Ruhu İzmirli...

İzmirli Televizyoncu Berna Ergin

İzmirli Televizyoncu Berna Ergin de şu an yapmış olduğu mesleğe çok ama çok yakışıyor. Kesfettiği yetenekli çocuk ve gençlerle reklam, dizi, sinema dünyasında kahramanlar yaratıyor.

 

3 yaşında bir kız çocuk annesi olan ve henüz 5 yaşında okuma yazma bilmezken, haber spikerlerini taklit eden, Elma Şekeri lakaplı sunucu Ege Tv ile başlayan medya yolculuğunu anlattı.

 

Uzun yıllar İzmirde yazılı ve görsel basında calışarak 100'lerce röportaja ve canlı yayın televizyon programlarına imza attı.

 

Halen de Medya Ege ailesinin köşe yazarı ve editörleri arasında yer alıyor.Ulusal kanallara reklam filmleri, sosyal medyaya viral reklamlar çekiyor, butik diye adlandırdığı cast ajansı ile yeni yüzler ve profesyonel oyuncu kadrosu ile en önemlisi vicdanı ile mutlu bir kadın.

 

Prodüksiyon, tanıtım filmleri, reklam çekimlerinin yanı sıra İstanbul’a, yurtdışına oyuncular, modeller yolluyor...

 

Şimdilerde kısa filmler çekiyor ve senaryolar yazıyor ve gelen senaryo okumalarını yapıyor. 2019’da hayalini kurduğu yapımcılığını ve yönetmenliğini üstleneceği uzun metrajlı sinema filmi çekimlerine hazırlanıyor. Sadece İzmirlileri oynatacagını, yüzde yüz “ İzmir Ruhu” taşıyan projeye harika bir ekiple çalıştıklarını belirtiyor.

Senaryosunu sorduğumuzda; filmin gerçek bir hayat hikayesinden yola çıkıldığını ve kahramanların kendi kaderlerini nasıl kendilerinin çizdiğini dolambaçsız yollarla ekrana yansıtacaklarını, sade, anlaşılır ve hemen hemen herkesin kendisinden bir öykü bulacağını iddia ediyor.

 

Özellikle büyük şehirlerde sürekli sayıları artmakta olan ajanslar, insanlara iş olanağı ya da tanınma fırsatı vermektedir. Uzun yıllardır takip ettiğim ve birkaç projesinde yer aldığım Berna Ergin’le de bu konuyla ilgili konuştuğumuzda kafamdaki bazı soru işaretlerini bırakmamı sağladı. Samimiyetle, aynı zamanda da ciddiyetle işinden ve ekibinden bahsettiğinde diğer ajanslardan ayrıldığını söylemek pek yanlış olmaz herhalde. Kendisi kariyeri süresince medya sektörünün hem kamera arkasında ve hem de kamera önünde önemli işlerde yer alması, bu alanda emin adımlarla yürümek isteyenler için de oldukça donanımlı ve bunu gençlere aktarmaktan asla çekinmeyecek birisi.

 

İstanbul’da kendi alanında oldukça iyi bir konuma gelmesine rağmen özellikle gençlerin önünü açmak için böyle bir ajans açmaya karar vermesi bunu ispatlar niteliktedir.

 

Belki de Berna Ergin’in başarılı olmasının nedeni iş deneyiminin sadece sahip olduğu ajansla sınırlı olmaması. Günümüzde baktığımızda genelde ajans sahipleri herhangi bir iş birikimi ya da bilgi birikimi olmadan bu işe soyunuyorlar; o yüzden de ajansların sayısı günden güne artmaya devam ediyor. Tabi bu sadece Türkiye’de değil İzmir’deki ajans sayılarının çok fazla olması da kişilerin karar vermesini zorlaştırıyor ya da yanlış ajanslara kaydolarak boşuna zaman kaybına ve olmayacak şeyleri umut etmelerine neden oluyor. Kendi gözlemlerime de bakarak çoğu ajansın sadece piyasa amacıyla varlığını sürdürdüğünü düşünüyorum ama Berna Ergin Ajans’tadisiplinli bir iş bölümünün olduğunu, oraya geldiğiniz gibi anlayabiliyorsunuz.

