Hıdırellez ya da Hıdrellez denilir.
Orta Asya, Orta Doğu, Anadolu ve Balkanlar’da kutlanan mevsimlik bayramlardan birisi.
Ruz-ı Hızır (Hızır Günü) olarak adlandırılan Hıdırellez Günü, dünyada darda kalanların yardımcısı olduğu düşünülen Hızır ile denizlerin hâkimi olduğuna inanılan İlyas’ın yeryüzünde buluştukları gün olarak düşünülür ve kutlanır.
Tarih olarak 5 Mayıs günü kabul edilir.
Peki, geçmiş Hıdırellez ile iki gün sonra kutlanacak Hıdırellez arasında fark var olacak mı?
Üstünüze ne giydiğinize bir bakın!
Akşam dışarı çıktığınızda kendinizi nasıl hissettiğinize bir bakın!
Farkını anlarsınız!
Adına iklim değişikliği dediğimiz şeyi artık ciddiye almıyorsanız, bunun bedelini bugün az, yarın daha çok ödeyen insanlardan olacağız demektir.
Nisan’da yağan karı dün gibi hatırlıyoruz.
Mayıs’ta yağan sağanak yağışları da.
Eskiler çok iyi bilir, okullar Mayıs ayının ortasında veya sonunda kapanırdı.
Yazlıkçılar, yazı deniz kıyısında geçirmeyi sevenler ise Mayıs ayının ne ortasını ne sonunu beklemeden Mayıs ayına girince bir taşınma moduna girerlerdi.
Yavaş yavaş yazlıklara ikinci eşyalar taşınırken, yavaş yavaş, hafta sonları da olsa, iki gün de olsa yazlık havasına geçişler başlardı.
Şimdilerde ise ne yaz, yazlık hazırlığı, deniz kıyısında bile dahi durulmuyor.
Kimine göre buzulların erimesi, küresel ısınma ve mevsimlerin yer değişmesi.
Herkesin kabul ettiği iki net iklim var:
Sonbahar ve ilkbahar artık yok.
Ya dışarı çıkmayı mümkün kılmayan, soğuk, yağışlı doğal afetler sonucunu doğuran kış var ya da dışarı çıkmayı mümkün kılmayan sıcak, nemli yazlar var.
Bunu da en iyi orta yaş ve üstü insanlar hissedebiliyor, fark edebiliyor.
Çocuklar ve gençler bunun farkını anlayamıyor.
Çünkü onlar, yaşadıkları zamanın çocukları ve gençleri olarak büyüyorlar.
O yüzden iklim değişikliğini, dünyanın değiştiğini ve kötü bir sonucunun olacağını da doğal olarak orta yaş ve üstü insanlar net şekilde görebiliyor.
Giderayak!
Hıdırellez’i kutlarken, yardımlaşma, dayanışma ve dünyada var olmanın mutluluğunu doya doya yaşayalım.
Ancak bir şeyi de unutmayalım:
Doya doya yaşadığımız dünyayı, azar azar yok ediyoruz.
“Kalan sağlar düşünsün” mantığıyla.
Vesselam!