Dikkat o hastalık görme kaybı sebebi

Göz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Çoşar Batman, baktığınız yeri değil yalnızca etrafını görebiliyorsanız ve görme keskinliğiniz iyice azaldıysa sarı nokta hastalığı olabileceğini bildirdi.

Hastalığın nedeninin bilinmediğini ancak genetik ve çevresel faktörlerin, hastalığın gelişimi ve ilerlemesinde rolü olabileceği tahmin edildiğini bildiren Özel Koru Ankara Hastanesi Göz Hastalıkları Uzmanı Prof.Dr.Çoşar Batman, hastalığın ortaya çıkışında retina ve pigment epitel tabakasında yaşlanma ve fonksiyonlarında azalmanın önemli rol oynadığını belirtti. Batman, “Retinanın bu fonksiyonlarındaki azalma sonucu, görme fonksiyonu esnasında ortaya çıkan metabolik artıkların uzaklaştırılması işlemi zamanla bozulacağından retina altında gittikçe artan birikintiler meydana gelir. Bu birikintilerin oluşturduğu çatlaklar, retina altında anormal damar yapılı oluşumlar ve kanamalara ve dolayısı ile görme kayıplarına neden olmaktadır” dedi.
 
  En önemli risk faktörünün yaş olduğunun altını çizen Prof. Dr. Çoşar Batman, hastalığın yaş ile doğru orantılı olarak arttığını söyledi. Özellikle güneş ışığının fototoksik etkisi nedeniyle güneş ışınına fazla maruz kalan mesleklerde çalışanlarda ve kadınlarda daha sık görüldüğünü vurgulayan Prof. Dr. Çoşar Batman, “Ayrıca kişide hipertansiyon bulunması, kan yağlarının yüksek olması ve aile hikayesinin olması önemli faktörlerdir” diye konuştu. Hastaların düzenli göz muayeneleri olmalarının şart olduğunu belirten Prof. Dr. Çoşar Batman, “Yapılan göz muayenesinde çizgilerin kırık ya da eğri görülmesi, merkezi görmenin bulanıklaşması, görüş alanında koyu renkli veya siyah lekeler belirmesi, bakılan cismin boyutlarının ve renklerinin her iki gözle farklı algılanması hastalığın teşhisinde fikir vermesi yönünden önemlidir. Objektif muayenede retina tabakasının incelenmesi büyük önem taşımaktadır” dedi.
  Hastalığın teşhisi için ileri muayene tetkikleri gerektiği, bunlardan en önemlilerinin ise FFA ve OCT olduğunu bildiren Göz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Çoşar Batman, “FFA tetkikinde damardan radyo opak madde verilerek retina pigment epiteli tabakasındaki erime, seröz elevasyon ya da kanama gözleniyor iken, OCT de makula tabakası kesitler halinde incelenerek, retina alt tabakalarındaki patolojiler tespit edilir" diye anlattı. Hastalığın kuru ve yaş tip olmak üzere kabaca 2 formu olduğunu ifade eden Prof. Dr. Çoşar Batman, kuru tip makula bölgesinde pigment epiteli denilen tabakanın erimesi ile karakterize iken, yaş tip retina altı tabakalarda çatlakların, yeni damar oluşumu, seröz elevasyon denilen sıvı koleksiyonu ve kanamalar ile karakterize olduğunu belirtti. Her iki formda da yapılan tedavi seçeneklerinin mevcut olduğunu sözlerine ekledi.
 
  Kuru tip YBMD tedavisi ve hastalığın ilerlemesinin yavaşlatılması yönünde uygulanan tedavinin mikronutrisyon denilen antioksidan vitamin ve mineral desteği olduğunun altını çizen Prof. Dr. Batman, “AREDS adı verilen çok merkezli çalışmalardan elde edilen veriler sonrasında hazırlanan bu destek tedavileri mevcut hücre kaybını geri döndüremez. Ancak risk gruplarında bu destek tedavisinin uygulanmasının ileri evre YBMD’na dönüşümünü yüzde 25 oranında azalttığı tespit edilmiştir. Lutein yönünden zengin besin maddelerinin göz sağlığı için faydalı olduğu ve hastalığın ilerlemesini yavaşlattığına dair önemli araştırmalar vardır. Ancak, ıspanak, brokoli gibi yeşil sebzelerde ve bazı meyvelerde bulunan Lutein'i sadece besin maddelerinden almak oldukça zordur. Çünkü yeterli miktarı tüketebilmek için günlük olarak çok fazla miktarlarda yemek gerekmektedir” şeklinde konuştu. Bu nedenle Lutein ve antioksidan desteğinin dışarıdan sağlanabileceğini vurgulayan Prof. Dr. Batman, “UV-A ve UV-B ışınları da ileriki yaşlarda retina bozukluğu yaparak hastalığa neden olabileceğinden güneşli havalarda güneş gözlüklerinin kullanılması faydalıdır. Ayrıca Sebze, meyve ve tahıl ürünleri gibi kolesterol oranı düşük gıdalar ile beslenilmeli ve kan yağlarının yükselmesi önlenmelidir. Keza erken ya da geç yaşlarda içilen sigara da sarı nokta hastalığının ilerlemesine neden olmaktadır. Bu alışkanlıktan vazgeçilmesi de hasta sağlığı yönünden yararlı olacaktır” dedi.
 
  Yaş tip YBMD tedavisinde son yıllarda vitreus içine enjekte edilen ve anti-VEGF olarak isimlendirilen ilaçlar kullanıldığını anlatan  Batman, bu ilaçların yeniden damarlanmayı ortadan kaldırarak, seröz elevasyon denilen sıvı sızıntısını ve kanamayı engellemekte olmalarına rağmen görme kaybı riskini tamamen ortadan kaldırmadığını söyledi.Bu ilaçlar sayesinde hastaların merkezi görmeleri korunurken, bazı hastalarda görme artışı da sağlanabildiğini belirten Prof. Dr. Çoşar Batman, “Göz içi enjeksiyon tedavisi steril koşullarda ve göz damla ile uyuşturularak yapılmaktadır. Bir göze belirli aralıklarla birden çok enjeksiyon gerekebilir” diye konuştu.
 
  Sarı nokta hastalığında tedavi süresinin, hastalığın ilerlemesine bağlı olduğunu anlatan Prof. Dr. Batman, “Hastalık progresif bir hastalık olması dolayısı ile tedavi ömür boyu devam edebilmektedir” diye vurguladı.
 
  Prof. Dr. Çoşar Batman sözlerini şöyle noktaladı:
  “Hastalıkta genetik faktörler rol oynadığından tekrarlama riski yüksek oranlardadır. Ancak daha önce de belirttiğimiz gibi kan lipid ve şeker seviyelerinin düşürülmesi, kolesterolsüz beslenme, antioksidan gıda ve vitaminler, hipertansiyonun ve aterosklerozun tedavisi, sigara ve alkol alışkanlıklarının önlenmesi ve güneş ışınlarından korunma, predispozan faktörleri ortadan kaldırarak hastalığın nüks riskin azaltabilir.”

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Gündem Haberleri