Sinsi safra kesesi taşına dikkat

Sinsi safra kesesi taşına dikkat

Safra kesesi taşlarına karşı erken dönemde önlem alınmaması taşların safra kanalını tıkamasına ve daha ciddi tablolara sebep olabildiğini belirten Op.Dr. A. Kerim Özakay, safra kesesi taşının bazen belirti vermeden de gelebildiğini dile getirdi.

Avrasya Hospital Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. A. Kerim Özakay, “Karaciğerde üretilen ve sindirim için gerekli olan safra sıvısı karaciğer içindeki küçük safra kanalcıkları ile ana safra kanallarına iletilir ve on iki parmak bağırsağına açılan ağızla bağırsağa dökülür. Safranın bir kısmı ana safra kanalına bir kanalla bağlanan safra kesesi içinde depolanır. Sindirim için bol safra gerektiği hallerde hormonal ve refleks mekanizmalar devreye girerek safra kesesinin kasılması ile nispeten bol miktarda safra ana safra kanalına, oradan da on iki parmak bağırsağına dökülür” dedi.


Safranın akışkan bir sıvı olduğunu ifade eden Op.Dr. Özakay, “Fakat uzun süren açlık, dehidratasyon, infeksiyon, kolesterol yüksekliği gibi durumlar safra sıvısının yapısında bozulmaya, akışkanlığında azalmaya, koyulaşmaya, çamurlaşmaya ve taş oluşumuna neden olabilmektedir. Safra taşları bilirubin ve kolesterol içeriğine göre bilirubin taşları, kolesterol taşları veya her iki maddeyi de içeren mikst taşlar olarak karşımıza çıkmaktadır. En sık kolesterol taşları görülür. Safrayı eriyik halde tutan maddelerin azalması veya kolesterolün artması ile oluştuğu düşünülmektedir. Bilirubin taşları kan yıkımının artığı hastalıklarda ve infeksiyonlar da daha sık görülmektedir” diye konuştu.

“Safra kesesi taşı kadınlar da daha sık görülür”


Yaş ilerledikçe taş görülme sıklığının arttığını kaydeden Op.Dr. Özakay, “Kadınlarda daha çok görülmektedir. Safra kesesi taşları karın sağ üst kısmında sırta yansıyan ağrı, bulantı, şişkinlik gibi belirtilerle ortaya çıkabileceği gibi komplikasyonlarında ateş, sarılık gibi belirtiler tabloya eklenebilir. Safra kesesi taşları hiç belirti vermeden sessiz taş şeklinde olabileceği gibi, safra kesesi iltihabına(akut ve kronik kolesistit),safra kesesi delinmesine(perforasyon),safra kanalına taşların düşmesine veya safra kesesinin safra yollarına dıştan basısıyla oluşan tıkanma sarılığına, pankreatite ve safra yollarında iltihaplanmaya( kolanjit) neden olarak acil durumlara yol açabilmektedir. Taşa bağlı safra kesesi kanseri gelişme riski de vardır. Tanı için ilk tercih ultrasonografidir. Gerekli durumlarda MR/MRCP ve ERCP gibi yöntemlerden faydalanılır” ifadelerini kullandı.


Şikayetlere ve komplikasyonlara neden olan safra kesesi taşlarının tedavisinin cerrahi olduğunu vurgulayan Op.Dr. Özakay, “Günümüzde laparoskopik kolesistektomi tekniği kullanılarak taşlı safra kesesi vücuttan uzaklaştırılır. Sessiz yani belirti vermeyen ve tesadüfen tanı konulmuş safra kesesi taşlarında tedavi tartışmalıdır. Yukarıda sayılan komplikasyonların ileri bir tarihte gelişebileceği, pankreatit gibi ölümcül durumlara yol açabileceği hatta kansere neden olabileceği hastalara iyice anlatılmalı, takip veya operasyon kararı hasta ile birlikte verilmelidir. Safra yolu taşlarının varlığı ameliyat öncesi biliniyorsa öncelikli olarak tedavi edilmelidir.

Bunun için ameliyat öncesi ERCP işlemi ile endoskopik olarak safra kanalı taşları temizlenir, daha sonra laparoskopik olarak safra kesesi operasyonu gerçekleştirilir. Son yıllarda laparoskopik koledok eksplarosyonu tekniği ile ameliyat sırasında hem safra kesesi alınmakta hem de safra kanalları temizlenebilmektedir. Safra kesesi ve safra yolları taşları temizlendikten sonra gerekli diyet düzenlemeleri yapılarak safra yollarında yeni taş oluşumu önlenmeye çalışılmalı buna rağmen yeni taş oluşumunda ERCP ile tekrar safra kanalları taşları temizlenmelidir” açıklamalarında bulundu.

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.