Su fakiri kent İzmir, iklim krizine karşı ne yapacak?

Su fakiri kent İzmir, iklim krizine karşı ne yapacak?

22 Mart Dünya Su Günü'nde İzmirlilerin temiz ve güvenli suya erişim hakkını ele aldık.

ASYA YAŞARİKİZ / MEDYA EGE - Birleşmiş Milletler (BM) tarafından 1992 yılında dünyanın su kaynaklarının kısıtlılığına dikkat çekmek, su kaynaklarının korunup verimli kullanılmasını sağlanmak amacıyla her yılın 22 Mart günü Dünya Su Günü olarak kutlanıyor.

SU FAKİRİ KENT İZMİR

Suyun önemi ise yaşanılan iklim krizi nedeniyle daha çok tartışılıyor. Aşırı hava olayları, kuraklık, seller gibi etkilerle gündelik yaşamımıza etkileri olan iklim krizi, suyun nasıl yönetileceğini de gündeme getiriyor.

Peki bilim insanlarınca ‘su fakiri’ olarak tanımlanan İzmir’in suyu, sürdürülebilirlik vaat ediyor mu?

TMMOB İzmir Çevre Mühendisleri Odası (ÇMO)’ndan Yüksek Mühendis Helil İnay Kınay, Türk Tabipler Birliği (TTB) Halk Sağlığı Kolu Sekreteri Ahmet Soysal ve ekolojist Avukat Arif Ali Cangı ile İzmir’in suyunu konuştuk.

oncelik-halk-sagligi-olmali.jpg

Sözlerine, İzmir’in su fakiri bir kent olduğuna dikkat çekerek başlayan TTB Halk Sağlığı Kolu Sekreteri Soysal, İzmir’de kişi başına yıllık 1000 metreküpün altında su düştüğüne “İzmir zaten su fakiri bir kent, su kaynakları çok kıt. İzmir’de yıllık su üretim kapasitesi kişi başına 1000 metreküpün altındadır” cümleleri dikkat çekiyor.

GÜVENLİ SUYA ERİŞİM HAKKI ENGELLENİYOR

Soysal, Efemçukuru Altın Madeninin de İzmir’in su temininde bir sorun olduğunu şu sözlerle ortaya koyuyor; “Efemçukuru Altın Madeni, İzmirlilerin su ihtiyacını karşılamak için yapılması planlanan Çamlı Barajının koruma alanı içinde ve su toplama havzası içinde yer aldığı için yapılmasına merkezi yönetim tarafından izin verilmemektedir. Bu nedenle de İzmir'e 100 kilometreden daha fazla uzak olan Gördes Barajından su getirilmeye çalışılmaktadır. Bu durum maliyetleri artırmakta ve İzmirli Türkiye'nin en pahalı suyunu tüketmektedir. Üstelik Gördes Barajı bölgenin jeolojik yapısı nedeniyle su da tutamamaktadır. İzmirlinin temel bir insan hakkı olan temiz ve güvenli suya erişim hakkı altın madeni uğruna ihlal ediliyor.”

Kentin su ihtiyacının yaklaşık %40'ını komşu kent Manisa'dan karşılanmasını eleştiren Soysal, “Üstelik yanlış kentleşme politikaları nedeni ile kentin merkezdeki nüfusu hızla artıyor. Bu da kentin zaten yetersiz olan başta temiz su, atık su, yollar, yeşil alanlar gibi alt yapısını zorluyor, hatta bu alt yapı iflas noktasında” diyor.

SOYSAL'DAN SORULAR

Kentin temiz su ihtiyacının günden güne arttığını ve kendi kaynaklarıyla bunu karşılayamadığını dile getiren Soysal “Tek alternatifi olan Çamlı Barajının da Efemçukuru Altın Madeni nedeniyle yapımına izin verilmiyor. Manisa'dan günden güne daha çok su getirilmeye çalışılıyor. B u durum hem tüketim faturalarına yansıyor, hem de Manisa'dan daha çok talebiniz olması güvenli değil. İklim değişikliği etkisi ile yağışlar da etkileniyor, kısa bir süre sonra Manisa'daki kaynaklar da bu kentin ihtiyacına ancak yetecek hale gelecek. O zaman ne yapacaksınız? Kütahya'dan mı su taşıyacaksınız İzmir'e?” diye soruyor.

