Kızıltan, "Açlık hormonu sadece neşterle pes ediyor!"

Midede 'doymadım' sinyali veren açlık hormonu (Ghrelin) ile ilgili bir gerçek, mide ameliyatları ile birlikte ortaya çıktı. Bu hormonun sırrı, obezite tedavisinde yeni bir yol açtı.

Doç. Dr. Remzi Kızıltan,  aşırı şişmanlığa son vermenin bu  hormonla ilintili olduğunu söylüyor.  Obezitenin  Cerrahi  tedavisi için yapılan Tüp Mide (Sleeve Gatsrektomi) ameliyatı sırasında  midenin  yaklaşık yüzde75-80’i  çıkarılıyor. Çıkarılan alan içinde ise Midenin Fundus dediğimiz üst bölümüde yer alıyor. Bu bölgenin önemi ise vücudumuzda en fazla açlık hormonu  (Ghrelin) salgılanan yer olmasıdır. Obezite ameliyatları sonrasında  zayıflamanın nedeni    midenin küçülmesi  ile birlikte  beyine  'doymadım' sinyali veren Açlık  Hormonu'nun ortadan kaldırılması"  diyor.
 

Aşırı kilo bir uygarlık hastalığı
 

İletişim dahil hemen herşeyin bir  akıllı telefon ekranından çözüldüğü  günümüzde, hareketsizlik günlük  yaşama yerleşti. Bunun sonuçlarından  biri olan obezite de kaçınılmaz hale  geldi ve bir salgın olarak bütün  dünyada yayılmaya başladı. Hayatı  kolaylaştıran teknolojinin "yan  etkisi"yle bu hastalıkta önlenemez  bir yükseliş yaşandı. 
"İçinde bulunduğumuz dönemde  'uyuşukluk çağı' olarak  adlandırılabilecek kadar fazla  hareketsizlik söz konusu" diyor Doç.  Dr. Remzi Kızıltan. "Bu yaşam  biçiminin ve Gıda endüstrisinin bize sunduğu yüksek kalorili, lifsiz  ve katkılı hazır gıdalarla  beslenmenin sonucu olarak  obezite  ve morbid obezite (hastalıklı obezite)  yayılıyor" açıklamasını yapıyor.  Genel Cerrahi uzmanı Kızıltan,  sosyal hayata katılamadıkları için obezite hastalarının yaşam  kalitelerinin ciddi ölçüde düştüğüne dikkat çekiyor. 


Türkiye'de yılda yaklaşık 10 bin obez  ameliyat oluyor


Obezite ve Metabolik Cerrahi Uzmanı,  son yıllarda tüm Dünya’da obezite ameliyatlarının  çok arttığını belirtiyor ve  Türkiye'de de hem devlet hastanelerinde  hem özel kurumlarda  yılda yaklaşık  10 bin dolayında hastanın cerrahi  operasyon geçirdiğini vurguluyor.  Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tıp  Fakültesi'nde yüzlerce obez hastayı  ameliyat eden  Doç.Dr. Kızıltan,  şunların altını çiziyor: "Sağlıklı  vücut ağırlığının sağlanması ve  sürdürülmesi günümüzün en büyük  tıbbi sorunlarından biri. Bu sadece  ülkemizde değil bütün dünyada  problem. Amerika'da da her yıl 300  bin dolayında obezite mağduru ameliyat oluyor. Obezite cerrahisi  sadece mide operasyonu ile kısıtlı  bir alan değil. Özel beslenme  danışmanlığı, egzersiz terapisi ve  gerekirse psikolojik danışmanlığı da  içeriyor. Ve bu süre en az  1 yıl olmalıdır. Sonrasında ise hasta bunu yaşam tarzı haline getirmelidir. 


 Bir cerrahi uygulama ve  sonrasında beslenme, egzersiz ve gerekiyorsa psikoterapi  programı neden en az 1 yıl olmalıdır?  Obezite ve İleri  Laparoskopik Cerrahi alanında  pek  çok sayıda eğitimi bulunan Doç. Dr.  Remzi Kızıltan,  "eşzamanlı obezite  hastalıkları"nın tedavisinden  dolayı  böyle bir tedavi süresinin  gerekli  olduğunu belirtiyor ve ekliyor:  
 

