İzmir'de umudun adı: Ceyda Bölünmez Çankırı!

Arif Çayan yazdı; İzmir'de umudun adı: Ceyda Bölünmez Çankırı!

Bir kadının, memleketinden uzakta başladığı yolculuğu; eğitimin, idealin ve hizmetin peşinden koşan bir vicdanla birleşince nasıl bir geleceğin temellerini atar, işte onu görmek isteyenler için Ceyda Bölünmez Çankırı en büyük örnek. İzmir'in milletvekili, bugün AK Parti siyasetine damgasını vuran bir isim. Ama onun yolculuğu sadece koltukla, paye ile sınırlandırılamaz; özlediği Türkiye’yi, gördüğü eksikleri, umutlarını ve sorumluluğunu içselleştirerek taşıyor.

HAYATIN İLK SAYFALARI: ANKARA’DAN MARDİN’E, İZMİR’E

Çankırı, 5 Eylül 1978’de Ankara’da doğdu. Eğitimini de yine başkentte tamamladı; Başkent Üniversitesi mezunu olarak yola çıktı. Aslen Mardin kökenli olması, farklı kültürlerle kurduğu bağları, çeşitliliğe ve toplumsal bütünlüğe dair hassasiyetini güçlendirdi.

İş dünyasında lojistik ve akaryakıt sektörlerinde çalıştı; özel sektör deneyimi onun için bir hazırlık dönemi oldu: yöneticilik, sorumluluk, hesap verebilirlik, krizlerle yüzleşmek… Hepsi bugün kamu hizmetinde işine yarayacak unsurlar oldu.

SİYASET SAHNESİNE ÇIKIŞ VE BİR KADIN HİKÂYESİ

2015’te AK Parti’den Mardin milletvekili olarak TBMM’ye seçilmesiyle siyasetin kapıları açıldı. Burada bir kadın siyasetçi olarak karşılaşacağı zorlukları, beklentileri, önyargıları bilerek yürüdü bu yolda.

Sonrasında İzmir’den seçilerek büyükşehirliğin, farklı sosyo-ekonomik yapıları barındıran şehrin, sorunlarına daha derin tanıklık etme şansını elde etti. İzmir gibi bir şehirde milletvekili olmak, karşısında sadece tarım, işsizlik ya da altyapı sorunları değil; kültürel farklılıklar, göç, gençliğin şehirle kurduğu ilişki gibi çok katmanlı meselelerin olduğu anlamına da geliyor. Ceyda Bölünmez Çankırı, bu farklılıkları görüyor ve anlıyor.

SORUMLULUK ALANLARI VE TOPLUMSAL HAMLELER

Kadın istihdamı, dezavantajlı gruplar, sosyal projeler onun siyasi kimliğinde öne çıkan başlıklar. “Mutfakta Umut Var”, “Topraktan Tabağa” gibi projeler, sokaktaki kadının umutlarını ellerine almak için tasarlanmış girişimler.

Bir diğer hassasiyet alanı tarım, ata tohumu ve çiftçi hakları. Kuraklık, iklim krizinin etkileri, tarımsal verimlilik gibi konularda yerelde çalışan, tarla sahipleriyle buluşan, söz dinleyen bir vekil profili çiziyor. Bu, sadece oy isteğiyle değil; geleceğe sahip çıkma arzusu ile de ilgili.

DUYGUSALLIĞIN RUHU: UMUT, DİRENÇ, EMPATİ

Ceyda Bölünmez Çankırı’nın hikâyesindeki en güçlü damar belki de empati kurabilme yetisi. Farklı şehirlerde doğmuş, farklı sınıflardan insanlarla iç içe yaşamış bir kadın olarak, “orada eksik olan ne” sorusunu unutmadan ilerliyor. "İzmir’de yaşayan bir genç nasıl geleceğini hayal ediyor, mazlumu nasıl duyuyor, kırsal kesimdeki çiftçi sabahları neyi düşünüyor" işte bu duyarlılık, siyasetin kurşun geçirmez kalkanı.

Umut taşıyor; “daha iyi bir Türkiye”, “eşit fırsatlar”, “kadınların varlığı sadece sembolik değil, karar alma süreçlerinde de söz sahibi olması” gibi ideallerle yol alıyor. Ve bunun bedelini de biliyor: yoğun tempolar, eleştiriler, politik dengeler, bazen fedakârlıklar.

EKSİK NOTALAR VE ÖNÜMÜZDEKİ SINAVLAR

Hiçbir yolculuk kusursuz değildir. İzmir’in altyapısı, ulaşım sorunları, sosyal adalet meseleleri hâlâ çözüm bekliyor. Göçmen entegrasyonu, genç işsizlik, ekonomik sıkıntılar kronikleşmiş; bunlar siyasetin teori kısmında değil, her gün sokakta hissedilen şeyler. Mesela tarım projeleri umut verici, ama iklim değişikliği baskısı, su sıkıntısı gibi gerçek problemler bunların kapsamını gölgede bırakabiliyor.

Toplumsal kutuplaşma, iletişim kopuklukları da önemli sınavlar. Bir kadın siyasetçi olarak; hem destek hem muhalefet seslerini dinlemek; bazı ideallerle çakışan değerlerle uzlaşmak zorunda kalmak; yanlış anlaşılmalara, eleştirilerin sertleşmesine karşı sabretmek gerekebilir.

BİR YOL ARKADAŞLIĞI ÇAĞRISI

Ceyda Bölünmez Çankırı’nın hikâyesi, bize “sadece bir vekil” olmadığını hatırlatıyor. Bir umut taşıyıcısı; memleketin farklı coğrafyalarındaki çocukların, kadınların, çiftçilerin sesi olma iddiası. Belki kusurları vardır; her insan gibi eksikleri, yanlışları olabilir. Ama değerli olan; bu eksikleri görerek daha iyisini istemek, sorumluluk üstlenmek.

Ve belki en önemlisi: onun bu yolculuğu, yalnızca onun değil, milletin de yolculuğudur. Bizim de sorumluluğumuz; sesimizi çıkarmak, düşüncelerimizi paylaşmak, hesap sormak ve aynı zamanda inanmak. Çünkü siyasetçinin gücü, “halkın duasıyla, takdirle” birleşince anlam kazanır.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Yerel Haberleri