Ajansın amacı sadece model, oyuncu yetiştirmek ya da onlara aracı olmak değil İzmir’deki çok önemli firmaların tanıtıcı reklam filmlerini de çekmektedirler. Ve bir de en başta bu işin okulunu okuyup, sektörü en başta mutfağından öğrenip başarılı bir kariyer hedefine ulaşanlar; başarılı ajanslar arasına girmektedir. Yani eğer kafanızda ajansların nasıl varlıklarını devam ettirdikleri ya da içerikleriyle ilgili herhangi bir soru işareti varsa Berna Hanım ile görüşmeye gittiğinizde bunların kaybolacağından eminim.

 


İstanbul merkezli bir işi, İzmirde sürdürmek zor değil mi ?

 

İzmir bence hayatın kolay olduğu bir şehir. İstanbul’un büyük iş avantajları var ama ben metropol insanı değilim. Mecbur olduğum için orada çok bulunuyorum. Proje bazlı gidip geliyorum. İyi eğitim almış bir çok İzmirli İstanbul’a gidip kök salıyor, dönmüyor. Kamera önünde ve arkasında çalışan çok dostum var ve sürekli iletişimdeyiz. İstanbul’daki iş hayatı daha cezbedici. İstanbul tüm Türkiye’den göç almış, kozmopolit, tam bir keşmekeş, karmakarışık bir kent. İş imkanları çok fazla ama size ödettiği bedeller de. Bir kere çok pahalı. İyi kazanıyorsunuz ama çok da harcıyorsunuz. İzmir daha ucuz, iklim müsait. Ege, levanten kültürünün, medeniyet ve kültür akışının en yoğun olduğu medeni bir şehir.

Açık fikirliyiz, çalışkanız, hırslıyız. Profesyonellik için gereken tüm vasıflara sahibiz. Doğru iletişim kurabiliyoruz. Sunumumuz doğru, medeniyiz. Hem sosyal, hem de iş hayatında belli noktalardayız. Çünkü İzmir’de sosyal iletişim çok yoğun.

 

DEVİR OYUNCU OLMA DEVRİ...

Bir dönem mankenlere özenilirdi, şarkıcılara sonrasında, günümüzde ise diziler, sinema filmleri revaçta ve herkes oyuncu olma adına kararlı...

Medya sektörünün her geçen gün gelişmesi, gençlerin hayallerini ve kariyerlerini bu yönde geliştirmelerine neden olmaktadır.

 

Film ve dizi diyince aklımıza İstanbul gelse de birçok başarılı isim İzmir’de kendini geliştirip emin adımlarla İstanbul’da kariyerlerini devam ettirmekte ya da İstanbul’da başarılı bir çizgi çizip İzmir’de bunu devam ettiren önemli kişiler de var. Özellikle son 4-5 yılda ajanslar ve medya ilişkisinin birbiriyle bağlantılı olduğu aşikar, bu da sürekli ajansların sayılarının artmasına neden oluyor. Bu sayılar arttıkça da insanlar kendileri için hangi ajansın doğru olduğuna karar veremiyorlar. Ben de bu aşamada kafamdaki soru işaretlerini gidermek için İzmir’de 2013’den bu yana varlığını sürdüren Berna Ergin Ajans’ın kapısını çaldım ve bana bütün soruları samimiyetle cevapladı. Buyrun.. J

*Yayın hayatınıza 1995 yılında başladığınız biliyorum o günden bu yana çok kısa bahsedebilir misiniz iş hayatınızdan?

Dilekolay 23 sene ve eşsiz tecrübeler demek. İş hayatı yazılı ve görsel basında her sektörden çok daha hızlı geçer. En çok yıpratan zor meslekler arasındadır. İşiniz insandır ve iletişimdir. İletişimin kolay ama doğru iletişimin zor olduğu günümüzde danışmanlığını yaptığımız kişileri ve kurumları kitlelere ulaştırırken bu tecrübeler sayesinde hamlelerimizi santraç oynar gibi, akıllıca, uzman görüşlerle ve en detaylı toplantılarla çözüme ulaştırırız. Kimisi yazar kitap haline getirir paylaşır, bazıları atölye çalışmaları eğitmenlik ile bilgilerini aktarır, bizim gibi ajanslar ise “köprü” görevi görür. Kişilerin modellik ve oyunculuktaki yeteneklerini, bu kişilere ihtiyaç duyan firma sahipleri ile buluşturarak,zaman harcamadan kolaylıkla ulaşabilmelerini sağlayarak yılların deneyimi ve gözü ile yaparlar.

 

*Yayıncılıkla ve medyayla ilgili böylesine başarılı bir kariyer oluşturmanıza rağmen İzmir’de ajans açma fikrinizin asıl amacı neydi?

