ÖĞRETMENİM CANIM BENİM!

Ali EYCE

Bizim gibi yaş kemale erenlerin en çok sevdiği şarkıdır, ‘Öğretmenim canım benim, canım benim. Seni ne çok severim. Sen bir ana, sen bir baba, her şey oldun artık bana’

Okullu yıllarını bitirenlerin en çok özlediği yerlerdir okullar. En çok özlediği ise, maddi, manevi bütün varlığını ona adayan, ona hayatın yolunu gösteren, gelecekte nasıl
yaşayacağına dair, nasıl yaşaması gerektiğine dair ipuçları veren öğretmenlerdir.

Okul sıralarında olanlar bu duyguyu, bu düşünceyi çok bilmezler. Onlar da tıpkı bizim o sıralarda oturduğumuz anlarda olduğu gibi, sıraların, sınıfların, koridorların ve öğretmenlerin kıymetini bizim kadar bilmezler.

Sorsanız 25 yaş üstün herkese tek söz duyarsanız, “Keşke şimdi okulda olsaydık. Arkadaşlar olsaydık. Çıkarsızca, sevgi dolu, saygı dolu sıralarda oturup, güzel yüzlü, gülen yüzlü, kalbi temiz, aklı açık öğretmenlerimizi dinleyebilseydik’

Geçti borun pazarı, sür eşeğini Niğde’ye atasözünün de tam isabet ettiği çağlar.

Öğretmenlerimizin kıymetini maalesef ki, hayatın içine girdiğimiz de, öğretmenlerimizin öğretmeye çalıştıkları şeyin değerini maalesef ki hayatın ortasına geldiğimiz de daha çok anlıyoruz.

Türkiye’nin bugün ki durumuna baktığınızda, dünün çocuklarının eseri olduğu belli. Z kuşağı dediğimiz kuşağın varlığı tamamen öğretmenlerimizin eseri. Dünya da teknoloji daha ne kadar ileri gider bilemem ama her anlamda ilerlemenin temeli öğretmenlerimiz.

Bazen bir şiir okuduklarında, bazen bir kısa hikâye anlattıklarında, bazen rakamları sıralayıp sonuna soru işareti koyduklarında, aslında bilmediğimiz hayatın ana sorusunu bize sorduklarını kaç öğrenci öğrenci iken anlayabilmiş bilemiyorum.

Az değilse de hepimiz bazı şeyleri değerini hep sonradan anlıyoruz maalesef!

Her çift dikiş giderek 5 yıl okuduğum lisenin son sınıfında, matematik dersinin sınavından eski tabirle 10, yeni tabirle 100 aldığım anım aklıma geldi.

Öğretmenim Fatma hanım, şok içinde kalmıştı. Okulunu bitirebilir mi denilecek bir öğrenciden gelen bu puandan doğal olarak şüphe eden öğretmenim, bir sonra ki sınavda aynı başarıyı beklediğini yoksa diğerini de yok sayacağı uyarısında bulundu.

O sınav oldu ve ikincisinden de tam puan aldım. O gün bir özgüven duygusuna kapıldım ve sonrasında üniversite ve gazetecilik mesleğiyle hayatıma devam ettim.

Matematikten 100 puan almam, öğretmenimin ikinci 100 puanı aldığımda ‘Sen de zeka var, çalıştırmaya devam et’ demesi benim için hayatımın dönüm noktası oldu.

O gün, bugündür hayatımda çoğu zaman 100 puan değerinde kararlar alarak şükürler olsun bu yaşıma, bu mesleğin içerinde bulunma başarısı gösterdim.

Bir öğretmen, bir gün, bir sınav, bir not, bir gencin hayatını bu kadar mı değiştirir!

Teşekkürler Fatma öğretmenim!

Teşekkürler bütün öğretmenlerimiz!

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.