DÜĞÜMLÜ DÜŞÜNCELER...

Yusuf Akın yazdı

Her sahici bir gülüşün sağlamasını yaptığımda yine karşıma bir düş kırıklığı düşüyordu. Benzersiz bir geceye akarken zaman, özümdeki vuruşların seslerini duymak özel bir beceri gerektirmezdi. “Kiminle çıktıysan yola çıkınını özenle hazırla” buyruğu gereğince hazırladığım çıkınlarda hoş sohbet bir yaşam, biraz sahici gülümseme, azıcık insan olmanın yansıdığı duygular, çeşni miktarında sebatkârlık vardı. Oysa başka çıkınlarda bulunan bunca kaos ve keşmekeşe belki de kayıtsızdım. Kayıtladığım her güzelliğin üstü biraz ziftle örtülmekteydi.

“Ah keşke”siz yaşamların, çokça ulufeci mağrur padişahı, şimdi hoyrat yontularla beden yontmakta.

Aralıksız sarkıtılan bütün yaşamlara bir umutla yapışan çıplaklığın Âdem’i.

Nereden doğduğunu bildiğini sandığın bir sürü prematüre yazgısız çocuklar.

Göbeği paslı düşüncelerle kesilmiş tetenozlu yaşamlar yumağı insancıklar.

Kaldırımlar kadar geleni geçeni duymayan sabit heykelcikler.

Sokakların zelzeleyi andıran amaçsız bakışlı kaytaranları.

Bir umut bakışına kahpece saldıran modamsı köpekler.

Kuduzlukta sınır tanımayan sahibinin leş kokulu iktidar heveslisi sünepeler.

Arzuya kul olmuş plaza uşakları.

Yarının erken gelmesinden umutlanan mevzilenmiş tacirlerin kapıkulu askerleri.

Bir umutla üniformaya selam duran özgür düşünce cellâtları.

Ayağını ayarsızlıkta sakınmayan soysuz kentin soysuz evlatları.

Aklını kılıcıyla bozmuş şehrin yaş hamur kokan bütün oğlanları.

Hangi kılıcın kendi kınına kanırtarak gireceğini düşünen bütün meydan pespayeleri.

Ekran olmuş dünyada netliğini kaybetmiş karınca misali dolaşan umutsuz, dişsiz, düşüncesiz boyalı kocakarılar.

Çıkmadık candan ümit kesilmez özdeyişinin Kral Nemrut uygulayıcısı, kılıcın yerine bastonu sokmaya çalışan yaşlı, pörsümüş, bankada yüksek mevduat sahibi sakallı ihtiyarlar.

Beyaz atlı prensini yavşak bir hevesle bekleyen, yüksek beygir gücüne sahip motor meraklısı, boyalı genç kızlar.

İmanını gelirine, gelirini ölülere bağlayan, içi kurtlu silah tüccarları.

Öğrenmekten aciz öğretmekten biçare, genel duruşlu kaşı çatık muallimler.

İkbalini et, göğüs estetiğinde arayan, Hipokrat yalancısı reçete uzmanı, villa talihlisi, lüks araba meraklısı, kirlenmiş beyaz önlüklü, ilaç tekellerinin biricik pazarlamacısı ruhu çatık beden tamircileri.

Hendeseden bigâne, yaşamdan biçare, mühürlenmiş duygular taşıyıcısı yapı matematikçileri.

İmarı karıştırmak olan bozarak ayrıştıran yaşamı betonlara dönüştüren, yeşilin, doğanın bir numaralı sanığı alçaldıkça yükselen inşaat tapınıcıları.

Saldırganlık ve kaosla beslenen, dönüşümde bukalemunu bezdiren, köşe bucak canlı yayın gezdiren uşak olduğunu bir bakışta sezdiren, işçiyi, köylüyü, fakiri, fukarayı, istikrar adına ezdiren, şöhret adına budalaları dizdiren, yavşamış bir hal kaderlisi, modern çağın ekran soytarısı kehanet tüccarı medya çığırtkanları.

Anlaşılmamak adına suskunluk tavsiyecisi, imge zenginliğiyle Karun’u aşmış ekâbir şairler.

Öfkenin histeri nöbetlisi kanla beslenen, nekrofili nöbetlerine engel olmayan, savaş çığırtkanı, aşure kıvamında kafası karışık, özgürlük ve demokrasi havarisi, biçare savaşçılar.

Hakkın kendi olunca olduğunu düşünen, Adaleti kız ismi olarak bilen, hukuku yasalardan ibaret sanan hak savunucuları.

Hepinize akıl dilerim.

Av.Yusuf AKIN/08.05.2022/İzmir

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (2)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.

Gündem Haberleri