Yazar Eylül Ayça Karakuş'un köşe yazarı konuğu  Fadime Subaşı!

Eylül Ayça Karakuş

Antalya Bilim Üniversitesi Yaratıcı Yazarlık ve Senaristlik Eğitimi öğrencilerinden olan Fadime Subaşı bu hafta Medya Ege köşe yazar konuğum sevgili dostlar...

Fadime Hanım'la eğitim için işlk konuştuğumuz günü dün gibi hatırlıyorum. 

- Yazarlık eğitimini almayı çok istiyorum ama acaba geç mi kaldım bu eğitime diye de düşünmüyor değilim Eylül Hanım. Sizce?

-Hiçbir şey için geç kalmış değilsiniz. Aksine bugün ,şu an bana ulaştığınıza göre tam da zamanı Fadime Hanım. 

... Ve aradan geçen üç ay sonrasında bir çok duyguyu raftan indiren, hayallerini gerçeğe dönüştüren ve en önemlisi kendisi için bir şeyler yapan güçlü bir kadının ''Tuzlu Gözyaşları'' yazısını sizinle paylaşmaktan onur duyuyorum.

TUZLU GÖZYAŞLARI

Uykusuzluktan göz kapakları artık kendiliğinden düşmeye başlamıştı. Zihninden “Azıcık uyusam mı? “ diye geçirdi. Aradan ne kadar zaman geçtiğini farkında değildi. Kalbi ağrıyor, boğazı düğümleniyor, nefes almakta güçlük çekiyordu.

Bitmeyen yolculuk gerçek bir eziyete ve kabusa dönüşmüş, zaman mevhumunu kaybetmişti. Yanında bir arkadaş ya da dost sesi olsa bu kadar zor olmazdı katlanmak. Şehir merkezlerinde sık aralıklarla koyulmuş kasisli yollardan geçerken otobüs hopluyor, uykusundan uyandırıyordu. Karmaşık duygular içinde hafızası viran olmuştu. Yola çıktığından beri ufuk çizgisinde güneşin doğuşunu da batışını da izlemişti. Pencereden bakarken yeniden gördü güneşin doğuşunu. Keşke, mümkün olsa da bir buluta binse rüzgar O’nu gideceği yere götürseydi. Uyku ile uyanıklık arasında ruhunun karanlıklarında yara açan kelimelerle hesaplaşıyor, sayıklıyordu. Kelimelerin yükü altında örselenmiş duygularına şifa arıyordu. Kalbi ortadan ikiye ayrılmış gibiydi. Tüm cesareti kırılmıştı başka hayatların yükünü çekmekten. Kederi ve melankolisi arttı ve çatışmaya başladı duyguları. 

Zaman bir türlü geçmiyordu. Ulaşacağı yere yüzlerce kilometre yol vardı hala. Yine duygularına gömülerek dış dünyadan koptu. Kargaşaya dönüşen içindeki yolculuğu başladı. Yaşanmamış, yarım kalmış hevesler doluya koysa almıyor boşa koysa dolmuyordu. İçgüdüsel olarak geliştirdiği sezgileri ve öngörüleri O’nu yanıltmıyordu. İnsanlarla ilişkisini azaltıp kendi kabuğuna çekişmişti. Kimsesiz ve yalnızdı… Dalgınlaştı ve gözleri bulanıklaştı. Her zaman içine akan gözyaşları farkında olmadan ilk kez dışarı, yanaklarından aşağı akıyordu sessizce. Şaşırdı. Uzun ve ağır yorgunluklar tuzlu gözyaşlarıyla içinden atılıyordu.
Fadime SUBAŞI

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.