Turizm'de Yarım Asır

Turizm'de Yarım Asır

Türkiye ve dünyada; çeşitli şehir ve ülkelerde çalıştıktan sonra gönlünü İzmir'in sahil kasabası olan Foça'ya kaptıran, turizme yarım asır adamış başarılı turizmci Sebahattin Karaca ile röportaj

Duygucan Yüksel - Sohbeti güzel, kalemi güzel, güler yüzlü, başarılı işletmeci Sebahattin KARACA..

Turizmci ve turizm yazarı.. Türkiye ve dünyada; çeşitli şehir ve ülkelerde çalıştıktan sonra gönlünü İzmir'in sahil kasabası  olan Foça'ya kaptırıp burada Hotel KARACAM’ı açmış ve kendi değimiyle turizme yarım asır adamış başarılı bir turizmci.  

Çok sevdiği işinin yanında küçük yaşlarda başlayan yazma tutkusunu turizm yazarlığı yaparak gerçekleştirmiş.  Karaca yazılarında okuduklarına, gezip gördüğü yerlere ve titizlikle yaptığı araştırmalarından derlemelere yer veriyor. Başta gençlere olmak üzere, turizm meraklılarına değerlendirmeler ve önerilerde bulunuyor.

Başladığı her işin hakkını veren ve tecrübeleriyle birçok genç turizmciyi mesleğe kazandırdığını söyleyen  Karaca bir ömür verdiği mesleğini  Medya ege okuyucularına anlattı..

Son yıllarda meydana gelen kriz adına önemli açıklamalarda bulundu.

 

Başladığı her işin hakkını veren Karaca’nın şimdilerde en önemli hedeflerinden bir tanesi de kuruluşundan bugüne kadar , Foça'nın tarihini kitaba dönüştürmek ..

 

Merhabalar Sebahattin Bey. Biz sizi oldukça iyi tanıyoruz aslında; ama yine de geleneği bozmayalım. Bize kısaca kendinizden söz eder misiniz?

SK. 1951 Keskin doğumluyum. Ankara Otelcilik Okulu mezunuyum. Yarım asırdır turizm sektöründe işletmeciyim. Sırasıyla İstanbul, Ankara, Avusturya, Almanya gibi şehir ve ülkelerde çalıştıktan sonra, 1981 yılında Foça’da açmış bulunduğum tesislerde işletmecilik yapıyorum. Almanca-İngilizce-Fransızca konuşuyorum. Turizmde eğitimin önemini en çok savunanlardan birisi olduğum ve mesleğimi de çok sevdiğim için yüzlerce genci ellerimle yetiştirdim. Meslekte çok başarılı oldular ve çok iyi konumlarda görevler aldılar. Ben de onların başarılarıyla mutlu oldum tabi.

 

Öncelikle yazmaya nasıl başladınız?  Sizi yazmaya iten şey ne oldu?

Yazmaya gençlik yıllarımdan beri meraklıydım. Hatta okul yıllarında birkaç defa arkadaşlarımla birlikte okul gazetesi çıkardık. Okulum bittikten sonra, 40 seneden fazla olmak üzere çok yoğun bir tempo ile beyin ve bedenen çalıştığım için itiraf etmek gerekirse ufak tefek not almanın dışında yazmaya hiç vakit bulamadım. Yazmak tutkusuyla yaşıyordum. Birkaç sene önce, işlerimi büyük ölçüde organize ettikten sonra iki arkadaşımın da teşvikiyle,  yazmaya başladım. Bu arkadaşlarımdan birisi gazeteci  Servet Vural ve diğeri araştırmacı yazar Recep Bozkurt hocamdı. Kendilerine teşekkürü borç bilirim.

 

 

MATEMATİK SEVDAM BENİ İŞADAMI YAPTI.

TARİH MERAKIM VE SEVDAM İSE ARAŞTIRMA YAPMAMI VE YAPTIĞIM ARAŞTIRMALAR ÜZERİNE YAZI YAZMAMI SAĞLADI.

Tarih merakınız nereden geliyor? Yazılarınız genelde tarih olmak üzere kendi içinde çeşitleniyor. Örneğin Foça’nın kuruluşu ve Antik Çağ ile de ilgileniyorsunuz, aynı zamanda Ortaçağ ve yakın tarih de var.  Foça’nın gerek antik dönem gerekse yakın dönemde gün yüzüne çıkmamış ya da unutulup gitmiş tarihini aydınlatıyorsunuz. Daha önce kimsenin ortaya koymadığı bu bilgileri insanlarla paylaşmak size neler hissettiriyor?

