MESAFEMİZ AYNI

Banu Pirinçcioğlu

Utanıyorum kendimizden. İnsan kendinden utanır mı? Ben utanıyorum.

Toplum olarak o kadar eksiğiz ki. Cahiliz, eksiğiz,saçmayız. Okuyanı ayrı okumayanı ayrı utanç kaynağı.

Haberlere çıkıyoruz, gazetelerde manşetiz. Biz ne zaman adam oluruz? Herkesin umudu yüksek. Yeni nesil kurtaracakmış bizi. Hangi yeni nesil? Bu kafaların yetiştirdiği yeni nesile güveniyorsak güleceğim çünkü. Komik.

Dünyadan corona manzaraları geliyor. Heryer bomboş. Fransa, Belçka, İtalya. Bizden manzara, parklar dolu, bahçeler dolu. Yani nasıl utanmayalım söyleyin bana...

Dünya olarak zor bir dönemden geçiyoruz. Aynı anda, zengin fakir dinlemeden herkesi çarpan bir virüsle karşı karşıyayız. Herkes eşit derecede tehlikede. Parmağına on karatlık pırlantayı takanla teneke yüzüğü takanın mesafesi aynı. Özel jetiyle uçan da yakalanma riskine sahip, tarifeli uçan yolcu da. İlk defa herkesin mesafesi aynı.

Yetkililer neler yapılması gerektiğini anlatıyor. Her dakika haber güncelleniyor. İnternet yazıyor, haber bültenleri anlatıyor, alt yazılar geçillyor, sıradan kadın programlarında bile konu bu. Yani kaçıramazsın, herşeyi görüyorsun illaki. Yapılmaması gereken sokağa çıkıp sosyalleşmek. Net.

Neden kapandı heryer hiç anlamadınız mı? Restoranlar, kafeler neden kapalı? Sosyalleşmeyin diye. Siz ne anladınız? Restoranda sosyalleşmeyelim, sahilde sosyalleşelim.

Yanlış anlamışsınız. Bunun evi bahçesi restoranı yok. İnsanlarla yakınlaşmamak, uzak durmak. O kadar anlamıyorsunuz ki, sokaktaki bankları topladılar. Yok ama hala anlamadınız. Anlasanız Pazar günü sahilde insan kaynamazdı. Hep bir yasak olacak bize. Yasak olmadan yola gelmiyoruz. 65 yaş üstü dikkat etsin çıkmasın dediler, yok birşey olmaz dediniz. Çok iyi yaptılar ceza kararıyla. Tam yerinde alınmış bir karar. Kendi babamı görsem ihbar edeceğim. Ona da söyledim. Hiç affetmem.

Hepimiz eşitiz bu sefer. Hepimiz aynı sorunla savaşıyoruz. Hepimiz sıkılıyoruz, sevdiklerimizi özlüyoruz. Dışarda olmayı, bir kafede oturup sohbet etmeyi özlüyoruz. Normal olanı özlüyoruz, istiyoruz.

Kendi adıma söyleyeyim, aşırı evcimen olmama rağmen, sokağı özledim. Sokaktaki sesi özledim. Normal olan herhangi bir sesi. Araba, korna, çocuk. Hangi saat olursa olsun, sokaklarda sanki gece yarısı sessizliği var.

Sitemizin köpeği bile insansızlıktan o kadar sıkıldı ki, ona her yemek götürüşümde ellerime sarılıp türlü şirinlikler yapıyor kalayım diye.

Hepimiz eşitiz. Sarayda oturanla gecekonduda oturan aynı derecede risk altında.

Çalışmak zorunda olmayanların, sokağa çıkması zaruri olmayanların, sırf sıkıldıkları için çıkmaları bu süreci uzatır sadece.

Bir an önce kapanalım ki çabucak serbest kalalım.