Yalandan da korkarım, yılandan da!

Ali EYCE

Uzun süredir sadece seçimlerle ilgili yazmaktan hayatı kaçırdığımı fark ettim. Neticede herkes seçime girse de, seçimi asıl yaşayanlar partilerin adayları ve onlara destek olan partililer.

Vatandaş normal hayatında,  normal şekilde havaların ısınmasını, okulların kapanmasını,  tatile çıkmayı, uzaktaki akrabalarını ziyaret etmeyi şimdiden planlamaya başladı.

Havaların güzelleşmesiyle insanlarda gevşeme de beraberinde gelir. Kışın soğuk havada söylenen yalanlar, tıpkı kardelen çiçeği gibi havaların ısınmasıyla yavaş yavaş ortaya çıkmaya başlar.

Ondandır ki, boşanma davaları da bu aylarda güneşin dünyayı daha da aydınlatmasına bağlı olarak ortaya çıkan gizli, kapaklı yaşananların görünmesiyle artar.

Evli olmayan sevgililer ayrılır, yeni sevgili bularak yazı iyi geçirmeye çalışırlar.

İnsanların ilişkileri hangi düzeyde olursa olsun,  temelinde o ilişkiyi bitiren yalandır.

Yalan söylediğinizde nedeni ne olursa olsun, niyetiniz ne olursa olsun, kalp kırmak, kafa karıştırmak ve güven kaybetmekten başka bir sonuç bekleyemezsiniz.

Kimse size, 'bu kadar güzel, zarif, iyi niyetli yalan olmaz' diye tebrik etmez.

Küçüğü ya da büyüğü yalanın hepsine insanın tepkisi hep aynıdır. Karşısındakiyle ne yaşıyorsa hayatta onu sonlandırmak.

Sonlandırmak gibi bir imkanınız varsa şanlısınız. Ama bazı ilişkiler de karşınızdakinin yalan söylediğini bile bile ona, yalanına katlanmak zorunda kalırsınız.

Ne gidebilirsiniz o yalandan, ne yalanı söyleyene git diyebilirsiniz.

O utanmadan, sıkılmadan, normalleşen yalanlarını söyleyerek hayatına, hayatınızda devam eder. Kafanızı yorar, arada söylediği doğruların içinde yalanlarını yakalayarak ayıklamaya,  kendinizi o yalanlardan korumaya çalışırsınız.

İzmir Adalet Sarayı’nda yıllarca gazetecilik yaptım. Milyonlarca davanın duruşmalarını, duruşma salonlarında takip ettim.

Beş dakika sonra yalanı ortaya çıkacak insanları, o beş dakika içinde ne yalanları, ne samimiyetle, ne masumiyetle söylediklerini gördüm.

Hakimin, ‘Bu ne?’ diye elindeki belgeyi, bilgiyi yalanı söyleyenin yüzüne çarptığı ana kadar.

‘Ardıcın közü olmaz, yalancının sözü olmaz’ diyen atalarımızda, yalandan çok çekmişler ki bu özlü sözü bize nasihat olarak bırakmayı düşünmüşler.

Yalancılara bu kadar yüklenmemi haksızlık olarak görenleriniz olabilir. Yalanı seviyor, yalandan yaşadığınızı düşünüyor, hayatın kendisi yalan diyerek yalanı makul görmeye çalışıyorsanız.

Ben, kendi payıma şunu yapıyorum. Yalan söyleyene sadece selam veriyorum, başka da bir şeyi de vermiyorum, demiyorum.

Allah’tan başka kimseden korkmam ancak yalandan da, yılandan da o kadar olmasa da korkarım.

Korktuğum şeyden de doğal olarak kaçarım.

Siz de öyle yapın, yalana alışmayın.

Yalandan, zehirli yılandan kaçtığınız gibi kaçın.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.