İslam coğrafyasında demografik eksen kayması: Orta Doğu'dan Asya'ya

Fatih Yusuf Duyar yazdı; İslam coğrafyasında demografik eksen kayması: Orta Doğu'dan Asya'ya

Pew Research Center Aralık 2025 tarihinde yayınladığı bir araştırma da bir çok dinin az sayıda ülkede yoğunlaştığını ortaya koyan verileri bizlere sundu. Araştırma Budistler, Hristiyanlar, Hindular, Yahudiler, Müslümanlar üzerinden yapılmıştır fakat bizim için en dikkat çekici nokta Müslüman alemin demografik durumu oldu.

Araştırmanın bizler sunduğu veriler İslam dünyasının demografik yapısına dair yaygın bir yanılgıyı (Orta Doğu merkezlilik) çok net bir şekilde çürütüyor. Zihinlerdeki İslam imgesi, büyük ölçüde oryantalist anlatıların ve medyanın etkisiyle “Orta Doğu” coğrafyasına hapsolmuş durumda olduğu hepimizin malumu. “Müslüman” dendiğinde, kolektif hafızada beliren imge genellikle Arapça ve Orta Doğu kültürüyle kodlanmış bir profil oluyor , bu bilinçli bir toplum mühendisliği çabasının eseridir. Ancak Pew Research verilerine dayanan ampirik gerçeklik, bu “inşa edilmiş algıyı” kökünden sarsmaktadır. İslam’ın demografik ağırlık merkezi, sanılanın aksine Arap Yarımadası değil, Asya-Pasifik ve Sahra Altı Afrika gözükmektedir. Verileri incelediğimizde, dünya üzerindeki 2 milyarı aşkın Müslüman nüfusun yarısından fazlasının (%52), küresel nüfusun sadece %30’unu oluşturan altı ülkede toplandığını görüyoruz. Bu durum, İslam coğrafyasında muazzam bir “demografik yoğunlaşmaya” işaret ediyor.

Büyük 6’lı” (En kalabalık Müslüman nüfusa sahip 6 ülke) şunlardır ve nüfusları yaklaşık olarak şöyledir (2020-2024 projeksiyonları baz alınarak):

- Endonezya: ~240 Milyon (Güneydoğu Asya)

- Pakistan: ~230 Milyon (Güney Asya)

- Hindistan: ~210 Milyon (Güney Asya - Azınlık olmalarına rağmen dünyanın en büyük 3. Müslüman nüfusu)

- Bangladeş: ~155 Milyon (Güney Asya)

- Nijerya: ~100-110 Milyon (Sahra Altı Afrika - Nüfusun yaklaşık yarısı)

- Mısır: ~90-100 Milyon (Kuzey Afrika/Orta Doğu - Listeye giren tek MENA ülkesi)

Listeye Sosyolojik bir perspektifden bakarsak ;

- Endonezya & Pakistan: Listenin tepesindeki bu iki dev, İslam’ın bir “Asya dini” karakteri kazandığının göstergesidir.

- Hindistan: Belki de en çarpıcı vaka. Bir “Müslüman ülkesi” olmamasına rağmen, dünyanın en büyük üçüncü Müslüman nüfusunu barındırması, İslam’ın sadece devletleşmiş bir kimlik değil, güçlü bir azınlık kültürü olarak da var olduğunu gösterir.

- Bangladeş: Güney Asya dominasyonunun bir diğer ayağı.

- Nijerya: Afrika’nın yükselen devi. Nüfusun yarısı Müslüman olmasına rağmen, bu kitle Arap dünyasındaki pek çok ülkenin toplamından fazladır.

- Mısır: Listeye girebilen tek Orta Doğu/Kuzey Afrika (MENA) ülkesi.

Hindistan, İslam dünyası için ilginç bir örnektir. Bir Müslüman ülkesi değildir (Hindu çoğunluklu), ancak dünyadaki Müslümanların %10-11’ine ev sahipliği yapar. Pew Research projeksiyonlarına göre, 2050 veya 2060 yılına kadar Hindistan’ın, Endonezya’yı geçerek dünyanın en kalabalık Müslüman nüfusuna sahip ülkesi olması beklenmektedir (en entresanı hala azınlık statüsünde kalacak olması).

İslam’ın geleceğinin Asya’dan sonra Afrika’da şekilleneceğini gösteren diğer bir senaryo ise Sahra Altı Afrikanın, en yüksek doğurganlık oranlarına sahip bölge olduğu olması, önümüzdeki 20-30 yıl içinde Nijerya gibi ülkelerin listedeki ağırlığı daha da artacağını gösteriyor.

Bu tablo bize şunu haykırıyor: İslam dünyasını anlamak için Kahire veya Riyad’a bakmak yetersizdir; Cakarta, Lahor ve Lagos’taki sosyal dinamikleri okumak zorundayız. Ezberlerimizi bozmamız ve daha geniş bir çerçeveden bakmamız gerektiği ortadadır.

İslam’ı genellikle Arap kültürü ve Orta Doğu politikalarıyla özdeşleştiririz. Ancak veriler gösteriyor ki, bugün ortalama bir Müslüman aslında bir Arap değil; Endonezyalı veya Güney Asyalıdır (Pakistanlı/Hintli). Bu durum, İslam’ın kültürel kodlarının sadece Arap gelenekleriyle sınırlı kalamayacağını, Malay, Hint ve Afrika kültürleriyle harmanlanmış çok daha kozmopolit bir yapıya sahip olduğunu / olacağını gösterir.

Bu tablo bize günümüzde İslam’ın, Batı medyasının yansıttığı gibi sadece bir “Orta Doğu dini” olmadığını, aslında bir “Küresel Güney” (Global South) dini olarak da var olduğunu kanıtlar.

Müslüman nüfusunun %62’si Asya-Pasifik’te yaşarken, Orta Doğu ve Kuzey Afrika (MENA) sadece %20’sini barındırır. MENA bölgesinin önemi sayısal değil, tarihsel ve sembolik (Mekke, Medine, Kudüs) merkeziliğinden gelmektedir. Ancak demografik ve sosyolojik ağırlık merkezi doğuya (Asya) ve güneye (Afrika) kaymıştır.

Tüm bu verilerin ışığında İslam dinin varlığını nüfus artışı ile doğru orantılı yükselttiği bu coğrafyalarda İslamın günlük hayatın içinde karşılaştığı coğrafi ve kültürel temaslar bizlere farklı okumaların gerekliliğinin önemini gözler önüne sermektedir.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Yaşam Haberleri