6-7 hastalıkla birden  savaşıyorlar
 

"Bir obezite hastasında bu hastalıkla  birlikte  bazen 6-7 hastalık aynı  anda bulunabiliyor. Şeker (Diyabet) hastalığı,  Kalp ve damar  hastalıkları, eklem hastalıkları, depresyon,  yüksek tansiyon, yüksek kolesterol,  solunum  problemleri, uyku bozuklukları (Uyku apne sendromu vs), kısırlık (infertilite) ve cilt mantarı  gibi  hastalıklar en sık görülenlerdir. Diyabet ise  obezite ile neredeyse başabaş giden  bir hastalıktır. Morbid Obezite sadece cerrahi  bir prosedürle tedavi  edilemez. Bu hastaların mutlaka ve mutlaka  yaşam ve beslenme tarzı  değişikliği yapması gerekiyor. Kızıltan,  obezitenin nedenlerinin farklı ve  bireysel olduğunu, her hastanın ayrı  ayrı değerlendirilmesi gerektiğini  vurguluyor. Kişisel beslenme  önerilerinin, bazı vitamin takviyelerinin,  gerekli durumlarda bazı minerallerin, psikolojik desteğin, motivasyonun  ve  bireysel egzersiz gibi programların  ameliyattan sonra hemen hayata  geçirilmesi gerektiğini anlatıyor. Obezite ameliyatı sonrasında çok ciddi  kilo verildiğini,  tansiyon, şeker gibi hastalıkların  cerrahi yöntemden sonra bedeni terk  ettiğini belirtiyor. 


Doç. Dr. Remzi Kızıltan, günümüzde obezitenin tedavisinde en etkili yöntemin obezite cerrahisi olduğunu, diyet egzersiz gibi diğer yöntemlerin başarı oranlarının son derece düşük olduğunu ifade ediyor.
 

Obezite önlenebilir! 
 

Dünya Sağlık Örgütü 2016 verilerine göre obezite, Dünya çapında 1975'ten beri neredeyse üç katına çıktı. 18 yaş ve üstü 1,9 milyardan fazla yetişkin aşırı kilolu idi. Bunların 650 milyondan fazlası obez idi. 5 yaşın altındaki 41 milyon çocuk aşırı kilolu veya obez idi. 5-19 yaş arasındaki 340 milyondan fazla çocuk ve ergen fazla kilolu veya obez idi. Yine dünya Sağlık Örgütüne göre Obezite önlenebilir ölümlerin sigaradan sonra en sık 2. nedenidir.
 

Tüp Mide ameliyatı…
 

Tüm Dünyada ve Ülkemizde Tüp Mide ameliyatının sayısı hızla artmaktadır. Tüp mide  ameliyatı sonrası yeni oluşturulan mide, normal mideye  göre daha az gıda ve böylece daha az  kalori alınmasına neden oluyor.  Ancak uzmanın verdiği bilgiye göre;  metabolik cerrahinin asıl etkisi  gıda alımını kısıtlamaktan öte açlık, tokluk ve kan şekeri  kontrolünü sağlayan hormonlar  üzerinde meydana getirdiği değişim.  
 

Şeker ve Obezite büyük tehlike
 

Bir genel cerrah ve metabolik cerrahi  uzmanı olan Doç.Dr. Kızıltan, şeker  hastalarına yönelik şu çağrıyı  yapıyor: "İstatistikler, şeker  hastalarının yaklaşık yüzde  80'inin fazla kilolu olduğunu ortaya  koydu. Obez hastadaki  “şeker” büyük tehlikedir. Diyabet ve  şişmanlık tüm diğer  hastalıklardan çok daha fazla can  alır. Bariatrik cerrahi burada can  kurtarma amaçlı devreye giriyor. Şeker varsa obez bir kişinin erken ölüm riski iki katına çıkar." 
 

Açlık hormonunun sırrı ortaya çıktı
 

Doç.Dr. Kızıltan, "Tüp Mide" ameliyatı  sırasında yurtdışındaki  meslekdaşlarının midenin  Ghrelin (açlık hormonu)  salgılayan  kısmını kesip aldıklarında bir  "keşif" yaptıklarına dikkat çekiyor.  Obez hastaların daha az yemelerine  ve zayıflamalarına  aslında  Ghrelin  üretiminin azalması etkili bulunmuştur.  Böylece yeme sinyali kesilerek,  doyma merkezine giden "açım" hissi  ortadan kaldırılmış oluyor. "Dindirilemeyen  iştahı açlıktan ayırmak oldukça  önemli" diyor uzman: "İştahınız  günün herhangi bir anında, örneğin  yediğiniz herhangi bir öğünden hemen  sonra açılıyorsa burada  sorun açlık  hormonlarında. Kilo kaybeden  kişilerin kaybettikleri kiloyu  korumakta zorlanmalarının temel sebeplerinden biri de bu. Çünkü kişi  kilo verdikçe kandaki Ghrelin  hormonu artıyor ve bu durum iştahın da artmasına sebep oluyor. Diyetler  bundan dolayı çözüm sağlamıyor. İşte Mide hacminin cerrahi olarak  azaltılması aynı zamanda açlık hormonunun  çalışmasını engelliyor" 


 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Gündem Haberleri