BENİ SEVEN HAYVANLAR

Banu Pirinçcioğlu

Kedici köpekçi diye ayırırlar. Kimi kediyi sever kimi köpeği daha çok.

İlla ki bir kategoriye gireceksem köpekçi olmam gerekir. Sebebi yok, onlara daha çok aşığım. Ama saysam kurtardığım kedi sayısı köpekleri sollar geçer.

Beni seven kedileri sevdim hep. Öyle denk getirdi hayat.

Kafasını gidip okşadıklarım değil beni kendine hedef seçen kedi hayranlarım oldu. Nedenini hala merak ettiğim.

Hiç yemek vermediğim halde sevdiler beni. Öyle ki, yemeklerini yerken yanlarından geçsem, yemeği bırakıp peşime düştüler. Enteresan.

Sonra mecburen ben de onları sevdim. Seni seveni sev demiş büyüklerimiz.

Öyle yaptım ben de. Aynı şekilde çok sevdim.

Bir tanesi vardı, hayatıma ilk girenlerden. Beni ilk sevenlerden. Naomi.

Panter gibi yeşil gözlü, kapkara bir kızdı. Kimsenin dikkatini çekecek bir güzelliği yoktu. Zayıf tüysüz kara kuru birşeydi. Ama beni çok sevdi. İşten dönüşümde arabanın üstünden atlayıp bana koşardı. Köpeğimi de aynı şekilde severdi.

Bizimle gezerdi. Yolda durup biriyle konuşsam o da durur beklerdi. İnanabiliyor musunuz?

Sonra evimin kızı oldu. Son iki senesini evde huzurla geçirdi.

Gittiği gün bana veda etti. O anı her aklıma geldiğinde ağlarım.

Kendinden geçmiş yatarken, kolunda ilaçlar iğneler, sesimi duyup patisiyle elimi tutup sıkmıştı. Başını çevirip bakmıştı. O elimi bırakana kadar çekmedim.

Sorabilseydim eğer sormak isterdim beni neden bu kadar çok sevdin diye.

Sonra devamı geldi.

Apartmandan çıktığım anda bana koşan, mutlu olan kedi hayranlarım oldu hep.

İçlerinde heryeri benimle gezenler var. Gittiğim yerlerin kapısında çıkışımı bekleyenler var.

Haliyle seviyorum ben de. Sevildiğim için daha çok seviyorum. Onlara birşey olsa kalbim acıyor. Hasta oluyorlar ağlıyorum. Ölüyorlar yas tutuyorum.

Yoruluyorum aslında.

Ruhen yoruluyorum. Bağlanıyorum çünkü. Herbirine ayrı ayrı bağlanıyorum. Sokaktaki kedi işte diyemiyorum.

Sorumlu hissediyorum. O kocaman sevgilerine karşı aynı büyüklükte sorumluluk hissediyorum.

Keşke beni bu kadar çok sevmeseler. Ben de yürüyüp geçsem. Beni böylesine sahiplenmeseler.

Hayatım daha kolay olurdu o zaman. Daha az sevgi olurdu hayatımda.

Ve daha az acı.

Hayvan sevmenin mutlu ettiği bir yere kadar doğru. Ancak sevdiğiniz hayvanlar alıp başını her gidişinde kalbinize bir iğne batıp orada kalıyor.

Hiç de adil değil. Hepsinin ardından göz pınarlarınız kuruyana dek ağlıyorsunuz.

Ne kadar çok hayvanla gönül bağı kurarsanız kalbiniz de o kadar yanıyor.

Ve bunun mutluluk veren bir tarafı yok.