İçimizden Biri

Semra Güzel

Hayat bazı insanlar için çok keyifli, bazıları için çekilmez olabiliyor. Yolunuzun  kesiştiği, karşınıza çıkan insanların hikayelerinde görürsünüz. Bu kadarı da olur mu? dersiniz. 

Peki karşınıza çıkan kadere ne diyorsunuz.  Sen bana bunları sundun hay hay ben de yaşarım mı dersiniz. Yoksa yok bu yolu beğenmedim hoşuma gitmedi, buyur bu benim çizdiğim yol, ben bunu yaşarım mı dersiniz.  

Bir arkadaşımı ziyarete gittim. Biz oturmuş sohbet ederken komşusu geldi. Laf lafı açarken köşeyazısı yazdığımı söylediğimde arkadaşımın komşusu şöyle dedi benim hayatımı anlatsam roman olur.

Hayatı gerçekten de roman, hatta dizi olacak kadar inanılmaz. Bence daha inanılmazı kaderine, dur ben artık senin yolunu değiştiriyorum demesi. Ama bu hiç de o kadar kolay olmamış. Sabırsızlanmayın anlatacağım.

Kaderi yaşamak da geleni değiştirmek de kolay değildir. Selvi'nin hikayesini anlatacağım size. Kaderine ne demiş örnek olsun hepimize.

Selvi henüz ondört yaşındayken kader en sert hamlesini sunmuş. Tütün kırmaya yalnız gittiği bir günün sabahında ne olduğunu anlayamadan bir çift el ağzını sıkıca kapatmış. Ensesindeki nefes ve kerpeten gibi eller kalbini yerinden fırlatacakmış neredeyse.  Çok korkmuş. 

Ne olduğunu anlayamadan her şey olup bitmiş. O korkuyla eve dönmüş. Babannesi gözlerindeki karanlık kuyuyu görünce her şeyi anlamış. Tamam sen odana git deyip fırlamış gitmiş.    

Babanne hiç kimseye duyurmadan bu işin müsebbibiyle evlenme olayını halletmiş. Onaltı yaşına gelmesi beklenen Selvi  İki yıl sonra evlendirilir. İki yıl sonra gerçekleştirilen bu düğün, ölüm fermanının başlangıcı olmuş.

Ondokuz yıl süren bu evlilik aslında tam olarak neymiş ben adını koyamadım.  Aç bırakılmalar, dayaklar, eve gelen sarhoşlara satılmak istenmeler. Ve tüm bunlara bir çocukla şahit olmak zorunda kalmalar. 

O kadar çok şey daha var ki yaşanan. Sadece bir tanesini daha yazacağım. 

Ne annesi ne de bir başkasının sahip çıkmadığı Selvi kendini İzmir'e dar atıp bir iş buluyor. Kimsenin daha oturmadığı, tamamlanmamış bir  apartmanda Selvi tek başına, eşyasız kalmaya başlar. Eşyasız dediğimde abartı yok, eşyasız sıfır eşya yani. Bir tek üstündeki kıyafet, yastık yaptığı çantası ve işi vardır. 

Dört ay boyunca sıfır eşya, sıfır kıyafet böyle devam eder. Ta ki şefi telefon edip, senin eve yakınım o yüzden seni de almaya geliyorum ama sana çıkmalıyım lavaboyu kullanmam gerekiyor diyene kadar.

Şefime gelme diyemedim, gelme... Yukarı çıktı, kapıyı açtım. Kadın neye uğradığına şaşırdı. Ben de kendimi yere atıp hıçkıra hıçkıra ağladım. Dört ayın acısı, bir kerede  gözyaşlarımdan zehir gibi akıp geçti o an dedi Selvi. Ben de kalbimde bir sızı hissettim. 

Babası vefat etmiş. Bir tek anne ve ağabey var ama sahip çıkan yok. Tutunacak bir dal yok. 

Ertesi gün Selvi'nin şefi, Selvi işe gelmeden bir toplantı yapmış. Evinde bardaktan kilime, yataktan çatala kullanmadığınız ne varsa getiriyorsunuz demiş. Ve Selvi hayata tutunma çabasında, en büyük ve en zorlu basamağı bu şekilde atlamış.

Yıllar sonra tekrar evlenmiş. Allah tekrar bir evlat vermiş. Eşiyle mutlu. Ama bu kez kansere yakalanmış. Doktor, ameliyat olmazsan altı ay, olursan bir yıl yaşarsın demiş. Doktor bunu diyeli neredeyse on yıl olacak, olumsuzluklara inat yaşamayı çok seviyorum diyor. 

Benim de çok az insanda görebildiğim, muhteşem bir enerjisi var bunu mutlaka hissettiriyor.  Sevmeyi ve sevilmeyi arsızca talep ediyor. Maddi manevi elinden geldiğince herkesle paylaşıyor. Savaşçı ruhu ve hayatı sevmesi en büyük kozu.

Bunları nereden mi biliyorum. Bu konuşmalar bir kaç sohbetten çıkmadı. O yüzden yorum yapabiliyorum. 

Yaşam enerjisi azalan ya da yaşam enerjisi çok yüksek olanın farkı nedir düşündünüz mü? Ben düşündüm. 

Pes etmemek ve mücadele ne demek, Selvi bana çok güzel bir şekilde yeniden hatırlattı. Düştüğünüzde tekrar ayağa kalkabilmek için Selvi'yi hatırlayın.  Yaşam her şeyden önce ve her şeyden değerli.

Semra Güzel

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (5)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.