Paylaşmak ve gençlerin önünü açmak. Ben babasız büyüyen her daim kendi ayakları üzerinde durmakta zorlansada mücadeleci bir ruhla ve araştırmayı öğrenmeyi deneyimlemeyi seven biri olarak yeni tanıştığım tüm gençlerin işini kolaylaşırmayı hedefledim. Birebir muhatap olmasınlar istedim. Acımasız bir dönem ve ahlaki hukuki anlamda kendilerini koruyabilecekleri şartlar olsun istedim .

Ben de bir anneyim ve her biri evladım gibi. Her birinin hayalleri var, onları dinlemek terapi gibi ve hepsinden çok şey öğreniyorum .

 

 

*Oyunculuk ve modellik en avantajlı İstanbul olarak gözükmekte ama ilk başta İzmir’de başlamak sizce gençler için nasıl avantaj sağlamaktadır?

Kariyer yapmak zaman ve emek ister. İzmir’de set ortamı ve birkaç fuar katalog deneyimi edinmeleri sektörü tanımaları açısından ilk adım, daha ilerisinde onları çetin bir yol bekliyor. Çok kültürlü, iyinin iyisi olmak zorunda olduklarını bilecekleri eğitim ortamları yaratarak onları geleceğe hazırlıyoruz. Eğitimler diksiyon, oyunculuğa giriş, role girme, nefes, beden dili, ses kullanımı ve kendini ifade edebilme olarak her Pazar ajansımızda farklı yaş grupları ile uzmanlar eşliğinde devam ediyor.

 

*Özgeçmişinize baktığımızda hem spikerlik hem de önemli kuruluşların halkla ilişkiler bölümlerinde başarılı konumlarda yer almışsınız; birbirine yakın sektörler olsa da oldukça farklılar. Kendinizi spikerlikte mi yoksa halkla ilişkiler işin de mi daha verimli gördünüz ya da hangisinde daha çok keyif aldınız mı demeliyim?

Ekran bambaşka bir haz. Ekranın gücü de yadsınamaz. Halkla ilişkiler, pr,organizasyon,basın danışmanlığı aslında birbirinden farklı değil komplike işler. Kurumsal firmaların halkla ilişkiler departmanı aslında kalbidir. Gerek çalışanların gerekse hedef kitlenin nabzıdır. Vizyonunuzu, dışarıdan nasıl görüneceginize karar verir ve ayna tutar. Basında çıkacak haberleri, sosyal ve toplumsal görüntünüzü resmeder. Dikkat edin pek çok kurumsal firma basın geçmişi ve çevresi olanları işe alır. Spikerlik, sunuculuk tan ziyade program yapımcılığı çok renkli bir serüvendir. Yapımcının da hakim olması acısından programı sunması en doğru karardır. Yöneticilik yaptığım dönemlerde de hep buna dikkat ettim. Ben sunamam yapamam diyen herkesin ateşlenmeye cesaretlendirilmeye ihtiyacı varmış meğer. Şimdilerde herkes yapımcı yönetmen sunucu.

 

 

*Siz iş hayatına hemen atılanlardansınız bunu okul hayatından sonraya bırakan gençler için ne tavsiye edersiniz?

Okul esnasında da proje bazlı bizim gibi ajanslarla çalışsınlar, eğitim önemli öncelikli biz gelen herkese bunu anlatıyoruz. Kadromuzun çoğu öğrenci ve çalışan. Boş zamanlarında özellikle haftasonları yaptığımız çekimlerde yeni yüz olarak hayallerini gerçekleştirip bir yandan ek gelir sağlasınlar. Gelinlik fuarında pek çok kızımız seçildi firmalarda görev almak için ama vizelere sınavların yoğun olduğu döneme denk geldiğinden, hepsine önce eğitim dedik. Yoğun olmadıkları dönemlerde bizimle her daim çalışabilirler zaten.

Tek yapmaları gereken sisteme giriş yapmaları, bizde bilgileri ve görselleri mevcut olan herkese mutlaka projelerde yer veriyoruz. Önce arıyor, çekim yeri saatini bildiriyoruz uyarsa katılıyor; uymazsa zorlama yok, sözleşme ile de bağlamıyoruz. Herkes Bizim gibi özgür İzmir kafası ile çalışsın mutlu olsun istiyoruz ...

