KARNE, EĞİTİM, PANDEMİ VE KEŞKELER

Pınar Yeşiltay Sevim

Ve sonunda tartışmalı okul süreci dün verile(meye)n karneler ile nihayete erdi. Özel okul velileri karne sevincini çektirdikleri fotoğrafları sosyal medyada paylaşarak kutlarken, kamu sağlığı nedeni ile devlet okullarında karne verilemedi. Zaten karneye yansıyan notların, öğrencinin performansına göre değil de derse katılım, birinci dönem notunun işlenmesi, öğrencinin yeniden sınava girmesi gibi farklı türevlerinin sunulduğu kolaylaştırılmış ve hatta hali hazırda hak edene de etmeyene de verilmiş olması çalışan disiplinli öğrenciyi üzerken vurdumduymazlığa itilen öğrenciyi sevindirdi.

Merak ediyorum geçen koca iki yılın telafisi yapılabilecek mi? Ya da yapılacaksa nasıl yapılacak? Özel okul öğrencileri pohpohlanarak, devlet okulu öğrencileri de sistem işleyişi gereği gerçekten çalışmanın, emek vermenin, öğrenmenin anlamını kavrayamadan koca iki yıldan mezun oldu. İstatistiklere ve karne notlarına göre herkes çok başarılı görünse de bence eğitimde en başarısız dönemi geçirdik. 

Emek veren, özenen, ilgilenen öğretmenlerimiz elbette çok sayıda var. Zaten hezeyanım öğretmenlere olmadı ki hiç. Benim derdim öğrenmeyi öğretemeyen, başarılı ile başarısızı ayıramayan sistemle. Söylemek istediğim şu aslında çocuğun başarılı olmak için emek sarf etmesine gerek kalmadan özel okullar istisnasız her öğrencisine “Çok İyi”lerden ibaret karneleri verirken çocuğun gerçekten çok iyi olduğundan emin miydi? Peki gerçekten çok iyi olan öğrencilerin açısından adaletsizlik değil mi bu? Diğer yandan onlarca kitap okuyup, derslerine düzenli katılıp öğrenmek için evinde mücadele veren öğrenci ile sadece online olarak katıldı görünen öğrencinin aynı kulvarda görülmesi hak mı?

Neyse! Esas konumuza gelelim. 

Okullar kapandı, yaz okulları telafi programları dönemi başladı. Olmadı üç beş kurs bulur çocuklarımız için etkinlikler yaparız dönemine hep birlikte hoşgeldik. Pekii siz çocuklarınıza neler planlıyorsunuz tatil için? 

Ben mi? 

Bir yanımda yapraklar soluyor, diğer yanım bahar bahçe…

Sudelina’nın okulunun telafi programı var. Biliyorum ki bu mis gibi havada, çocuklar bu kadar evde kapalı kalmış, sosyallikten uzaklaşmış, tamamen içlerine kapanmışken ders telafisi diye bir şeyin gerçekten verimli olması mümkün değil. Ama diğer yandan elbette eksiklerini tespit etmek, tamamlamak gerekiyor. Biliyorum ki telafi programı ya da yaz okulu adlı programlara göndermesem yine evde kapalı kalacak (anne baba çalıştığı için yardımcı bayan ile evde olacak) bu kez de sürekli hale gelme ihtimali yüksek olan internet kullanımı başlayacak (Koskoca 2 yıldır adı eğitim olsa da günde uzun saatler boyunca ekran başında kalan çocuğu kolaysa uzak tut tictoc, youtube… vb tuzaklarından). Evde olunca yine akran paylaşımı vb olmayacak, yine sosyal gelişim anlamında sekteye uğrayacak. Yani dediğim gibi bir yanım başka diğer yanım başka yere çekiştiriyor beni. 

Keşke…

Keşke çocukların doğada vakit geçirecek. Ağaca tırmanacak, süt sağacak, çiçek toplayacak, çift kale maç yapacak alanları olsa.

Keşke çocuklar için programlar yapmak yerine “oyunlar” tasarlayabilsek.

Keşke köy çocukları kıymetini bilse... 

Keşke şehir çocukları köy çocukları kadar özgür kalabilse.

Keşke eğitimde fırsat eşitliği olsa…

Keşke tüm çocuklar eşit şartlarda eğitim, sağlık, doğal çevre koşullarına sahip olsa.

Keşke yaz okulu dedikleri şey çocuklar için koşmak, oynamak, eğlenmek anlamı taşısa.

Keşke aileler çocukları ile daha fazla vakit geçirse.

Keşke şu pandemi teranesi bitse…

AAh keşke.

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.