ÇÜRÜK ELMALAR

Suat Bıçak

Merhabalar sevgili okurlar. Bu hafta pek çoğumuzun ara sıra başına gelen ancak dillendiremediğimiz bir konuyu ele alacağım. Örneğin canınız sıkıldı ve imkanınız varken sabah ilk uçağa atlayıp kahvaltınızı Van’da yaptınız. Veya çok hoşunuza giden bir kıyafeti çevrenizde kimsenin giymediği yada cesaret edemediği bir aksesuarı takıp takıştırdınız. Aynanın karşısına geçtiğinizde siz kendinize bunu yakıştırdığınız zaman bence olay kapanmıştır. Ancak her insan toplumun bir parçası olduğu için etrafını da dinlemek zorunda olduğunu yani hatırını kıramayacağı insanların dahi eleştirisine maruz kalabiliyor.

Eğer benim maddi durumum elveriyorsa ben istediğim yerde istediğim şekilde bir kahvaltı yapma özgürlüğüm var. Aslında günümüz şartlarında çoğu insanın bunu yapmaya imkanı var. Fakat gelecek kaygısı yada yaşam tarzları gereği bunu kendilerine lüks buluyorlar. Benimse tek lüksüm hayatım sona erdiğinde cebimde tek kuruş kalmadan yaşayabilmek. Bunun engelleyecek en önemli etkenlerden birisi işte bu sepetteki çürük elmalar. Banka hesaplarında binlerce lirası, kripto paralarda yığınla yatırımları olup, benim ve benim gibi kazandığını bu dünyanın güzelliklerine harcayan insanları eleştiren çürük elmalar.

Tabiî ki herkesin yaşam tarzına saygılıyız. Kimileri varlıklı bir hayatı sürdürmekten yana. Sürekli bir yatırım ve kovalamaca içindeler. Ama birde bakmışsınız ki yaşınız elli olmuş. Artık bazı aksiyonları isteseniz bile yapamaz hale gelmişiz. Hatta bazı tatlar bile yasaklanmış. Yani bu durum daha acı verici. Düşünün bankada bir milyon var ama köfte ekmek yemeniz yasak. Uzun seyahatler, kayak yapmak, yüzmek ve daha bir çok şey yasak. İşte o zaman asıl zenginliğin ne olduğunu daha iyi anlıyor insan. Neyse ki ben hayatta en büyük banka hesabının veremeyeceği bir zenginliğe sahibim. Yani en azından şimdilik.

Ve bu zenginliğimi etrafımdaki çürük elmaların yiyip bitirmesine izin vermeden yaşamaya çalışıyorum. Sizler de belki hesabınızı dikkatli yapıp evlatlarınıza bir gelecek kurma peşindesiniz buna hiç kuşkum yok. Bende öyleyim. Ama unutmayın ki her insanın bu dünyada bir rızkı var ve o olmadan yaşaması mümkün değil. Bazen evlatlarınızı bile kendi ayakları üzerinde durması için yalnız bırakmalısınız. Tıpkı uçmayı bilmeyen bir serçenin annesi tarafından yuvadan itilmesi gibi. Evlatlarınıza güvenin ve onları biraz kendi haline bırakın. Bu arada sizde hayatınızın kalan son gününün keyfini çıkarın. Çünkü sürenin ne zaman dolacağını kimse bilmiyor.

Cebinizdeki son kuruşa kadar gezin. Eğer hayatınız sona erdiğinde bankada paranız kaldıysa zarardasınız demektir. Nasıl geldiysek öyle gitmemiz gerekiyor.
Şimdi hayatınızın tadını çıkarın, etraftakilere aldırmadan
Çok Gezin, Çok ,Okuyun ve Çok Sorun