İl Gençlik ve Spor Müdürlüğü’ne!

Ali EYCE

Akşam saatlerine antrenman yeri zor bulmuşlar.

Saat 21.00’de evden çıktık, 12 km araçla gittik, saat 21.45’de Atatürk Stadyumu’ndaki yan sahalardaki antrenmana.

Bizim gibi giden birçok öğrenci ve birçok öğrencinin velisi vardı.

Takım oyuncuları antrenman kıyafetlerini giyince hocaları da onları sahaya aldı.

Dört tarafından aydınlatılmış sahada hummalı bir antrenman yapmaya başladılar.

Bazen takım olarak çalıştılar, bazen de grup olarak.

Hocaları ne dediyse, koşarak, durarak, topla onu yapmaya çalıştılar.

Hafta sonu maça hazırlık için kondisyon ve taktik çalışma birarada gidiyordu.

Gecenin yarısı da olsa, içinde spor aşkı, sporcu olmak hevesi olan gençlerin o saatlerde severek, isteyerek ve heyecanla çalışmalarını izleyince gençlerle gurur duydum.

Orada burada kafeteryalarda, o kötü alışkanlıklar, bu kötü ilişkiler içinde olmak yerine spor yapıyor, kendisi gibi sporu sevenlerle buldukları imkânlar dâhilinde gençliklerini yaşıyorlardı.

Hani bazen ne olacak bu gençlerin hali diye gördüklerimize sesli veya sessiz tepki veririz ya, işte bu gençleri koşuşturmalarını, mücadelelerini, birbiriyle şakalaşarak yorucu ama keyifli vakit geçirmelerini görünce, iyi olacak bu çocukların hali diyesiniz de geliyor.

Takım hocası bir ara oyuncuları sahanın ortasında topladı, aralarında yarım yaparak kimisine kırmızı, kimisine sarı renkte yelek vererek iki takım oluşturdu.

Bir de kendi aralarında oyun oynayarak, oyun kurarak, serbestçe oynayarak keyifleri daha artsın düşüncesiyle.

Derken maç başladı derken 2 dakika sonra bir sahanın yanında bulunan iki direkteki lambalar söndürüldü.

Saha yarım karanlık kaldı.

Yarım aydınlıkta olsa gençler topun, sporun keyfini bırakmadılar.

Maç devam ediyor derken 5 dakika sonra sahanın bütün lambaları söndürüldü.

Gençlerin futbol sevgisi, spor enerjisi karanlık dinler mi?

Yine de devam ettiler ama takım hocası bir sakatlık olmaması için maçı da, antrenmanı da bitirdi.

Karanlık sahanın içinden çocuklar çıkıp, tek aydınlık yer olan soyunma odalarına doğru yürümeye başladılar.

Ben şahsen onları izlerken, hevesleri kursaklarında kaldığı için üzüldüm.

Ben şahsen spor yapmak için kilometrelerce uzaktan gelen gençler, sahanın ortasında iken, bir ahırın lambası kapatılarak, ‘Öküzler çıkın’ gibi harekete maruz kalınmasından dolayı üzüldüm.

Her şeyin bir başlama saati, bir de bitiş saati vardır.

Eyvallah da!

Her şeyin de bir bitirme şekli vardır!

O gençler, geleceğin sporcuları olmayabilir ama geleceğin Türkiye’sinin sahipleri olacakları kesin.

Işıkları kapatarak sahadan çıkmaya zorlamak yerine, hocalarıyla konuşularak, ışıklar yanarken sahadan çıkmalarına olanak verilebilir.

Daha insanca ve daha sportmence olurdu!

Bu yazımın da, İzmir İl Gençlik ve Spor Müdürlüğü’nce şikâyet olarak algılanmasını istemem.

Dilek ve temenniler kısmında değerlendirilsin.

Vesselam!

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.