Nargile: "Bebek yüzlü canavar"

Sigaradan daha fazla zararı olduğu tesbit edilmişti...

Nargile içimi, tütün ve sigaranın yol açtığı tüm zararlara ek olarak, içerdiği kömür, tatlandırıcı ve koku vericilerin yol açtığı ek sağlık riskleri nedeni ile sigaradan çok daha tehlikeli bağımlılık yapıcı bir madde hale gelmiştir. Özellikle gençler için tehlike önemli boyutlardadır.

Bir nargile içimi seansında yaklaşık 100 sigara içimine eşdeğer tütün dumanına maruz kalındığını destekleyen veriler mevcuttur. Gençler arasında popüler olan nargile önemli bir halk sağlığı problemi oluşturmaktadır.

Nargile 1990’lı yıllardan itibaren hızla yayılan ve ülkemizi de etkileyen küresel bir halk sağlığı problemi haline gelmiştir. Bu salgının yayılmasında nargile içimini kolaylaştırmak için eklenen aromatik katkı maddelerinin rolü büyüktür. Nargile salgınına karşı, hızla ve etkin önlemler alınması gerektiğine dikkat çeken Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Can Sevinç nargile hakkında bilinmeyen gerçekleri anlattı:

“Nargile, yüzyıllardır Asya ve Afrika’da kullanılan bir tütün mamulüdür. Günümüzde artan bir sıklıkla ülkemiz de dahil olmak üzere batı dünyasında da kullanılmaktadır. Yaygın fakat çok yanlış olan bir inanışla; tütün dumanının sudan geçmiş olması nedeni ile sigaraya göre daha az zararlı olduğu şeklinde bir algı söz konusudur. Özellikle gençlerde, başta nargile kafeler olmak üzere ev ortamında bile kullanılmaktadır. Nargilenin de, sigaranın yol açtığı hastalıkların hepsine neden olduğuna ilişkin bilimsel kanıtların her geçen gün artmasına rağmen, özellikle tatlandırıcı kullanılmış nargile tütünlerinin piyasaya girmesi, sayıları her gün artan nargile kafeler ve tütün endüstrisinin reklam ve pazarlama taktikleri bu halk sağlığı probleminin büyümesi ve yaygınlaşmasını hızla körüklemektedir. Kültürün bir parçası olarak görülmesi, sigaradan daha az zararlıymış gibi düşünülmesi, kolay ulaşılabilir oluşu ve sosyal bir aktivite gibi değerlendiriliyor olması, özellikle gençler arasında popülerliğinin hızla artması ile sonuçlanmaktadır.

Nargile tasarım ve şekilleri bazı küçük farklar gösterse de temel olarak baş, gövde, su haznesi ve hortumdan oluşur. Nargileyi içen kişi bir nefes çektiğinde, duman önce haznedeki fokurdayan suyun içinden geçer ve marpuç vasıtası ile içiciye ulaşır. Haznedeki su, dumanı soğutur ve sudan geçme sırasında dumandaki katran ve diğer partiküllerin bir kısmı filtre olabilirken, maalesef inanılanın aksine, asıl zararlı olan toksik ya da zehirli maddeleri yok etmez. Nargile kullanımı sırasında oluşan toksik maddeler, tütün ve katkı maddeleri ile kömür dumanından kaynaklanmaktadır. Bilimsel çalışmalara göre nargilenin dumanında ciddi boyutta karbon monoksit, ağır metaller ve kanser yapıcı kimyasallar bulunmaktadır. Nargile dumanındaki arsenik, nikel, kobalt, krom ve kurşun miktarı, sigaraya oranla oldukça yüksek düzeydedir. Nargile dumanındaki yüksek miktarda polisiklik aromatik (hoş kokulu) hidrokarbonlar ve karbon monoksit oranına, tütünün kömürde yanması etken olmaktadır.

Aromatik nargile tütünü, tütün, şeker melası, farklı meyve aromaları, mentol, bal, likör, vanilya, gliserin gibi nargile tütününün sert tadı ve kokusunu maskeleyen, daha kolay solunmasını sağlayan katkı maddeleri içerir. Nargile, aynen sigara gibi, tütün içmek için kullanılan bir düzenektir. Nargile içiminin de, tıpkı sigara içiminde olduğu gibi kanser, kalp ve damar hastalıkları, beyin damarı hastalıkları, inme ve solunum yolu hastalıkları (kronik bronşit vb) gibi pek çok öldürücü hastalığa neden olduğu bilinmektedir. Yüksek ısıya maruz kalarak yanan nargile tütünü ve dumanı, en az sigara kadar toksiktir ve nargile kullanıcısı bu toksik maddelere yüksek oranda maruz kalmaktadır.

