‘MİLLÎ ŞEHÎDİMİZ’İN ANISINA…

Hakan Dalay

Değerli Okurlar;

Bu hafta içerisinde geride bırakmış olduğumuz 10 Nisan târihi, ‘Millî Şehîdimiz’ unvânı ile târihe geçerek ölümsüzleşen; ‘Boğazlıyan Kaymakamı Mehmed Kemâl Bey’in şehâdete erişinin doksan dokuzuncu sene-i devriyesiydi…

Son yıllarda, taşımakta olduğu mühîm değere dâir gerçekten de yoğun bir ilgi gösterilmekte olması, ayrıca gurur verici olmakla birlikte; Kemâl Bey’i ‘unutulmazlık’ mertebesine taşıyan hikâyesine de, bilmeyenler için ana hatlarıyla değinmek gerektiğini düşünüyorum.  

 

Millî Şehit Kemâl Bey’in Memuriyet Hayâtı

 

1884 yılında Beyrut’ta doğdu. Babası, ‘Sirkeci Gümrüğü Yolcu Salonu Müdürü Ârif Bey’dir. Ârif Bey, aslen ‘Yenişehir - Teselya’ eşrâfındandır Antalya ve İzmir Liseleri’nde okudu. Mülkîye’den pekiyi derece ile mezun oldu. Mülkîye’yi bitirdikten sonra, 1908’de ‘Beyrut Vilâyeti Mâiyet Memurluğu’na dâhil oldu.

Kemâl Bey, 1909 yılında Cezâyir-i Bahr-ı Sefîd (12 Adalar Vâliliği) mâiyet memurluğunda stajını bitirip kaymakam olmuştur. Bununla birlikte, bir yıl Rodos İdâdîsi’nde ‘Türkçe ve Sosyal Bilimler’ öğretmenliği yaptı. 18 Aralık 1911’de, asıl mesleğine dönerek; sırasıyla ‘Doyran, 1912’de Gebze, 1913’de Karamürsel, 1915’de Boğazlıyan Kaymakamı’ olmuştur.

Kemâl Bey, 20.08.1915 ile 09.10.1915 târihleri arasında; ‘Yozgat Sancağı Mutasarrıfı Vekîlliği’nde bulundu. Nisan 1916’da, iki bin kuruş maaşla ‘Batraski - Şam Kazâsı Kaymakamlığı’na; 26.10.1916’da, ‘İzmit Sancağı Muhacirîn Müdürlüğü’ne atanmıştır. 13.06.1917’de, bu görevini îfâ ederken; Boğazlıyan Kaymakamlığı’nda bulunduğu sırada, ‘tehcir’ esnâsında ihmâli bulunduğu gerekçesiyle ‘Ankara Vâliliği İdâre Kurulu’nun Lüzûm-u Muhakemesi’ kararı ile görevden alınarak azledilmiştir. Konya’da yargılanmış, ‘İstinâf Mahkemesi’nin kararı üzerine aklanarak, azil kararı kaldırılmış ve ‘Tarım Müfettişi’ olarak görevlendirilmiştir. Görevini yaparken, Dâmat Ferit Paşa Hükûmeti’nin karârı ile aynı konuda hiçbir gerekçe gösterilmeden yargılanmak üzere 7 Ocak 1919’da gözaltına alınmış ve 30 Ocak 1919’da İstanbul’a getirilmiştir.

Dünyâ Savaşı sırasında, iktidârda bulunan ‘İttihât ve Terakkî Hükûmeti’nin önde gelenleri kaçmış; ‘Hürriyet ve Îtilâf Fırkası’ iktidâra gelmiştir. ‘İşbirlikçi’ Hürriyet ve Îtilâf Fırkası, Ermenîlere ve onlarla bir olan Batılı devletlere yaranmak için; önceki dönemin ileri gelenlerini ‘Harp Divânı’na sevk eder.

Boğazlıyan Kaymakamı Kemâl Bey de böyle bir tertîbin kurbanı olarak, ‘vatan hâini’ ‘Nemrut Mustafa Paşa’nın başkanlığındaki Harp Divânı’nda yargılanır. Kemâl Bey, hiçbir inandırıcılığı olmayan bu düzmece mahkemenin usûlsüz karârı ile 10 Nisan 1919 günü, akşamüstü saat 17.20’de, ‘Beyazıt Meydanı’nda îdâm edilmiştir.

 

İhânet İle Kurulan Îdâm Kumpasına Giden Yol

 

Uygulamada hiçbir yaptırım gücü kalmayan ‘Sultan VI. Mehmed Vahdeddîn’in îdâm karârına karşı çıkacağını anlayan ‘Dâhilîye Nâzırı Mehmed Ali Bey’ ile ‘Adlîye Müsteşarı ve İngiliz Muhîbleri Cemiyeti Reisi Said Molla’, hükümsüz pâdişâhı yine de tedbir amacıyla oyalamak için ‘Dâmad Ferit Paşa'yı saraya göndermişlerdi. Karar saraydan çıktıktan sonra, Bekirağa Bölüğü'nde kalan Kemâl Bey, akşamın alaca karanlığında buradan alınarak; Beyazıt Meydanı'na getirilir. Îdâm sehpâsının etrafını polis ve jandarma sarar, halk yaklaştırılmaz. Kemâl Bey, sehpâda halka dönerek son sözünü söyler:

‘Sevgili vatandaşlarım; ben bir Türk memuruyum. Aldığım emri yerine getirdim. Vazîfemi yaptığıma vicdânım emîndir. Sizlere yemin ederim ki; ben mâsumum, son sözüm bugün de budur, yarın da budur. Ecnebî devletlere yaranmak için beni asıyorlar. Eğer adâlet diye buna diyorlarsa; kahrolsun adâlet! Fertler ölür, millet yaşar; kabir taşım, hamîyetli Türk ve Müslüman kardeşlerim tarafından dikilmeli ve üstüne şöyle yazılmalıdır: Millet ve memleket uğrunda şehît olan Boğazlıyan Kaymakamı Kemal’in ruhûna; Fâtihâ…’

Yüce Türk Ulusu, bu haksız îdâmdan sonra birlik ve berâberliğini daha çok pekiştirmiş; ‘Mustafa Kemâl’in önderliğindeki Kurtuluş Savaşı’na daha çok güvenmeye ve destek vermeye başlamıştır. ‘Ulu Önder Atatürk’ün girişimiyle Türkiye Büyük Millet Meclisi, 14 Ekim 1922’de çıkardığı özel bir kânunla Boğazlıyan Kaymakamı Kemâl Bey’i; ‘Millî Şehit’ olarak kabûl etmiştir.

Bugün hâlen devâm eden ‘sözde’ Ermenî iddialarına ve geçmiş yıllarda yaşanan terör eylemlerine bakınca, bu yolun ilk büyük kaybının Kemâl Bey olduğu gerçeği, acı bir tokat gibi yüzümüzde patlıyor! Büyük bir oyun ile canı fedâ edilen, ancak aslâ unutulmayan ‘Millî Şehit Kemâl Bey’i, biz de saygı, sevgi, minnet ve rahmetle anıyor; öyküsünü dile dile aktarmayı ‘millî bir vazîfe’ olarak belliyoruz…

Esen kalın…

 

SEFA YAPICIOĞLU