Karşıyaka’da günlerdir bir tartışma yaşanıyor. Taraflardan biri tezgâhın başında alın teriyle geçimini sağlayan pazarcılar, diğer tarafta ise kural koyan, düzeni tesis etmekle yükümlü Karşıyaka Belediyesi. Tartışma, zaman zaman gerilime, hatta sert diyaloglara dönüştü. Ancak bu süreçte dikkat çeken bir şey var: AK Parti Karşıyaka İlçe Başkanlığı’nın derin sessizliği.

Oysa siyaset, özellikle de yerel siyaset, tam da bu anlarda konuşmak, taraf olmak, halkın yanında durmak için vardır. Pazarcılar bağırıyor, esnaf dert anlatıyor, vatandaş tezgâhlarda yaşanan kaosu görüyor… Ama Karşıyaka AK Parti cephesinden tek bir kelime çıkmıyor.

SİYASET SUSARSA, SOKAĞIN SESİ BÜYÜR

Bir ilçe başkanının görevi sadece seçim zamanı afiş asmak, mitinglerde kürsüye çıkmak değildir. Asıl görev, ilçenin nabzını tutmak, halkın sorununa ses olmak, belediyenin yanlışlarını dile getirmektir. Karşıyaka’da belediye ile pazarcılar arasında yaşanan gerilime dair açıklama yapmayan, sahaya inmeyen, pazarcının yanında görünmeyen bir AK Parti ilçe teşkilatı, bu suskunluğun bedelini ileride çok daha ağır ödeyebilir. Zira halk, “sessiz kalanları” unutmaz. Hele ki ekmeğinin peşinde koşan pazarcı esnafı hiç unutmaz.

BELEDİYE KONUŞUYOR, PAZARCI BAĞIRIYOR, AK PARTİ SUSUYOR

Belediye kendi uygulamasını savunuyor, pazarcı hakkını arıyor… Peki ya muhalefet? Karşıyaka’nın en dinamik siyasi alanlarından biri olan pazar yerlerinde yaşanan bir kriz karşısında AK Parti ilçe başkanının suskunluğu, sadece politik değil, psikolojik bir etki de yaratıyor: “Muhalefet yok” algısı.

Oysa bu kriz, hem belediyenin yönetim anlayışını eleştirmek hem de esnafın sesi olmak için bulunmaz bir fırsattı. Ama bu fırsat, yine sessizliğe terk edildi.

Karşıyaka’da siyaset susuyor, pazar konuşuyor.

Ve bazen sessizlik, en yüksek gürültüdür.

Bugün konuşmayanlar, yarın seçmenin kulağında yankılanan bu sessizliğin bedelini sandıkta duyarlar.