NEDEN?

Banu Pirinçcioğlu

Bu sabah  opera inşaatının siren sesiyle yataktan zıplayınca aklıma peşi sıra düşünceler geldi. 

Saymadım yılları, epey bir zamandır çakılan kazıklar, kaz kaz bitmeyen zeminler. 

Üç yıl oldu sanırım. Bir üç yıl daha gider gibi sanki. Çünkü bu kadar yıl geçti hala ufukta bir bina duvarı görünmedi. 

Olsun, vardır onun da bir zamanı. Müteahhit olmadığımdan yorum yapamayacağım. 

Lakin benim merak ettiğim başka şey. 

İnşaat ne zaman bitecek, ne kadar kazık kullanıldı gibi şeyleri merak etmiyorum. 

Ben işin maddi tarafındayım. 

İnşaatı bir özel şirket yapmıyor. Herhangi bir holdingin değil, belediyenin inşaatı bu. 

Yani finansör belediye. 

Gurur duymuyor da değilim. Şehrin en güzel yerinde bir opera binası yapılması, yaşadığım yere sanat gelmesi mutluluk verici. Opera seven biri olarak mutluyum. 

Operaya gideceğim için mutlu olurken, belediyenin ekipman yetersizliğinden ölen hayvanları olunca mutluluğum mutsuzluğa dönüşüyor. 

Evet bildiniz, konu operadan hayvanlara geldi. 

Nasıl geldi? Aslında çok basit. Bir belediyede para varsa yatırım yapar. Yani gereklilikler bir tarafa, opera binası gibi keyfi bir yatırım para varsa yapılır. Hastane değil, su boruları değil,temizlik değil, ulaşım değil. 

Demek ki para var, güzel. 

Peki belediye barınaklarında tedavi edilemeyen kedi köpeklerin suçu ne?

Hep yazıyorum, söylüyorum, yine yazacağım. Bir cevap alıncaya kadar yazıp soracağım. 

İmkanlar bu kadar maalesef, ekipman yok kan testi yapamıyoruz diyen belediye veterinerlikleri.  İstiyoruz  ama verilmiyor diyen yetkililer. 

Ya istemiyorlar, herşey yolunda gibi davranıyorlar ya da belediye başkanının olaydan haberi yok. Çünkü olsa, operaya saçılacak para varken hayvanların ölmesine seyirci kalmaz. 

Yani şöyle düşünün. Bir hastaneye gidiyorsunuz, halsizliğim var kolum kalkmıyor diyorsunuz, doktor size gözle şöyle bir bakıp ilaç yazıyor. Yani bir kan testi yapmıyor. Acaba kan değerleriniz ne söylüyor değil mi? Enfeksiyon mu var, vitaminsizlik mi, yoksa tiroidiniz mi var?

İşte belediyedeki veterinerler aynen bunu yapıyor. Hep gözle teşhis. 

Barınaklar desen içler acısı. Taş beton, hasta kemikleri elinize batan zayıf ve çoğu ağır hasta köpekler.  Tedavi veya kısırlaştırma için götürülen kediler "yersizlikten ve imkansızlıktan" kedinin kutusunda kakalar içinde teslim ediliyor.  Koyacak yerleri olmadığını söyleyen yetkililer saatlerce bir kediyi kendi kakası çişi içinde bir kutuda bekletiyor. 

Neden peki? İmkanlar kısıtlı. Hadi canım. 

Herşeye inanabilirim. Buna hayır. İmkanımız var çok şükür. 

Peki sizin şu hayvanlarla derdiniz ne?

İki köpekle fotoğraf çektirmekle olmuyor ki hayvan sevgisi.  Belediyenin hayvan sevgisi diye haberler görüp gülüyorum ben. 

Sosyal medyada ne yorumlar ne övgüler. 

Filanca belediye şu hayvanı iyileştirdi, aman nasıl teşekkür nasıl bir pohpohlama. 

Yani işini yaptığı için bu kadar teşekkür etmek. 

Ben yıllarca işimi yaptım şirketimde çalışırken. Bu nedenle de bana para ödediler. Ne ben onlara her para aldığımda gidip teşekkür ettim ne onlar bana işimi yaptım diye teşekkür etti. 

Görevimin dışında birşey yaptığımda takdir alırdım illaki. Performans kriterleri arasında bile vardı " beklenenin üzerinde".  Onun dışında, çalışıp para kazanırdım. Yani karşılıklı bir alışveriş. 

Bu nedenle görevini yapan belediye çalışanına durmaksızın teşekkür edilmesi, "özveriyle" işini yaptığının sürekli vurgulanması manasız. Özveriyle yapmıyorsa , baştan savıyorsa aldığı parayı haketmiyor demektir. 

Tabii anlıyorum, ilişkileri iyi tutmak niyet. Aman aramızı iyi tutalım ki isteklerimizi geri çevirmesinler. Türk tipi mantık.

Herkes işini yapsın, aldığı parayı hak etsin. Olur da görevinin dışında bir güzellik yaparsa takdir edelim, ayakta alkışlayalım. Çalışma saati bittiği halde insiyatif kullanıp koşup yaralı hayvanı alıp kurtaran bir belediye çalışanına ben sabahtan akşama kadar teşekkür edebilirim. 

Her işyerinde bir görev tanımı vardır. İşe girerken elinize verirler. 

Bulaşıkçı olarak işe alındıysanız camları silmenizi bekleyemezler. Silerseniz,o sizin ekstra yaptığınız birşey olur. Bu kadar basit. 

Bırakalım lütfen bunları. 

Gerçeklere odaklanalım. 

Ülkemizdeki hayvanların şartları zaten belli. Benim şehrimde benim yetkililerim ne yapıyor ben ona bakıyorum. Lütfen siz de bakın. 

Soruyu yeniden soruyorum;

Paramız yoksa eğer milyon dolarlık opera inşaatı neden yapılıyor?

Paramız varsa eğer, neden bütün ilçelerin belediye veterinerlikleri içler acısı halde?

Opera için milyonlarımız varsa neden belediyelerde bir kan testi cihazı bile yok? Neden röntgen cihazı yok?

Neden ultrason yok?

Neden imkanlar yetersiz?

Neden hayvanlar ölüyor?

Neden neden neden?

Hayvan hakları yasasını bir tarafa koyalım. Ancak elimizde olan ve yapmadıklarımızdan biz sorumluyuz. 

O halde, çok sevgili izmir büyükşehir belediyesi, neden?