Soysal sözlerini İzmirlileri şu sözlerle uyararak sonlandırıyor; “Ben herkesin İzmir'in yakın gelecekte kriz haline gelecek su sorunu hakkında aklını başına toplaması gerektiğini düşünüyorum. Kentteki nüfus artırıcı kentleşme politikaları derhal terk edilmeli ve Efemçukuru Altın Madeni kapatılarak Çamlı Barajının yapımına derhal başlanmalıdır, ilk adımda...”

helil-inay-kinay.webp

Çevre Yüksek Mühendisi Helil İnay Kınay da, yüzey ve yer altı sularına yönelik kirlilik baskısının artarak devam ettiğine dikkat çekerek sözlerine başlıyor. Kıray, “Mevcut hali kısıtlı ve kirli olan su varlığımız için; su havzalarımızın çok daha hassas korunması, İçme ve Kullanma Suyu Havzalarının Korunması ve bu Havzaların yönetimine ilişkin planlama süreçleri çok daha yaşamsal öneme sahip. Ancak; İzmir’in içme suyunun %40’ını sağlayan Tahtalı ile Gördes su havzalarındaki kirlenme baskısının artması, kirlilik seviyesi zaten yüksek olan Gediz, K. Menderes, B. Menderes Nehirleri ve Kuzey Ege havzaları daha da korumasız hale gelmesi yaşamsal risklerimizin başında yer alıyor” diyor.

SU YÖNETİMİ PLANLANMALI

Efemçukuru Altın Madeninin İzmir`in su kaynağı olan Çamlı Baraj Havzasında, Çukuralan Altın Madeninin Balıkesir`in Su kaynağı olan Madra Barajı Havzasında, Gördes Nikel Madeninin İzmir ve Manisa`nın Su Kaynağı olan Gördes Havzasında , Çaldağ‘da İşletilmesi Planlanan Nikel Madeninin Gediz Havzasında, Kışladağ Altın Madeninin Uşak`ta yarattığı çevresel risklere dikkat çeken Kıray, “Tüm bu sonuçlar İzmir’in de su fakiri olduğunu ortaya koyuyor. Bu kapsamda kent bütününde su yönetimi ve planlamasının çok daha etkin yönetilmesi gerekiyor. Kente dair her karar ve planlamada su ihtiyacı ve kirletici risklerin ön planda tutulması, su miktarındaki düzenlemeler ile birlikte suyun yeniden kullanımı, arıtılmış atık suların yeniden kullanımı, tarımda ürün deseninde değişiklik, tarımsal sulama yöntemlerinde verimlilik, sektörel su kullanımına yönelik planlama ve denetim gibi su yönetimine dair planlama ve değerlendirmelerin yapılması gerekiyor” diyor.

İklim değişikliğinin olumsuz etkilerini aşırı sıcaklar, soğuklar, kuraklık, yağış rejimindeki değişiklikler, afet sayısı ve türündeki artışlar, kayıplar ile dünyada ve ülkemizde de özellikle son yıllarda çok daha ağır yaşandığını dile getiren Kıray, “İzmir Kenti su kaynaklarına baktığımızda; içme ve kullanma suyunun % 55 i yeraltı suyu, %45 i yüzeysel su kaynaklarından karşılanıyor. Kentleşme ve nüfus artışı faktörleri ile su tüketimlerindeki artış değerlendirildiğinde mevcut kaynakların yetersiz kalacağı ortadadır” cümleleri ile tehlikeye dikkat çekiyor.

243366596-2094833934016972-9156550883013447388-n.jpg

EFEMÇUKURU ANAYASA MAHKEMESİNDE

Ekolojist Avukat Arif Ali Cangı ise, Efemçukuru Altın Madeninin İzmir kentinin içme suyunun yaklaşık % 40’ını karşılayan Tahtalı Barajı koruma alanı sınırında, yaklaşık 200-300 bin kişinin içme suyunu karşılamak için planlanan Çamlı Barajı’na su sağlayacak derelerin mutlak koruma alanı içinde yer aldığını hatırlatarak, maden şirketine açılan dava hakkında şu bilgileri veriyor; “Efemçukuru’nda 1 Haziran 2011 tarihinden bu yana Tüprag Metal Madencilik San ve Tic. A.Ş. tarafından altın madeni işletmeciliği yapılmaktadır. Efemçukuru Altın Madeni’nin İzmir’in su havzası için büyük risk yaratacağı şimdiye kadar pek çok bilimsel rapor ile belgelendirilmiştir. Bu raporlara dayanarak Mahkemelerce çok sayıda kararlar verilmiştir. Kapasite artırımın ilişkin davada keşfe dahi alınmadık, bilimsellikten uzak tarafsız olmayan bilirkişi raporlarına dayanarak davalar reddedildi. Şimdi dosyamız Anayasa Mahkemesinde.”

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum