YENİ EĞİTİM YILI

Suat Bıçak

Çocuklarımız yaklaşık iki yıldır eğitimden uzaklar. Bazı sınıflar elinden geldiğince yüzyüze eğitime devam ettiler. Ancak üniversiteye hazırlananlar dışındı hemen hemen tüm öğrenciler ve öğretmenler eğitim öğretime evlerinde online devam etmek zorunda kaldı.

Tabi ki bu süreci kimse daha önce tahmin edemezdi. Covid-19 milenyum çağının en büyük felaketlerinden biri olarak karşımıza çıktı. Hiçbir sistemin öngöremediği, devletlerin ve kurumların nasıl davranacağını bilmediği daha önce deneyimin olmadığı bir durumun içinde bulduk kendimizi. Elimden geldiğince bu süreci dillendirmemeye ve pozitif olmaya çalıştım. Sonuç olarak aşı ve diğer önlemlerle biraz yol aldığımızı düşünüyorum. Bir sağlıkçı eşi olarak bu dönemde en çok zorlanan insanlardan biriyim. Eşimin hasta olması buna dahil. Şükür atlattık hastalığı.

Şimdi bizi bekleyen başka bir tehlike var. İki yıldır evlatlarımız eğitimden uzak ve kendilerini buna hazır hissetmiyorlar. Evde tablet ve bilgisayarlarda eğitim yaptık günlerce. Yasakların olmadığı dönemlerde bazen okula bazen kurslara gönderebildik. Bir çok müfredat eksik kaldı. Anne babalar ise hem hastalıktan korunmak hem de çocuklarının eğitim hayatını devam ettirmek için her zamankinden daha çok çaba gösterdiler. Psikolojik olarak önce kendimizi sonrada ailemizin ruhsal durumunu en üst seviyede tutmak zorundaydık. Burada tek sevindirici konu ise hastalığın küçük yaştaki çocuklara fazla bulaşmaması sanırım.

Şimdi yeni bir eğitim yılı bizi bekliyor. Çocuklarımızın kaybettiği iki yılın telafisi illaki olacaktır. Öğretmenler buna uygun olarak program ve ders saatlerini düzenleyeceklerdir. Tabiî ki biraz daha ağır ve hızlandırılmış bir süreç olacaktır. Burada anne baba olarak acele etmemeliyiz. Asıl demek istediğim konu tamamen bundan ibaret. Onlarında bir birey olduğunu ve süreci beraber atlatmaya çalıştığımızı unutmayalım. Elimizden geldiğince derslerinde ve sınavlarında yanında olmalıyız. Beklide istediğimiz notları alamayacaklar, beklide onlarda çok zorlanacak. Sonuç olarak okul ortamından uzak bir eğitim hayatı geçirdiler. Bunu atlatmaları kolay olmayacaktır. Onları sıkmadan, çok fazla üstüne gitmeden normal okul hayatına adapte olmalarını sağlamalıyız.

Tabi burada en büyük görev yine canım öğretmenlerimize düşüyor. Onların görevi bizimkinden daha zor. Hem bir aile bireyi olarak kendi çocuklarını yada anne babalarının sağlığını düşünmek zorundalar hemde öğrencilerine gerekli eğitimi vermek zorundalar. Zaman zaman onlarında bazı kusurları eksikleri olabilir. Devletlerin öngöremediği bazı durumları onlarda yaşayabilir. Onlara karşı anlayışlı ve hoşgörülü davranmayı unutmayalım.

Toplum olarak çocuklarımızın geleceği için aileler ve eğitim camiası karşılıklı anlayış içinde olmalıyız. Unutmayalım ki onlar bizim geleceğimiz.

Her zaman dediğim gibi,

Çok Gezin, Çok Okuyun  ve Çok Gezin