HEM MODACI HEM NAZİ AJANI; COCO CHANEL

Hakan Dalay

Değerli Okurlar;

Hazır giyim sektörünün dünya genelinde henüz yaygınlaşmaya başladığı yıllarda ismini hızla zirveye taşıyan ‘Coco Chanel’, hâlen söz konusu alana ek olarak kozmetik sektöründe de boy göstermektedir.

İşbu yazıya konu olma sebebi ise; sektörel başarı sırlarından ziyâde, Adolf Hitler için çeşitli görevlerde yer almış bir Nazi ajanı olmasıydı… Buyurun hikâyesine…

 

Naziler Güçlüyken, Gücüne Güç Katan Chanel

 

Uzun yıllar, moda alanında büyük başarılara imzâ atan ve kadın giyime özgür bir çizgi getiren Coco Chanel, II. Dünya Savaşı sırasında, Almanlara yardım etmişti. Nazilerle aynı düşünceyi paylaşıyordu ve Yahudîlerle komünistleri hiç sevmiyordu. Chanel, mükemmel bir fırsatçıydı; Naziler iktidardayken, o da modanın iktidârı oldu.

Chanel markasının yaratıcısı Fransız modacı, Alman dış politikasına ve Hitler’e hayranlık duyuyordu. II. Dünya savaşının başlarında, gönlü Alman bir aristokrat olan ‘Gunther von Dincklage’e kaydı. O da Nazi propaganda bakanı ‘Joseph Goebbels’e bağlıydı. Naziler, 1940 yılında, Fransa’yı işgâl ederken, herkes evlerinden dışarı atıldığında; Chanel sâdece yüksek rütbeli Nazi subaylarının ve üst derece Nazi destekçilerinin kalabildiği ‘Hotel Ritz’de konaklıyordu.

1920’lerde, günümüzün en başarılısı sayılabilecek ‘Chanel No:5’ adlı parfümünün isim hakkını, Yahudî bir âile olan ‘Wertheimers’a sattı. II. Dünya savaşında Naziler, Yahudî mallarına el koyarken de Nazilere ‘Aryan’ ırkı mensubu olduğunu söyleyerek, parfümünün isim hakkını, kendi üstüne aldı. Wertheimers’lardan bugünün parasıyla 9 milyon $’a denk gelen bir ödeme aldı. Chanel, Yahudîlerden nefret etse de onun finansal başarısını sağlayan aslında yine bir Yahudî âilesiydi.

Chanel, Nazi sevgilisi sâyesinde, ‘Gizli Haber Alma Generali Walter Schellenberg’in maaşlı ajanı olarak çalışıyordu. Gizli tutulan Nazi kod adı ‘Westminster’dı (antisemitik eski erkek arkadaşına ithâfen)… Chanel’in adı, moda dünyasında iyice duyulmuştu; İngiliz sosyetesiyle bağlantıları, uçsuz bucaksız bir seviyedeydi. Dönemin başbakanı ‘Winston Churchill’i bile tanıyordu. Naziler de bu bağlantıları avantaja dönüştürmek istediler.

Chanel’in bu bağlantısını kullanmak isteyen Naziler, sinsi bir plan yaptı. Chanel, bir İngiliz sosyetiği olan arkadaşı ‘Vera Lombardi’yi Madrid'e çağırdı. İspanya’da bir Chanel mağazası açabilmek üzerine konuştular. Aslında Chanel’in, modasını İspanya’ya getirmek gibi bir derdi yoktu. Bu yalanıyla Churchill’e ulaşmak istiyordu. Lombardi, Madrid’deki İngiliz konsolosluğuna gidene kadar, Chanel’in asıl niyetini anlamamıştı. Chanel’in niyetini anlar anlamaz, hem Chanel’i hem de diğer Nazi ajanlarını ele verdi.

Savaştan sonra, Chanel hakkında iki kez dâvâ açıldı. İkisinde de delil yetersizliğinden dolayı sıyrıldı. Aslında, asıl kaynağı belge yetersizliği değil; Churchill gibi yüksek rütbede olan yakın arkadaşlarıydı... Bu kişiler, Chanel’in aşağılayıcı dâvâlardan uzak duracağını ve hapishâne köşelerinde sürünmeyeceğine dâir garanti vermişlerdi. II. Dünya savaşından sonra, Nazilerle birlikte olan kadınlar, sokaklara çıkarılıp soyulup, çırılçıplak bırakılarak aşağılanıyordu. Göğüslerinin üzerine, Nazi işaretleri çizilir, toplumca da dışlanırlardı; ancak yüksek rütbeli bir Nazi ile birlikte olan Chanel, bu kadınların arasında yoktu.

Chanel, moda dünyasında eşsiz bir başarıya ulaştı, hayatının geri kalanını da lüks içerisinde geçirdi. Bu lüks yaşantısına imkân sağlayan da ilginç bir şekilde düşmanı olduğu Yahudî bir âile olan Wertheimers’dı.

Chanel’in modadaki başarısı, Atatürk’ün de ilgisini çekmişti.  Atatürk, 1930’larda Chanel’den Türk Silahlı Kuvvetleri için kıyafet tasarlamasını ricâ etmişti. Subaylardan sonraki bütün üst düzey merâsim giysilerini, Chanel tasarladı.

Esen kalın…

 

SEFA YAPICIOĞLU