İlkokulda Matematiği, ortaokulda tarih öğretmenim sayesinde tarihi çok sevdim. Hatta tarihten, okullar arası birkaç da yarışmaya katıldım. Matematik sevdam beni işadamı yaptı. Başlattığım hiçbir işte başarısızlık yaşamadım. Tarih merakım ve sevdam ise araştırma yapmamı ve yaptığım araştırmalar üzerine yazı yazmamı sağladı.

Bir başka sebep de daha önce yazılmış makale ve kitaplardan Foça'nın tarihi ile ilgili okuduklarım beni öylesine sardı sarmaladı ki, bu uğurda yabancı kaynaklardan araştırma yapmaya ve yazmaya karar verdim. Foça ile ilgili okuduğum ilk makaleden sonra, Foça'nın kuruluşundan bugüne dek geçirdiği tarihsel süreci üç başlıkta araştırmak için kolları sıvadım. Kuruluşundan yani yaklaşık 3000 yıl önceden Ortaçağ'a kadar geçirdiği evreleri birinci bölümde; Ortaçağ’daki Foça'yı ikinci bölümde; Osmanlı ve Yakın Dönemi üçüncü bölümde ele alarak Foça'nın tarihini araştırıyorum ve yazıyorum. Yaptığım araştırmaları ve yazdığım yazıları kitap haline dönüştürmeden, makaleler halinde yayınlayarak insanların değerlendirmesine sunuyorum. Özellikle yedi kültürü bağrında barındıran Foça'nın tarihini araştırmak, yazmak ve insanların okumasına sunmak bana çok büyük keyif veriyor ve mutlu ediyor. Bundan büyük haz alıyorum.

 

Yazılarınızı nasıl yazıyorsunuz ve yazarken öncelikle nelere özen gösteriyorsunuz? Konu başlıklarınız nasıl ortaya çıkıyor?

Yazılarımın tamamını ciddi şekilde öncelikle yabancı kaynaklardan araştırıyorum. Herhangi bir yazıyı en az iki farklı kaynağı birbiriyle çarpıştırarak elde diyorum. Elde ettiğim bulguların bir üçüncü kaynaktan doğruluğunu tespit ediyorum. Ortaya çıkan sonucu değerlendirerek kendi dilim döndüğünce yazıyorum.

Konu başlıklarına gelince o kısım beni oldukça zorluyor. Şöyle ki: Bir konuyu araştırırken en az üç yabancı ve yerli kaynağı incelediğimi söylemiştim az önce, işte bu incelemeler sırasında aklıma takılan birçok nokta oluyor. Yani her konu bana birkaç konu doğuruyor diyebilirim. Zor olan kısmı ise onca konu arasından araştıracağım konuyu seçmek.

 

Gazete ve dergilerde yayınlamış birçok yazınız olduğu gibi bir de yayınlanmış kitabınız var. Bize kitabınızdan söz eder misiniz?

Yazdığım yazılardan gazete ve dergilerde yayınlananlar Aliağa Belediyesi'nin dikkatini çekmiş. Aliağa Belediye Başkanı Aliağa hudutları dahilinde bulunan, Antik Çağ’da bölgede kurulmuş Aolis kentlerinin baş şehri olan Kyme  ve  Aliağa hudutları dahilindeki Aolis kentleri üzerine yaptığım araştırmalar ve yazdığım yazıları kitaba dönüştürme isteği ile bir teklifte bulununca ben de bu teklifi memnuniyetle kabul ettim. Böylece Aliağa Belediye Başkanlığı ile işbirliği yaparak “Aliağa'nın Antik Kentleri”  isimli kitabımı yayınladık. Şimdi en önemli hedeflerimden bir tanesi de kuruluşundan bugüne kadar Foça'nın tarihini kitaba dönüştürmek. İki sene zarfında bu kitabın basılması için çaba sarf edeceğim. Kitabın içinde, Foça’da yaşayan yedi farklı kültür ve medeniyet ile birlikte olaylar, efsaneler, kahramanlıklar, ekonomik zenginlikler yer alacak.  Aynı zamanda Foçalıların kurdukları kolonilerle Akdeniz'e kültür ve sanat yoluyla medeniyetin yayılması için gösterdiği olağanüstü çaba da satırlarda yerini bulacak.

 

HEM ÇOK OKUYORUM. HEM ÇOK GEZİYORUM. HEM ÇOK ARAŞTIRIYORUM

 

Gelelim turizme. Siz sadece ofisinde oturup yazı yazan bir yazar değilsiniz. Aynı zamanda yurt dışında ve Türkiye’de uzun yıllardır turizmcilik yapıyorsunuz. Hatta sadece turizmcilik yapmıyor turizm üzerine yazılar da yazıyorsunuz. Burada belli bir amaç güdüyor musunuz?

