüme ulaşmak mümkün.

Bahsettiğiniz çalışma Ege Üniversitesi’nde doktora çalışmasını yapmakta olan Onur Yılmaz tarafından hazırlanmakta. Adıma yapılan ilk akademik çalışma olması açısından bu projeyi çok önemsiyoruz. Onur Bey Ödemiş ve Bedia Akartürk üzerine bir makale hazırladı. Benim memleketim ile bağlantımı, hiç kopmayışımı kısacası Bedia Akartürk ile özdeşleşen Ödemiş’i anlatıyor. Çok mutluyum, merakla çalışmanın neticesini bekliyorum. Sayın Onur Yılmaz’a da teşekkürlerimi ve sevgilerimi sunuyorum.

Gençliğim dört duvar arasında türkü çalışarak geçti diyebilirim. Bir uzun havaya 6 ay çalıştığımı bilirim. Radyoda Yurttan Sesler sırasını beklerken bile hep repertuvara çalışırdım ben. O yüzden belleğimde bu kadar çok türkü var çok şükür. Bir de çok kıymetli hocalardan dersler aldık biz. O dönem radyo bir nevi konservatuvardı. Burada da kaybettiğim İzmir Radyosu’ndaki kıymetli hocam Mustafa Hoşsu’yu rahmetle anmak isterim. Bedia Akartürk’ün üzerindeki emeği çoktur.

Sahnemde okuduğum türküleri seçerken artık benimle özdeşleşmiş türküleri seçiyorum ve okuyorum. 65 yıldır benim ağzımdan duyulmuş ve sevilmiş, Bedia Akartürk deyince akla gelen türküleri okumaya gayret ediyorum. Zahidem, Gayrı Dayanamam, Aslan Mustafam, Niye Çattın Kaşlarını, Bir Çift Dunra Gördüm vazgeçilmezlerden ilk aklıma gelenler mesela. Ben okumasam da ısrarla istenir. Bu oturmuş repertuvardan önce de konsere gittiğim yere göre hazırlarım repertuvarımı. Nereye gideceğim, mesela Ankara… Hemen açardım Yurttan Sesler defterini Ankara türkülerini çıkarır hazırlanırdım.

Benim baba tarafım göçebe yörük Türklerinden. O yüzden Konya ile bir bağlantım var. Ayrıca Ödemiş’te Konyalı komşularımız vardı, onlardan Konya Türkülerini de çok dinledim. Örneğin, Kesik Çayır. Küçüklükten itibaren Konya Türküleri özeldir benim için. Okuması zor bir yöredir. Fakat ben altından kalkıyorum galiba Allah’ın izniyle. İlk günlerimden itibaren Konya Türküsü okumadan bir konser yaptığımı hatırlamıyorum. Evimin, çocuğumun rızkını Konya Türküleri ile kazandım, her yerde derim. Konya Bülbülü olarak anılmak, Konya’dan bahsetmek gururdur benim için. Tüm Konyalı hemşehrilerime sevgilerimi gönderiyorum ve çok özlediğimi belirtmek istiyorum.

Ben sahnedeyken iri yarı bir adam kucağında koca bir karpuzla sahneye geldi, parmağını bana uzattı, karpuzu sahneye koydu ve Ormancı dedi. Ormancı türküsü o zamanlar yeniydi ve repertuvara girmemişti. Radyodaki hocalarımız da bize repertuvarda olmayan eserleri ve klasik Türk Müziği okumamızı yasaklamışlardı. Dolayısıyla ben Ormancı’yı bilmiyorum. Bozuntuya vermedim okudum okudum türkülerimi. En sonunda türküyü okumayacağımı anladı adam sahneye yanaştı Ormancı’yı okumadın dedi aldı karpuzu gitti. Sahnelerde anlatıyorum bunu çok gülüyor dinleyiciler. Şaka maka hala aklımda o karpuz.

Trt Çatısı Altında Olmak, Yurttan Sesler Sanatçısı Olmak Başlı Başına Dönüm Noktası

Müzik kariyerimin pek çok dönüm noktası var, 1 tane değil. İlki, Yumurtanın Kulpu Yok türküsü. Bu türkü Bedia Akartürk ismini tüm Anadolu’ya duyurdu. İkinci, Bir Çift Durna Gördüm türküsü. Bu türkü de Bedia Akartürk adını Anadolu dışına, yurt dışına duyurdu. Üçüncü, Paris Olympia konseri,1974 yılı olması lazım. Türkiye’den kimse orada konser vermemişken o önemli salonda ilk kez Anadolu Türküleri ile konser vermek bana kısmet oldu. Dördüncü, Emmoğlu türküsü. Bu türkü ile ilk kez altın plak aldım. TRT çatısı altında olmak, Yurttan Sesler Sanatçısı olmak başlı başına dönüm noktası zaten. TRT Sanatçısı olmak gurunu hep yaşadım hala da yaşıyorum. Dönüm noktası olarak nitelendirebileceğim türküm de, olay da çoktur. Fakat bunlar en önemlileri diyebilirim.

Türk Halk Müziği bizim özümüzdür, kültürümüzdür. Askere giden her genç türkü dinler, evlenen kızlar kına gecelerinde türkü dinler, ilk çamaşırını yıkarken türkü dinler. Gurbete giden türkü dinleyerek sılasını anar. Allah herkese sağlıklı uzun ömür versin; anasını, babasını kaybeden türkü ile ağlar. Bu liste uzar gider. Velhasıl sabun köpüğü hiçbir zaman kalıcı olmaz ve her şey aslına rücu eder. Türkiye neleri, kimleri gördü? Fakat kimler kaldı, siz ona bakın. Bugünlerde gençlerimizin türküye duydukları ilgi beni çok gönendiriyor ve umutlandırıyor.

Çok Çalışsınlar Boş Çuval Ayakta Durmaz.

Genç meslektaşlarıma hep aynı tavsiyeyi veriyorum, çok çalışsınlar. Okuyacakları türküyü muhakkak önce kaynak kişiden, yöresel ağızlardan daha sonra en doğru okuyandan dinleyerek çalışsınlar. Bu konuda mütevazı olmayacağım istedikleri her eseri benim külliyatımda bulabilirler. Ben hep en doğru şeklini, notanın aslını okudum. Bir anda popüler olmaya, isim yapmaya heves edip sabun köpüğü olmasınlar. Unutmasınlar, boş çuval ayakta durmaz."

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Yaşam Haberleri