Nargile tütününün kömürde yakılması karbonmonoksit, ağır metaller ve kanser yapıcı metallerin oranını yükseltmekte ve sudan geçmesine rağmen nargile dumanında yüksek oranda toksik ajanlar bulunmaktadır. Nargile dumanı akciğer kanseri, mesane kanseri ve ağız boşluğu kanserlerine yol açtığı bilinen toksik ajanları yüksek oranda içerir. Nargile tütünü sıvısı, ağızda tahrişe neden olarak dudak, dil gibi ağız boşluğu kanserlerinin gelişme riskini artırır. Nargile dumanı, yüksek oranda toksik uçucu aldehit (formaldehit, asetaldehit, akrolein, metakrolein, propiyonaldehit) içerir. Bu maddeler sigarada da bulunur fakat nargile içimi sigaradan çok daha uzun sürede olduğu için bu toksik maddelere de çok daha yüksek oranda maruziyet söz konusudur. Bu da, içicinin kanser ve müzmin bronşit (KOAH) olma riskini artırır. Şekerin yanması ile oluşan asetaldehit, pekiştirici etkisi olan bir maddedir ve nikotine yardımcı etki göstererek özellikle gençlerde nikotin bağımlılığını artırır. Tütüne katılan şekerli ve meyve aromalı katkı maddeleri,uçucu aldehitlerin oranını artırır.

Nargilenin paylaşılarak kullanılması hepatit (bulaşıcı sarılık), tüberküloz (verem), herpes (uçuk) gibi bulaşıcı hastalıkların yayılmasına neden olmaktadır. Hamileyken annenin nargile kullanmasının; bebeklerde düşük doğum ağırlığına yol açtığı ve nargile içen annelerin bebeklerinin solunum yolu hastalıklarına yakalanma risklerinin daha fazla olduğu görülmüştür. Özellikle aynı anda birden çok kişinin kullandığı nargilelerde bulaşıcı hastalık riski çok yüksektir. Ağızlık kısmının değiştirilmiş olması tek başına yetmez. Marpuç denilen gövde ile ağızlık arasında kalan helezon kısım su buharının yoğun temas ettiği yer bakterilerin en sık saklanmayı sevdiği alandır. Bu kısmın her içiciden sonra temizlenmiş olması önemlidir. Özellikle verem gibi yaygın bulaşıcı bakteriler bu bölgede saklanmayı sever. Şarkılarda geçen “nargile marpucunun gümüşten olması”, aslında sadece zenginlik göstergesi değil, aynı zamanda özellikle o yıllarda çok görülen verem basilinin yapışmasını engellemesindendir. Nargile dumanı, tütünün dumanından ayrı olarak, nargile kömürünün dumanını da içerir ve nargile dumanından pasif etkilenim, aynı ortamı paylaşan içmeyenler için ciddi sağlık riskleri oluşturmaktadır. Kendisi içmediği halde, yanında nargile içen kişilerin nargile dumanına maruz kalan çocuklarda ve bebeklerde solunum yolu enfeksiyonları, orta kulak iltihabı, astım ve ani bebek ölümü sendromu görülebilir.”

Nargile salgınına karşı sağlık otoriteleri tarafından kısıtlayıcı yasal düzenlemelerin yapılması gerektiğine dikkat çeken Prof. Dr. Can Sevinç sosyalleşme aracı olarak nargilenin çoğunlukla nargile kafelerde tüketildiğini bu yüzden de bu kafelerin yakın denetim ve gözetim altına alınması gerektiğini, 18 yaşından küçüklerin nargile kullanmamasına yönelik denetimlerin arttırılması gerektiğini de vurguladı. Prof. Dr. Sevinç, nargile konusunda farkındalık geliştirmek ve zararsız olduğu yönündeki yanlış algıları düzeltmek için de farklı hedef kitlelere göre geliştirilmiş eğitim kampanyalarının geliştirilmesi gerektiğini sözlerine ekledi.

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Gündem Haberleri