LÜKS SEBZELER

Banu Pirinçcioğlu

Ben çok ekonomi bilen biri olmadım hiç. İşime yarayacak bilgiye sahip olmam yeterliydi. Pazar, market fiyatlarını da çok bilmezdim.

Pazara hayatımda toplamda beş kere gitmişimdir. Bunun üçü çocukluğumda olmak üzere, sayı beşi geçmez. Sevmem çünkü. Kalabalık sevmem, ilerlemeyen insan kalabalığını hiç sevmem. Dolayısıyla pazar kültürüm olmadığı gibi pazar fiyatları gibi bir bilgim de olmadı hiç.

Şöyle konuşmalar duyardım eskiden;

Nee, domatese dört lira mı verdin, domatesin kilosu pazarda üç lira,

Fasulye beş lira, altı lira vermişsin kazıklanmışsın.

Kazıklanmış olabilirim, lakin bir sebzenin olması gereken kilo fiyatı bildiğim bir bilgi değildi. Ne yazıyorsa doğruydu benim için.

Üç ile dört arasında veya beş ile altı rasında çok da fark yoktu elbette.

Şimdi öyle değil. Artık epey bilgi sahibiyim. Çünkü fiyatlar olması gerekenin yaklaşık üç katı.

Mesela bir maydanozun altı lira olmaması gerektiğini iyi biliyorum. Bir demet yeşillik o fiyatta olamaz. Bir demet soğan 13 lira olabilir mi?

Köy biberi en fazla ne kadar olur ki, üç olsun beş olsun hadi. Güncel biber fiyatı 27 lira.

Marul, yani salatanın öz malzemesi.

Hiç birşey yemesen salata yesen, marula 14 lira vermen lazım. Bir marul iki öğünde biter zaten.

Üç liralık şeyi dört liraya almayı geçmiş artık olay.

Saçma birşey olmuş.

Yurdumun otları lüks sebzeler olmuş.

Akşam haberlerinde bir beyefendinin demecini dinledim. Bir bakandı sanırım.

Zaten turfandaki meyveyi sebzeyi yemeyin, sağlıksız diyordu. Pahallılık açıklaması buydu.

Biber, marul pahalı diyorsunuz, turfanda sebze yemeyin sağlığa zararlı diyor.

Marul, biber, soğan turfanda sebze demek ki. Ben bilmiyor olabilirim.

Maydanoz, tere, dereotu, patates, hepsi turfanda sebzeler olmalı. Hem pahalı hem sağlıksız.

Pirinç, bulgur, makarna da pahalı. Belki onların da mevsimi değildir.

Un da pahalı. Onu da geçelim. Ancak su da pahalı. İçmesen olmaz. Bulgur ve biberi yemesek olur ama su içmesek olmaz.

Suyun neden pahalı olduğu ile ilgili bir açıklama gelmedi henüz. Onu da nasıl ve hangi mevsimde tüketmeliyiz, açıklama yapılmalı.

Her ne kadar Norveç'ten daha ucuz da olsa, elektriğimiz pahalı. Fırın kullanmayıp, ocakta pişirelim desek, tüp de çok pahalı. Pişirmek için hangi yöntemi kullanmak gerektiği ile ilgili bir açıklama gelirse onu uygularız. Elektrik akşam saat 22:00 ile sabah 06:00 arası yüzde elli daha ucuz. Herkes çamaşır makinesini bu saatte çalıştırıyor. Bu kesin bilgi.

Şimdilik hava bedava. Nefes almak serbest. Fotosentez yapılabilir. Mutlaka daha sağlıklıdır.

Herşeyin fiyatının haftalık olarak tırmanarak artması ancak maaşların sadece yılda bir artması bir sorun olabilir.

Asgari ücrete son elli yılda yapılmış en büyük zammın bu sene olmuş olması, belki de son elli yılda hayatın hiç bu kadar pahallı olmaması ile doğru orantılıdır. Belki bu alkışlanacak birşey değil de, yapılması kaçınılmaz olan bir durumdur.

Hayat bu kadar pahallı olmamışken, maydanozun demeti hala 1,5 lira iken asgari ücrete yüzde elli zam yapılması alkışlanacak birşey olurdu.

Her gün zam var, her gün bir tık artıyor fiyatlar. Herşey ama herşeyin fiyatı zirvede şu anda. Zirvede bırakalım desek de artık bir frene bassak keşke.

Bugün fiyatlar sabitlense yine kurtarmıyor. 27 liralık biber ve 5 liralık maydanoz yine lükse giriyor zira. Normal insan öğünü olması için asgari ücrete bir yüzde ellli daha zam gerekiyor.

Ben bilmiyorum, ancak otoritelerden açıklama, yönlendirme bekliyorum.

Fotosentez öneriyorlarsa, açıklama hemen gelmeli ve o yönde ilerlemeliyiz. Gerçi bitki olmadığımız için o da imkansız görünüyor ancak olsun, yine de büyüklerimiz bilir. Önerilere açığız.

Yoksa iki aya kadar bir demet maydanoz mango kadar lüks bir gıda olacak. Davetlerde artık avokado değil maydanoz dereotu ikram edilecek.

Şimdiden önlemimizi alalım.