SICAK KIŞ - SOĞUK YAZ

Avukat Yusuf Akın

Martılar hallerinden memnunlar.
Tek kaygıları Deniz’in sevgisinin bitmesi.
Balıklar daha hevesli derin nefeslenmeye.
Kim bilirdi ki?
Küçük midye kabuğunun içinde kocaman bir hayatın saklı olduğunu.
Sessizce süzüldü bir kuğu.
Boynunda alyazmalı bir kızın dileğiyle.
Pembe flamingolar dolaşıyor kışın soğuğunda.


Bilemez mi? Küçük karabalıklar birden hücum etmeyi.
Elbet bildiği vardır, yamuk yürümesinin çekiciliğinde boğulmuş mavi yengeç’in.
Hıçkırıklarla nefes almaya çalışan denizanasının ağlamaklı sesi de ne?
Yoksa boğuluyor mu? Düşüncesizler tarafından düşürülmüş plastiklerden.
Kaçmaya çalışan bir denizatı var dörtnala.
İnsanlar çok gürültü yaptı galiba soğuk kış gününde.
Düşünceli görünüyor bir ıstakoz çok derinde.
Sıcak bir kış beklediği çok aşikâr.
Çok beklemiş soğuk kış gününden sıcak yazın gelmesini yılan balığı.
Sazan gibi atladı, çevredeki tehlikelere dikkat etmeden bir yunus.
Sen, garip ve mahzunların dostusun dedi yunus’a bir çipura.
Atlama öyle soğuk kış akşamlarında kadrini bilmez, bilinçsiz insanlar.
Onlar tükettiler sevgiyi, sadece kendini düşünmekte, riyadalar.


Aç dedi… Kollarını aç! Geliyorum sevgiye.
Soğuk kış günü, ısıt beni ey gönlü derya olan Akdeniz.
Koru beni! Kararmış ruhlardan, Ege.
Al beni kollarına merhametli Marmara.
Hırçınlık yapma ne olursun! Sıcak kışa kalmam giderim ey! Karadeniz.
Topladı tüm adamlarını ayaz kışın kara benizlisi.
Saldırmak istedi köhnemiş ağlarıyla.
Neler olduğunu çok iyi bilirdi.
Bu mevsim yüreklerin ağza geldiği vakitti.
Yutmuştu bir ejderha binlerce yavruyu.
Açgözlü haliyle sahillerde konaklayan kara canavar.
Beyaz balinalar dolaşıyordu oysa hayallerinde yavruların.
Kimi kimsesi olmayan yurtlarından edilmiş kırlangıçlar gibi deniz üstünde.
Akbabaların mavi-beyaz bayrağında onaltı yıldız.
Yıldızlar sıkılmış bu hücreyi andıran Avrupa’da.
Kaçmak isteyen esirler gibi tünel kazıyor bir Akdeniz fok’u.
Yardımcı olmaya çalışıyor küçük elleriyle bir kurbağa.
Kaplumbağalar var yavaş ve düşünceli.
Sırtlamak istiyor caretta carettalar boğulmak üzere olan bir yavruyu.
Sırtlarından kocaman bir yük var insanlığın.


Yüzme bilmez coğrafyanın tüm çocuklarını sürdüler karanlık gecenin denizine.
Koynuna aldı bir lagos balığı, çocuktan geriye kalan biberonu.
Acele et! Dedi bir denizyıldızı, çocuklar düşürmüş emziğini.
Sahilde koca bir uğultu.
Resmi üniformalı keşif heyeti var dedi sahil bekçisi güvercin.
Rapor edecekler birazdan soğuk kış günü ölmüş yavruyu.
Olay yerine gelindi… Yüz üstü yere düşmüş insanlık…
Elleri sıkı bir şekilde kumları avuçlamış korkudan yavru…
Sağ yanağında umuda açılan bir gamze…
Sol yanında şişmiş barut yanığı.
İnsan evladı...
Üzerinde kısa bir pantolon...
Parmakları insanlığa atılmış on ok gibi soğuk kış günü…

Av.Yusuf AKIN/01.03.2022/İzmir

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.