Sorunuz için teşekkür ederim. Evet, belli bir amaç güdüyorum. Aslında yukarıda, çok kısa da olsa eğitimsiz turizmin asla olmayacağını vurgulamaya çalıştım. Türkiye 60’lı yıllarda 10 Cent’e muhtaç iken, bana okul verdi, hoca verdi,  üç yıl boyunca okuttu. Sonra git ülkemizin her hangi bir köşesinde eğitilmiş bir turizmci ol, ülke turizmin kalkınmasında adeta bir misyoner gibi çalış dedi. Bende tam bunu yaptım. Okulumu bitirdikten sonra,  yurt dışında bulunduğum sırada edindiğim bilgi, beceri ve deneyimlerimi,  gençlere aktarmaya çalıştım. Arada politika da yaptım. Orada da hep bir ilçenin turizmde gelişmesi için siyaseten de nelerin yapılacağını söyler dururdum. Yaşadığım yer olan Foça'da turizm adına çok emek sarf ettiğimi düşünüyorum. Hâlâ da etmekteyim. Yurt içinde ve yurt dışında hatta tüm Dünya'da turizmi yakından takip ediyorum. Sıkça seyahatler ederek, gittiğim her yerde karınca kararınca turizm üzerine de araştırmalar yapıyorum.  Bunları da deneyimlerimle paçallayarak (harmanlayarak) turizm üzerine yazılar yazıyor, tüm bildiklerimi başta gençlerle, atanmış ve seçilmiş yöneticilerle paylaşıyorum. Bazen çok etkili olduğunu da keyifle izliyorum. İyi sonuçlar çıktığı çok oluyor. Bu da beni mutlu ediyor.  

 

TURİZM BARIŞI, HUZURU, GÜVENLİĞİ VE GÜZELLİĞİ SEVER..

 

Turizm ile ilgili yazılarınız da oldukça ilgi çekiyor. Değerlendirmeleriniz ve önerileriniz. İç turizmi tanıdığınız gibi dış turizme de hakimsiniz. Turizmde yaşanabilecek birçok sıkıntıyı önceden tahmin edebiliyorsunuz. Bunu nasıl yapıyorsunuz? Örneğin çok mu okuyorsunuz, çok mu geziyorsunuz?

 

Hem çok okuyorum. Hem çok geziyorum. Hem çok araştırıyorum. En önemlisi istatistikler oluşturuyorum. Öneri ve değerlendirmelerim sırasında bütün bunlardan yararlanıyorum.


 

TÜRKİYE DE ÖZELLİKLE KALİTEDEN YOKSUN, HER ŞEY DAHİL SİSTEMİ

 

Yukarıda da söz ettiğiniz gibi geçmişte turizmdeki birçok dalgalanmayı birebir yaşamış bir turizmci olarak, bu yıl ki gidişi nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bu sorunun cevabını “Turizm Barışı, Huzuru, Güvenliği ve Güzelliği Sever” başlığıyla yayınlanmış olan bir makalemde ayrıntıları ile anlattım. Bilindiği üzere Ortadoğu ile Avrupa arasında bir köprü konumundaki ülkemiz, turizm yönünden her zaman risk altındadır. Başta barış olmak üzere huzur ve güvenlikten beslenen turizm, tüm olup biten olumsuzluklardan çok etkilenir. Ortadoğu’da da maalesef huzur ve güvenlik sıkça sekteye uğramaktadır. Son otuz beş yılda ülke turizmi neredeyse her yıl irili ufaklı bir kriz yaşadı, darbe aldı. Neyse ki her yılda bir şekilde çareler bulundu. Ama bu yıl düşürülen uçak ile başlayan kriz, uzun yıllar atlatılabilecek bir krize benzemiyor. Bu kriz sonrasında Türk Turizminin toplanması, toparlanması kesinlikle eskilere göre uzun zaman alacaktır. Bu kriz Türkiye turizminin birkaç yılını alacaktır.

Bu arada söylemeden geçemeyeceğim. Türkiye de özellikle kaliteden yoksun, her şey dahil sistemi, ucuz rekabet ortamıyla binlerce tesisin berbat durumda olmasına ve bakımsızlıktan eskimesine yol açtı. Dünyada her yıl daha güçlenen rekabet içinde Türkiye, bünyesinde barındırdığı kötü işletme, işletmecilik anlayışı ve eğitimsiz kadrolarıyla uzun vadede dünyada özellikle Akdeniz'de hüküm süren zor rekabet içinde şansını azaltmaktadır. Tesislerin kendilerini yenilemesi, eğitimli kadrolara ağırlık vermesi ve uzun vadeli işletmecilik politikaları ile yeni bir çıkış ve kalıcı yol bulmaları gerekmektedir.

 

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.