Yazın Pencere! Kışın Tencere!

Ali EYCE

Bazen yerel yönetimleri eleştirmek için özel bir çaba veya araştırma içine girmeye gerek olmaması ne kadar tuhaf.

Neresinden baksanız, orası dökülüyor.

Neresinden baksanız, orası sökülüyor.

Narlıdere Belediyesi’ni uzaktan takip ediyorum.  Bazen basın biriminden haber olması için mailler geliyor.

Okuyorum, inceliyorum.

Sonuçta yazmamak için kendimi zor tutuyorum.

Yine tutamadım.

Yazın bir ara Narlıdere Belediyesi uçuk bir projeyi hayata geçirmişti. Onu da yazmıştım. ‘Narlıdere’de Deniz Mi Var?’ diye. Hatırlamayanlar eski yazılarımdan okuyabilir.

Şimdilerde ise Pencere bitti, tencere başladı.

Narlıdere Belediyesi, dünyanın en büyük gıda hareketi ‘Slow Food’a üye olmak için çalışma başlatmış.

Bu çalışmanın ilk örneğini de, bir tencere içinde, ‘Aman yavaş yiyin’ diye yapılan yemek.

Ne kadar çaresiz, ne kadar gereksiz, ne kadar Slow değil ama Show için yapılan bir aktivite.

Sorarım, 

Narlıdere Belediyesi,  sınırları içinde kaç tane ‘Slow Food’ imkânı sunan işyerine ruhsat verdi.

Sorarım,

Narlıdere Belediyesi, sınırları içinde kaç tane ‘Fast Foot’ imkânı sunan işyerine ruhsat verdi.

Gerçekten  ‘Slow Food’ olmayı düşünüyorsanız önce ‘Fast Food’lara verdiğiniz ruhsat sayısını azaltın da, ciddi bir projeye yürüttüğünüze biz de inanalım.

Öyle bir tencereyle ‘Slow Food’ olmuyor.

Ne yapacaksanız, her gün Narlıdere Belediyesi’nin önünde tencere mi kaynatacaksınız?

Bu arada Narlıdere Belediyesi’nden bu ciddiyet içinde bir de ciddiyetsiz bir sorum olacak.

Narlıdere’ye özgü yerel lezzetler neler?

Bir mailde bununla ilgili atarsanız, benim gibi bilmeyen, bilemeyen, bilmekten mahrum kalan İzmir’in diğer köşelerinde yaşayanları bilgilendirelim.

Tencereye yetişemezsek de, yemeği kaçırmayalım!

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.