YALANLAR VE HAYALLER

Yeliz Pesenkurdu

Herkes hata yapar. Ama sen yanlış yaptın. Yalan söyledin! Şimdi gitmelisin. Senin gibilerin yeri yok benim sahnemde.
Bak işte, gördün mü? Bulutlar dağılmaya başladı bile. Birazdan rüzgâr da esecek. Her yerde yağmur falan başlayacak. Tufan denen şey olmaz belki ama… Ardından üşürüz muhakkak. Üstümüz ince.
Yok, romantizm olsun diye söylemiyorum hiç birini. Bunların hepsi gerçek! Benim gerçeğim. Saygım, ruhum, duruşum. Biraz öteberim… Biraz da kaderim. 
Bir insan giderse eğer gökyüzündeki bulutlar da gidermiş. Bunu ben yazdım, nasıl? Niye gülüyorsun? Çok mu saçma? Çok mu uyduruk? Hem ne önemi var ki artık? Üstelik önce sen başlattın. Bırak ben de söyleyeyim biraz. En azından kendime… Ha gökyüzündeki bulutlar dağılmış ha içimdeki duygular? Yalan girdimiydi bi kere, tamam… Doğru söyleme gayreti sadece ihtiyarlara kalıyor. Kalbi kırıklar ise hep benim gibi. Cılızlıktan değil zayıflıkları hayatın bizzat kendisinden.  
Spor yap diyor birileri. İyi gelir. İyileştirir. Hobi edin, sinemaya git, kitap oku, kitap yaz… Sahi, aynısını sen de yazmamış mıydın bütün kitapların? Öyle demiştin ya bana. Leyla ile Mecnun, Don Kişot, Fareler ve İnsanlar, Faust… İşe yaradı mı peki? Zaten hepsi bildiklerin ve anlatmak istediklerindi öyle değil mi? Ve ardından hiç birini okumamıştın. Çünkü ya film ya da dizisini seyretmiştin bir yerlerde. Kısacası gerek kalmamıştı, yüzlerce ve hatta binlerce kelimeye. Zavallılar! Şimdi düşünüyorum da kim bilir nasıl bir enayilik olmuştur onlar için kâğıda anlatmak. Her şeyi! Yaz babam yaz... Yani senin bildiklerini yazabilmek için fark edemedikleri o emek! Heba oldu işte çok yazık. Yalan icat edildiğinden bu yana bütün bilinen o yazarlar ihtişamını kaybetti. 
Ama öyle değil işte! Çünkü sen, yalan söyledin! Yalancısın. Ya.. lan.. cı.. Sen, Don Kişot’u yel değirmenlerinde, Leyla’yı ise bambaşka bir yerde kaybettin. Faust’u şeytanın, George’u bir avuç delinin kucağına fırlattın. Zeze, ufacık bir çocuktu daha portakal fidanı çiçek açtığında… Ama sen onu da koca bir delikanlı yaptın en kitabın sonunda. 
Değişiyor! Yalan her şeyi yerle bir ediyor. İnsanlar artık kimseye güvenmiyor, gülümsemiyor. Sadece yemeklerin tadı değil insanların huyu, oyunların kuralları değişiyor. Yalan, bir dünyayı yeniden yaratıyor. Ne demekse; Adam gibi adamlar doğuyor anasından. Çünkü sadece adam olmak yetmiyor onlara. Yükseğe, daha yükseğe çıkmalı diyor oyuncular. Yazıyor, yazıyor, yazıyorlar. Yalanlar, bir hafızayı yeniden yaratıyor. Fahişeler doğduğu şehre geliyor, pezevenkler zar atıyor. Kuyular kazılıyor, dinamitler yerleşiyor. Her şey bozuluyor. Hayat, gönderden çekilmiş bir bayrak artık. Tadı tuzu kalmıyor.
Gülümse gitsin, diyor seyircilerden biri. Yalan da olsa, hadi uçalım. Bu dünyanın tadını sadece kuşlar çıkarıyor. 

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.