ZOR DEĞİL

Erdal Özyıldız

Sevgili Canlar;

Bugün sizlere, gösterişsiz ve hâlis ibâdetle ilgili bir kaç kelâm etmek istiyorum...

Hani dua eden bir çoban vardı, Allah'ın çok samîmî bulduğu. O çoban, sabah akşam şöyle duâ ederdi:

"Allahım, ben seni çok ama çok seviyorum; keşke yanımda olsan da seni yıkasam, liflesem, bitlerini ayıklasam; kurulasam seni ve sonra öpsem seni doya doya..."

İşte hep bu ve benzeri duâlarla Rabb'ine yakarırmış.

Bir gün Mûsa Aleyhi's- selâm, bu çobana denk gelmiş ve hiddetlenerek kızmış; "böyle dua edilmez!" İşte o günden sonra, çoban o bildiği duâyı bırakarak, başlamış herkes gibi duâ etmeye.

Bir zaman sonra, Mûsa Peygamber'e, Rabbimiz şöyle seslenmiş idi: 

"Ey Mûsa! Sen ne yaptın?! Sen ayırmaya mı geldin, buluşturmaya mı? Şu garip çobanı azarladın. Onun bana ne kadar yakın olduğunu anlayamadın. Ağzından çıkan lafı bilmese de o çoban inancında samîmîydi; kalbi temiz, niyeti hâlisti.

Biz kelimelere değil, niyete bakarız! Kelâmlara bakacak olsak, yeryüyünde insan kalmazdı!"

İşte sevgili Canlar;

Bugün de aynı dönemlerdeyiz...

İbâdetin çoğu, şekilcilikle basma kalıp ruhsuz, duygusuz yapılmakta maalesef.

Açık & Kapalı

Sakallı & Sakalsız

Gerici & İlerici

Yobaz & Aydın

Daha vs. vs. yâni...

Bölüştürüp ayırıştırmak, had safhada.

Aynı Allah'a inanan Müslümanlar bile birbirine düşman!

Allah'ın emretmediği, Peygamber'in onaylamadığı hurâfeler peşinde, savrulup yaprak dökmekte.

Oysa kurban olduğum Rabbimizin bizden beklediği, sâdece "hâlis ve muhlis" katışıksız bir sevgi.

Çok mu zor bu, sevgili canlar;

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.