Karnedeki notlar kimin?

Pınar Yeşiltay Sevim

Anneleri babaları en çok motive eden şey nedir diye bakacak olursak ilk sıralarda çocuğun yemeğini yemesi ve başarısına ilişkin aldıkları geribildirimler olduğunu görüyoruz. Yemek hususu özellikle önemli çünkü sağlıklı yeme alışkanlığı kazandırma hususunda günümüz anneleri resmen mücadele veriyor. Çocuğunun neyden, ne zaman ve ne kadar yiyeceğine karar veren ebeveynler kendi koydukları sınırlar dahilinde çocuklarını besleyebildiklerinde vicdani olarak büyük bir rahatlama yaşıyor ve bu durumu olmazsa olmaz kabul ediyorlar. Bu haftaki Medya Ege Tv “Her Şeye Dair” program konuğum klinik psikolog Serhan Doğan hocamın da belirttiği gibi aslında ne ve ne kadar yiyeceğine çocuğun karar vermesi gerekirken bizler karar veriyor ve çocuğa yaptırım uyguluyor olmanın mücadelesinin peşine düşüyoruz.

Peki “O tabak Bitecek!” demek yerine yapılması gereken ve çocuğa beslenme alışkanlığı kazandırmanın temelinde ne var?

Öncelikle sormak gerekiyor ki; eğer siz düzenli beslenmiyor, düzenli aile sofralarında buluşmuyor ve bunu bir alışkanlık halinde uygulamıyorsanız çocuğunuzdan beklemeniz ne kadar doğru? Çocuğa sağlıklı ve düzenli beslenme alışkanlığı kazandırmanın ilk adımını model olmak ve sürekliliği olan aile sofrasında bulunmayı daha küçük yaşlardan itibaren çocuğa kazandırmak oluşturuyor. Diğer aşamada ise ek gıdaya geçişin doğru zamanda ve doğru besinlerle sağlanmış olması geliyor. Çocuğun oral dönemde bir takıntısının, travmasının ya da eksikliğinin ilerleyen yaşlarda yeme alışkanlığında bozukluk olarak karşımıza çıkması muhtemeldir. Elbette burada iş yine anneye düşüyor. Çocuğun gelişim dönemlerinin bilinmesi, anne çocuk bağının sağlıklı kurulması, anne sütü ve ek gıda döneminde hassasiyet gösterilmesi, annenin kaygılarından arınarak çocuğu beslemesi çocuğun beslenme alışkanlığında büyük önem arz ediyor.

Bir diğer ebeveynlerin motivasyon kaynağı ise çocuğun ölçülebilir bir “başarı” sergilemiş olması. Karne gününün öncesinde pek çok aile kaygı ve beklenti ile çocuklarına dair geri bildirimleri alacakları belgeleri sabırsızlıkla bekliyor. Çocuğunun başarılı olduğunu olduğunu görmek elbette her aile için onur ve mutluluk anlamına gelirken başarısızlık ise çocuğa yönelen öfkeli bakışlar, karşılaştırmalar ve ceza şekline kendini gösteriyor. Oysa şu bir gerçek ki eğer çocuğun zekasında her hangi bir sorun ya da DEHB, özgül öğrenme güçlüğü, görme bozukluğu gibi fizyolojik ve psikolojik bir nedenden kaynaklanmıyorsa bence çocuğun başarısızlığından bahsetmek pek de mümkün değil. Bu gün Bayraklı Belediyesi Sanat Yönetmeni Sayın Kerem Yılmaz’ın da dediği gibi “başarısız öğrenci değil öğrenmeyi sevdiremeyen, öğretemeyen aile ve öğretmenler vardır”. Durup bir düşünmek gerekiyor, nerede hata yaptığımızı…

Her çocuk öğrenir yeter ki öğrenmesi için sağlıklı ve huzurlu bir aile ortamı ve öğretmeye hevesli ve öğrencisinin öğrenmesini önemseyen öğretmenler olsun! Elbette aynı olmayacaktır her çocuğun öğrenme süreci, elbette farklı yollar yöntemler gerektirecektir ancak “öğretmen olmak” tam da bunu gerektirmez mi? İşitsel, görsel, duyusal, kinestetik ..vb şeklinde çocukların öğrenme tarzlarını bilen, çocuğun ilgi yeteneklerini keşfeden öğretmenlerdir bana göre gelecekleri şekillendirecek öğretmenler. Tahtaya yazı yazmak, kitap okumak, ödev vermekle öğretmen olduğunu sananlar ve çocuğun öğrenme sürecinin sadece okulda gerçekleşeceğine inanan ailelerde yetişen çocukların aldıkları karneler çocuğun başarısının göstergesi asla değildir.

Kızımın değerli öğretmeni Meltem Korkmaz’a sadece bir öğretmen değil, soran sorgulayan araştıran ve hisseden bir nesil için verdiği mücadele için bir kez daha teşekkür ediyor ve yarın karne gününde çocuğunuzu değil de kendinizi ve öğretmeninizi değerlendirmenizi öneriyorum.

Pınar Yeşiltay Sevim

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.