Masken düştü yüzün yok

Eylül Ayça Karakuş

Anlamını yitiren sözcüklere gebe kaldığın günlerin olur.

Kelimelerin sahipsiz,duyguların öksüzdür. Beklemenin dibe vurduğu saatlerde cam kesiği atılır sol göğsüne. İşte o an ana avrat sövmek istersin hayatın kahpeliğine...

Ama susarsın.

Susman korktuğun için değil de sevgine, özlemlerine ve o lanet bekleyişlerine olan saygın içindir. Sonra ciğerlerine kadar sinen sitemlerinle derin bir nefes çekip son cümleleri yutkunursun.

''Saçlarına aklar düşecek, göz altların kırışacak, tenin belki soluk kalacak ama bir tek sesin yaşlanmayacak.''

Neden mi?

Çünkü, sesine sesim değdi ve sevgisiyle sarıp sarmaladı. Sesin sevgime emanet, geçen yıllara yenilmeyecek. Daima çocuk yanımda baharı yaşayacak.

''Oysa ben kalbinin en ücra köşesinde  kirlenmemiş küçük bir yer ayırmanı isterdim bana. İhanet olmayan, yalanların yaşamadığı küçücük bir yer sadece... Dilinden eksik etmediğin sevgi sözcüklerinin gerçek olmasını dilerdim .Biliyor musun hiç bir zaman büyüsüne kapılıp, gözüme perde indirmedim lakin aptallığıma doymayayım sevdiğine inanmıştım. Çok sevmemden olacak ki gerçekten bu aşka gönül kapımı sonuna kadar açmıştım. Ne garip değil mi şimdi o koca cüssenle karşıma çıkıp beni sevdiğini söyleyemiyorsun. Haddini aşan, boyundan büyük cümleler kuruyorsun diyerek ağzımın payını veremiyorsun... Çünkü masken düştü, yüzün yok! Bugüne kadar konuştuklarınla, söylediklerinle, inandırdıklarınla güzel bir sevgili rolü çaldın bu hayattan, hayatımdan.

Ama bugün başka... Bugünün dünden bir farkı var yüzsüz sevdiğim; bugün ben ve sen yok. Bugün biz yok! Dahası bugün sana inanan bir ben yok!

Yaşadıklarını kar sayarak , günahlarını beş para etmez yüreğine alarak git gidebildiğin kadar...

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.