OKUL SERVİSİ PATRONU!

Arif ÇAYAN

Okulların açılması, eğitim ve öğretimin başlamasıyla klasik iki tartışma konusu olurdu. Birincisi kayıt parası, ikincisi ise ikametgaha uygun olmayan  kayıtlar. Ancak bu sene bu iki tartışma konusunu gölgede bırakan bir başka konu ortaya çıktı.

‘Okul Servis Ücretleri’


İzmir’in başarısıyla gözde okulları arasına giren okulların önünde, ne kitaplar konuşuldu, ne kayıtlar, ne de kaldırılması gündemde olan TEOG konuşuldu.


Aileler, ellerinde servis kayıt evraklarıyla, okul servisi yapan kişilerle okulların kapılarında, kıyasıya bir pazarlık içine girdiler. ‘Benim öğrencimi alacak mısın?’ diye yalvaran bir veliyi gördüğümde, karşısındaki Okul Servisi Patronu, başı boş düzenden, kuralsızlıktan eline geçen fırsatı  kullanan ve öğrenci velisine derin bir darbe vurmaya hazırlanan düşmanı gibi, ‘Valla söz veremem. Akşam düşünüp, taşınacağım. Sizi telefonla arar, kararımı bildiririm’ diyordu.
‘Biz üç yıldır size veriyoruz, bu sene ne kadar vereceğiz?’ diyen bir başka velinin kalabalık içinde bağırışına cevap veren bir başka Okul Servisi Patronu, “Geçen yıl çok az aldık. Bu yıl 200’den aşağı fiyat veren yok. Size 250 son diyorum. Bir lira indirim yok” diye cevap veriyor.


Geçen yıl 150 ile 170 arasında değişen servis ücretlerinin bu yıl 200 ile 250 arasında olduğunu duyan velilerin, Okul Servisi Patronları’na isyanları hat safadaydı. Konuştuklarını ve istediklerini alabileceklerini bilen Okul Servisi Patronları’nın alternatifleri yoktu ve bu onları çok daha patron yapıyordu.


Çalıştıkları için çocuklarını okula götüremeyip, okuldan alamayan veliler ise çaresizlik içinde pazarlık mücadelesi içindeki hizmet tüketicileriydi. Velilerin isyanı pazarlık aşamasında konuşmalarına arada bir yansıyordu.


Çocukların ortada kalmaması için, Okul Servisi Patronu’nu kızdırmak ve kırmak istemeyen velilerin çaresizliğini görünce ‘Kim bu Okul Servisi Patronları ? Kimse bunları denetlemiyor mu? Fiyatlara neden uymuyorlar ?’ diye bağırasım geldi. Ama benim bu bağırmamın da çaresiz kalacağını biliyordum.


Bir devlet adamı, bir belediye adamı, bir bürokrat adamı, bir hesap adamı, bir çocuğu olan adam, bir öğrencisi olan adam, bir parayı zor kazanan adam çıkacak, ‘Okul Servisi Patronlarını bir araya getirecek, okullarda öğrenci servisi işini ihaleye verecek ve velileri çaresiz bırakmayacaktır. Öğrenciler okulun öğrencisi, veliler okulun velisi, okulun kapısındaki, okulun bahçesindeki Okul Servisi Patronları’na karşı ise dış kapının mandalı gibi durmamalı.


200 Türk Lirası kişi başı, 18 kişilik koltuk. 18 öğrenci. 18 veli. 3 bin 600 TL aylık nakit para. Sabah bir saat, akşam bir saat çalışma karşılığı. Arada bir iki servis daha yapıp, oradan da 3-4 bin TL daha kazandığında kimse sana bir şey sormayacaktır. Aylık kazanç en kötü ihtimalle 7-8 bin TL. Kazanç diyorum, mazotun litresi belli, gidilen kilometre belli.
Bu ücretleri kazanan yok demesin hiçbir Okul Servisi Patronu kardeşim. Böyle bir kazanç olmasa S plakaların piyasa değeri 350 bin-400 bin TL arasında olur muydu ?


Bu arada, ‘Siz bu okula çocuğunuzun kaydını nasıl yaptırdınız?’ diyerek kendilerini az günahlı keçi gibi göstermeye çalışan Okul Servisi Patronuna en iyi cevabı, ‘Sen paraya koşuyorsun, biz çocuğumuzun iyi bir eğitim alması için çırpınıyoruz’ diyerek cevaplayan öğrenci annesi genç anneyi alkışlıyorum.
Bu da sana manevi kapak olsun Okul Servisi Patronu !

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.