 

*İşiniz dışarıdan bakıldığında oldukça keyifli gözüküyor ama eminim dezavantajları ya da zorlayan yönleri de olmuştur. Ajansa ilk başladığınızda yaşadığınız sıkıntılar oldu mu? Olduysa bunlardan biraz bahsedebilir misiniz?

 

Ajansa ilk başladığımızda hep çevreden kendi tanıdığımız bildiğimiz kişiler tarafından desteklendim. Hiçbir sıkıntı yaşamadığım gibi yüreklendirildim. Pek çok arkadaşım bana kızımı oğlumu kime emanet edeceğim, torunum çok güzel değerlendirelim dediler ben şimdi onların bu güvenleri ve sevgileri ile ayaktayım. Hepberaber setlerde huzurlu güzel vakit geçiriyoruz. Biz gerçekten bir aileyiz..

 

 

*Artık ajanslara sadece modellik kriterlerine uygun olanlar değil oyunculuk ya da benzeri alanda kendilerini gösterebilmek için ajanslarınıza başvurmaktadırlar. Son zamanlarda herkesin ajanslara bu kadar rağbet etmesini neye bağlıyorsunuz?

Günümüzde insanlar medyada yer alabilmek, bir şekilde tanınabilmek için modellik ya da cast ajanslarına başvurular yaparak şanslarını denemektedirler. Çünkü filmler ve diziler çoğaldıkça bunları izleme oranı artıyor bu da insanların o hayata özenmelerine, oyuncuların yerinde olmak istemelerine neden olmaktadır. İşte bu süreçten sonra devreye modellik, cast ajansları girmektedir.

 

 

Deniz pulaşlar ile mankenlik devri kapandı, görmez olduk çoğunu. 90 larda pop müzik coştu ve herkes popçu olmaya özendi. 2000 ler ise oyunculuk için çok alt yapının oluştuğu bir süreç Artan tv kanalları, sosyal medya dergiler gazeteler ve kurumsal firmaların bilinçlenmesi ile reklamların çeşitliliğinin artması bizleri hep noname isimler yaratmaya zorladı. Kozmetik, Mobilya, Mermer, İnşaat ve pek çok alanda faaliyet gösteren her kesimin ihtiyaçları doğrultusunda medyaya yeni yüzler kazandırmak şart oldu .

 

*Sadece İzmir’de bile o kadar çok modellik ve oyunculuk ajansları var ki, birçok kişi bu konuda yanlış seçimler yapabiliyor, bu konuda gençlere ve ebeveynlere ne tavsiye edersiniz?

Gençler adı üstünde toy, her şeyi yapabilecek enerji ve güçteler evet katılıyorum ancak herşeyi yapabilirim egosunun yerleştiği ve gerçek alanda kendini görebilmesine olanak tanındığı günümüzdeki ince çizgiyi fark edebilmek. Görmek ile bakmak arasındaki fark gibi. Kendilerini iyi tanısınlar, ne istediklerini bilen herkese biz de evrende hizmet eder. Tavsiyem özgüven kazanmaları, çok araştırmaları, sektörü takip etmeleri, izlemeleri, çok kitap okumaları. Bna geliğ ben hiç televizyon izlemem diyen birinin benimle işi olamaz. Herşeyden haberdar , yaratıcı ve özgüvenli işbitirici pozitif, sempatik ve evetçiler bizimle yol alabilirler. Web sayfamızdan Cast formumuzu doldurarak online başvuru yapan herkes mutlaka değerlendirmye alınır ancak herkes ajansa davet edilmez. Biz nasıl seçici isek onlarında böyle olmalarını tavsiye edebilirim. Zaten artık gençler ve aileler çok bilinçli en ince detayına kadar araştırıyorlar.

*Ve son olarak medya sektörünün kamera arkasında veya kamera önünde kariyer hedefleyen gençlere ne gibi önerilerde bulunabilirsiniz?

Herşeyi kendi imkanları ile yapmalarını, çok çalışıp çabalamalarını tavsiye edeceğim. Oturdukları yerden kimse onlara iş teklifi ile gelmez. Üretken olsunlar. You tube gibi kanallar var artık,üstelik kendi web sayfanı kuruyorsun ücretsiz, blog oluşturuyorsun her şey bu kadar imkanlı iken görebilsinler. Eğitimler, tiyatrolar, sinema, müzikal, kitap dolu dolu bir gençlik geliyor. Ben çok iyimserim Optimistim ve onlarla çok işim var.

 

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Gündem Haberleri