İlginç Araştırma: Bebekler Depresyona Girer mi?

Depresyon ve anksiyete belirtileri yenidoğanlarda da görülebiliyor

Yenidoğan bebeklerde tespit edilen bazı beyin bağlantı kalıpları, kişinin ileride üzgünlük, aşırı utangaçlık, gerginlik, anksiyete gibi rahatsızlıkların olma olasılığıyla ilgili bize fikirler veriyor. Bu semptomların çoğu, çocuklarda ve yetişkinlerde görülen anksiyete ve depresyon gibi rahatsızlıkların önemli göstergeleri.
 
Çalışmanın birincil amacı prematüre doğan bebeklerle zamanında doğan bebekler arasındaki fonksiyonel bağlantıyı araştırmaktı. Daha önce yapılan araştırmaların gösterdiklerine göre, prematüre doğan bebekler, hayatlarının ileri dönemlerinde psikiyatrik rahatsızlıklar geçirmeye daha müsaitler ve uzmanların asıl merak ettiği şey, bu bilgiye ulaşmada beyin bağlantılarının rolünün olup olmadığıydı.
 
Öncelikle, araştırmacılar 65 zamanında yenidoğan ve 57 prematüre bebek üzerinde MR çalışmaları yaptılar. Prematüre bebekler en az 10 hafta erken doğmuşlardı ancak beyin taramaları tam doğmaları gereken günde çekildi. İki yıl kadar sonra, uzmanlar bebekleri depresyon ve anksiyetenin erken bulgularını görmek için yeniden değerlendirdiler.
 
Beyin taramalarını incelerken, uzmanlar amigdala -beynin korku merkezi- bölgesinin diğer beyin bölgeleriyle nasıl bir ilişki içerisinde olduğuna baktılar.
 
Ancak beklenenin aksine, zamanında doğanlarla prematüreler arasında çok önemli bir farklılığa rastlanmadı. İki grubun da amigdala bağlantıları yetişkinlerin bağlantı kalıplarına benzerlik gösteriyor. Ancak, prematüre bebeklerde, bu bağlantılar, diğerlerine göre az daha zayıf.
 
Prematürelerde ve zamanında doğan bebeklerde, amigdala ve insula –bilinç ve duyguyla ilgili bölüm- arasında ve orta prefrontal korteks arasındaki güçlü bağ iki yaş dolaylarında, anksiyetenin ve depresyonun erken belirtileriyle doğrudan ilişkili.
 
Bunun anlamı, bazı beyin bağlantılarının bebek doğduğunda çoktan orada olduğu ve bizler için ileride yaşanacak riskleri öngörebildiğidir.
 
Beynimizde kalıplarla doğuyoruz

Bu çalışmanın asıl amacı, öncelikli olarak beyin dalgalarından ve bağlantılardan yola çıkarak erken bulguların tespit edilip edilemeyeceğiydi. Bununla birlikte, şunu biliyoruz ki daha önce de genç kimseler ve bebekler üzerinde yapılan bir dizi çalışma mevcut. Bu kalıpların bizimle birlikte doğması, ileriki yaşanmışlıklarla da bir alakası olmaması, bu çalışmanın en önemli bulgusudur.
 
Bu çalışmaların ışığında şu anda 9 ve 10 yaşlar arasındaki çocukların beyin gelişimlerinin ve bu bağlantıların etkilerinin çalışılmasına planlanıyor.
 
Araştırmacıların düşüncesine göre, eğer bu bağlantıların sosyal ve duygusal bozukluklarla olan ilgisi anlaşılabilirse, bunlarla ilgili daha net tahminler yapmak da mümkün olacak. Çocukların, bebeklik sürecinde yaşadıklarının, hastanede yaşadıkları şeylerin ve buna benzer tecrübelerin bu beyin bağlantıları üzerinde etkisi olup olmadığı da rahatlıkla anlaşılabilecek.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Gündem Haberleri