İzmir’in gözde tatil beldelerinden biri olan Dikili, bugün ne yazık ki kaçak yapıların istilasına uğramış durumda. Adı süslü, kendisi ruhsatsız: 'Tiny House' denilen yapıların ardı arkası kesilmiyor. Üstelik bunlar öyle birkaç çadır, karavan değil; bildiğiniz tekerlekli villalar! Jeneratörü var, su tankı var, otoparkı var, altyapısı yok, ruhsatı yok, planı yok!
Bunlar rastgele kurulmadı. Tarım arazileri önce parsellendi, sonra satıldı. Sonra doğa ve kanun birlikte çiğnendi. Olan yine çiftçiye, köylüye, doğaya oldu.
Peki kim dur diyecek bu rezalete?
Dikili Belediyesi mi? Belediye Başkanı Adil Kırgöz mü?
Hayır. Onlar ya uyuyor, ya da göz yumuyor. Hangisi daha vahim, karar sizin.
Bu yapılan sadece ihmalkârlık değil, bilinçli bir suskunluk, bir gözetimli talan düzeni. Denetim yok, müdahale yok, yaptırım sıfır. Bu sessizlik, halkın gözünde artık bir acizlik değil, bir işbirliği görüntüsü veriyor.
Vatandaş soruyor:
“Burası tatil beldesi mi, kaçak yapı cenneti mi?”
Haklılar. Çünkü bugün Dikili, ne doğa kenti ne de tarım bölgesi. Şu an karşımızda duran manzara, rant çarklarının döndüğü bir çadır görünümlü beton pazarı.
Belediye Başkanı Sayın Adil Kırgöz’e açıkça soruyorum:
Bu kaçak yapıların hepsinden haberdar mısınız?
Kaç tanesine ceza kestiniz?
Kaçını yıktınız?
Kaçına göz yumdunuz?
Eğer bunlara cevap veremiyorsanız, bu görev sizin boyunuzu aşıyor demektir. O koltuğu boş yere işgal etmeyin.
Dikili’nin doğası, tarımı ve geleceği üç kuruşluk rant için heba edilemez. Ve unutmayın:
Tiny House diyorlar, ama bu işin vicdanı yok, yasası yok, geleceği hiç yok!