BUGÜNLERİN YARINLARI

Banu Pirinçcioğlu

Bir anlığına düşünün. 

Çeşme'de yazlığınızın bahçesinden beş yaşındaki çocuğunuz bir anda gözünüzün önünden kayboluyor. Deliriyorsunuz. Günler sonra paşalimanında, otların arasında cansız bedeni bulunuyor. Kafası kesilip atılmış. 

Ne oldu, kanınız çekildi değil mi? Tüyleriniz ürperdi, içiniz karardı, ödünüz koptu. Ki öyle birşey olmadı. Sadece bir düşünceydi

Çocukluğumun güvenli sayfiyesi Çeşme'de bir yavru köpeği bağladılar ve kafasını kestiler. Haberin içine girmeye çok direndim, üstten okuyup geçtim günlerce. Çünkü biraz fazla etkileniyorum. Uykum kaçıyor, çok ağlıyorum. Kendime gelmem günler sürüyor. 

Ama kaçamadım. Çünkü herkes bana haberi gönderdi durdu. Sanki elimden birşey gelirmiş gibi. 

Bir zamanlar güvenle oyun oynayan çocukluğumun üzerinde tepinir gibi bir felaket haberi. 
Yavru köpeğin kafasını kesmişler diyorum. Patileri bağlı. Kaçamasın diye. 

Çeşme'de, Paşalimanında. Aynı bebeğin üç kardeşimi de döverek öldürmüş ve gömmüşler. 

Böyle bir olay olmuş Çeşme'de. Siz, ah yazık deyip geçtiniz mi? Ne manyaklar var deyip gazetenin başka sayfasına mı geçtiniz?

Hayvanı seversiniz sevmezsiniz, derdimiz o değil. Ama burada birşey var ki gözden kaçırıyorsunuz. 

Dışarda bir yerde sapıklar var. Ve sapıklar hayvan sapığı insan sapığı diye ayrılmazlar. Sapık sapıktır. Hayvanın sapığıyla insanın sapığı ayrı olmaz. Fikir, zikir aynıdır. 

Onlar antreman yapıyorlar. Ele geçiremedikleri küçük çocuklarınızın yerine kedi köpek üstünde çalışıyorlar. Çocuğunuzu eline geçirse ne yapacak sanıyorsunuz?

Haberleri okuyup arka sayfaya geçiyorsunuz ama o kadar çabuk geçmeyin bence. 

Bütün sapıklar hayvanlarla başlar, insanlara geçer. 

Siz ne sanıyorsunuz? Bir köpeği vahşice doğrayıp katleden adamın küçük insan çocuklarına sevgi duyduğunu mu?

Kanun olsaydım, bunun cezası sonsuzluk olurdu. 150 sene ağır hapis verirdim. Bir sene iki sene değil, hafifletici sebebi, iyi hali rafa kaldırırdım. Eğer ben kanun olsaydım yaşatırdım. Ama yaşadığına her gün pişman ederek. 

Sahi kanun demişken, ne oldu o? Hani senelerdir yılan hikayesi tadında ilerleyen o kanun meselesi?

Ne kanunlar çıktı, jet hızıyla hemde. Kimi kanun gece yarısı çıktı. Bir uyandık ki yeni kanun çıkmış. Öyle hızlı, öyle acele kanunlarımız oldu. Hayvan hakları kanunu niye çıkmadı?

Bir sebebi vardır değil mi? İşte o sebebi ben merak ediyorum. Neden çıkmıyor? 

Dehşet, vahşet hoşunuza mı gidiyor? 

Sapıkları içimizde barındırmaya daha ne kadar devam edeceğiz?

Bir zamanlar Çeşme de diğer heryer gibi sıradan ve güvenliydi. 

Çocuktum, sokaklarında oynayıp hava kararınca eve girdim. Kimse benim için panik olmak zorunda kalmadı. Ne parklarda sapık vardı ne sokakta. Küçük kızlar rahatça şortları üzerinde sokakta oyun oynardı. Kimse yoktu sapıklık yapacak. 

Annelerimiz rahattı. 

Denizden eve yürüyerek gelirdim ben. Sonra sitedeki oyun parkına kendim yürür giderdim. 

Güvenle oynadım sokaklarda. İnsan da azdı zaten. Çeşme'de olan herkes İzmirliydi. İzmir'den yazlığına giden İzmirliler.

Az iyiymiş meğer. 

Siz de, çocuklarınız da o yavru köpekler kadar tehlikedesiniz aslında. Antreman yapan sapıkların sonraki hedefinde insan var. 

Açın şu gözlerinizi artık.