Yine Yeniden Konak

Banu Pirinçcioğlu

Bir yılda kaç kez Konak belediyesi veterinerliğinin yol açtığı ölümlere denk geliyorum saymadım.

Daha geçen seneydi, sosyal medyada patlak veren olayı yazmıştım.

Veterinerlerin gözlerinin önünde yerde sürüklenen zavallı yarı baygın köpekler. Kimse hesap vermedi, saçma sapan açıklamalar geldi olay kapandı bitti.

Herkesten istifa isteyen belediyemiz kendi içinde o istifayı veremiyor nedense.

Ortada büyük bir yanlış var ama istifa eden yok.

Soruşturma başlatıldı, kişiler cezalandırıldı gibi yanıtlar veriliyor, herkes yerinde oturmaya devam ediyor.

O iş öyle olmaz ama. Temiz bir sayfa için, o işin başındaki kişiyi görevden alırsın. Madem kendi istifa etmiyor, sen alacaksın.

Konak belediyesinin yeni vukuatını paylaşıyorum şimdi sizlerle.

Resmi raporlarıyla birlikte.

14 Mart saat 15:00, Atatürk lisesi önünde bir köpek sebepsiz yere ekiplerce alınmak üzere tüftüfle vuruldu. Vuran ekibin yanında veteriner hekim yoktu. Ki bu bir suçtur, yasal bir işlem değildir. TCK'ya girer.

Vurulan köpek tesadüf eseri orada olan bir gönüllü Özlem Keskin tarafından alınarak en yakındaki Alfa veteriner kliniğine götürüldü.

Hekimlerin bütün çabalarına rağmen kurtarılamadı.

Bir köpek, sebepsiz yere öldü.

Zavallı bir köpek, bilinçsiz çalışanlar nedeniyle öldü.

Çalışanlarını düzgün şekilde yönlendirmeyen bir müdür nedeniyle öldü.

Bunun başka bir açıklaması yok. Bu olayın süslenecek, parlatılacak bir tarafı yok. Nefes alan bir canlı, yok yere öldü.

Olması gerekeni yapan gönüllü Özlem Keskin, veterinerden aldığı ölüm raporu ile birlikte Ege üniversitesine giderek otopsi talebinde bulundu. Ancak komik bir şey oldu ve bu kurum rapor vermek istemedi. Tüftüf ile atılan maddenin raporda çıkmayacağını söyledi.

Tıp bilimine hakim değilim ancak çok fazla belgesel izledim, kitap okudum.

Bedene giren suyun tuzunun bile detaylı otopside çıktığını biliyorum. Tüftüf ilacı nasıl çıkmaz?

İş ciddiye binip, savcılığa suç duyurusunda bulunulunca, kan testinin Pendik'te çıkacağını söylüyorlar. Yani isterse New York'ta çıksın. Ama çıksın. Neden hep bir ötelemeye çalışmak neden hep vazgeçirme çabası?

Evet tekrar ediyorum, bir köpek sorumsuzluk nedeniyle öldü.

Bunun sorumluları için ne yapılacak, soruyorum.

O ilacı atan şahıs ceza alacak mı?

O ilacı atmasına izin veren müdür görevinde kalacak mı?

Bütün bunlara neden olanları belediye başkanı görevden alacak mı?

Hiçbir sorumlunun istifa etmediğinden yakınan bir partinin belediye başkanı örnek bir davranış sergileyecek mi? Sorumluları görevden alacak mı?

Soruyorum;

Yerlerde sürüklenen baygın köpeklerin hesabını kim verdi?

Görevden alınan oldu mu?

Sayısız şikayetin hesabı soruldu mu?

Ben söyleyeyim, sorulmadı.

Çünkü sorulmuş olsaydı eğer, şu anda başka isimler oturuyor olurdu o koltuklarda.

Bir kere de şaşırtsaydınız bizi keşke.

Dünya kadar şikayet ulaştı bana. İnsanların ödü kopuyor aman ismimiz bilinmesin, sonra götürdüğümüz köpeklere oluyor olan diye. Bu ne demektir?

Adım duyulmasın, sonra içeri almazlar kara listeye alıyorlar diyor birisi.

Hırsa bakar mısınız?

Benimle iyi geçinirsen ne ala, yoksa karışmam.

Zihniyet yüz yıl öncesine ait.

Çok yazık çok.

Bu ölen kara kuzunun hesabı yargıda sorulacak.

Özlem hanım, elleri dert görmesin, işin peşine düştü, aman boşver allahından bulsun demedi. Yapılması gerekeni yaptı ve yapacak.

Eğer herkes Özlem hanım gibi yaşadığı olayın peşine bu kararlılıkla düşse ülkede sorun kalmaz.

Hep söylüyorum, biraz zahmet vereceksiniz. Yerinizden kalkacaksınız, biraz yorulacaksınız.

Ama bu işin başka türlüsü yok, başka bir yol yok.

Evde oturup ah vah demek yerine, kalkın ve harekete geçin.