Fethiye, sadece doğasıyla değil; yöneticisinin emeğiyle, sokak sokak hissedilen bir değişimin içinde. O değişimin merkezinde ise yıllardır istikrarlı, sakin ama kararlı adımlarla ilerleyen bir isim var: Alim Karaca.
Karaca’nın belediyecilik anlayışı, klasik yönetim çizgisinin çok ötesinde. Onun Fethiye’ye bakışı, bir başkanın şehre bakışından çok; bir evladın, bir emanetin, bir sevdanın bakışı gibi…
Sokakta yürürken esnafın gözünde gördüğü güven, yaşlının elini uzattığında hissettiği saygı, çocuğun gülüşünde bulduğu umut… Hepsi Karaca’nın bu şehre duyduğu samimi bağlılığın birer yansıması.
Bugün Fethiye’de atılan her adım, kurulan her köprü, yapılan her çalışma bir kişinin değil; koca bir adanmışlığın sonucudur. Ve bu adanmışlığın adı bellidir: Alim Karaca.
GÖSTERİŞSİZ AMA SAHİCİ BİR LİDERLİK
Her siyasetçi konuşur, ama herkes şehirle konuşamaz.
Karaca’nın farkı burada ortaya çıkıyor.
O, Fethiye’yi masasından değil; sokaklarından yönetiyor.
İnsanını dinleyen, eleştiriden kaçmayan, her fikri bir not gibi cebine koyan bir başkan…
Bazıları sert muhalefet eder, bazıları haksız eleştirir…
Ama Karaca’nın tavrı hiç değişmez:
Sakinlik, nezaket ve iş üretme kararlılığı.
Bu, günümüz siyasetinde çok az bulunan bir çizgi.
HİZMETİN ADI, HALKLA TEMAS
Turizmin baskısı, hızlı nüfus artışı, altyapı yükü…
Fethiye’nin hiç kolay bir şehir olmadığı ortada.
Ama tüm bu zorluklara rağmen Karaca, her krizi kendi omuzlarında taşıyan bir lider gibi hareket ediyor.
Bir gün proje sahasında, ertesi gün bir esnafın dükkanında, başka bir gün bir ailenin kapısında…
Çünkü o, belediye başkanlığını bir makam değil; bir sorumluluk olarak görüyor.
Ve bu sorumluluğun hakkını da sahada veriyor.
ŞEHİRDE İZ BIRAKAN ADAM
Bazı başkanlar dönemleri bitince unutulur.
Ama bazıları, şehrin hafızasına kazınır.
Alim Karaca, temsil ettiği duruşla, sakin gücüyle ve Fethiye’ye duyduğu sevdayla o hafızaya şimdiden adını yazdırmış durumda.
Fethiye’nin bugününe emek veren, yarınını planlayan, geçmişine sahip çıkan bir başkan olarak öne çıkıyor.
Ve en önemlisi, vatandaşın sevdiği şu cümleyi hak ediyor:
“Başkan, bu şehri gerçekten yaşıyor.