Türkiye’nin itibarı zarar görür

Türkiye’nin itibarı zarar görür

Türkiye İtibar Akademisi Başkanı Ertan Acar “Kamu Özel Sektör İşbirliği” ve “Yap İşlet Devret” modeli ile hayata geçen projelere yönelik tartışmaları değerlendirdi.

Kamu Özel Sektör İşbirliği (KÖİ) çerçevesinde “Yap İşlet Devret” yöntemi ile otoyol, köprü, havalimanları, tünel, şehir hastaneleri, limanlar ve turizm gibi pek çok alanda hayata geçirilen kamu yatırımlarına ilişkin son günlerdeki yaygın tartışmalara değinen İtibar Akademisi Başkanı Ertan Acar, “Yaratılmaya çalışılan algı karmaşalarının tesis edeceği itibar kaybının, sadece yerli ve yabancı yatırımcılar ile Türkiye’deki projelere finans sağlayan uluslararası kreditörler ve finans kesimleri nezdinde oluşmayacağını söylemek yanlış olmaz” dedi.
 
“Günümüz dünyasında ‘itibar’ kavramı artık kurum, kuruluş ve devlet idarelerince bir performans yönetimi alanı haline gelmiştir. Çünkü ‘ülke itibarı’, o ülkedeki ticari yaşamın, tüm kuruluş ve kurumların marka ve pazar değerini, finans gücünü ve kredibilitesini belirleyen en temel etkendir” diyen Ertan Acar  “Türkiye İtibar Akademisi, uluslararası rekabet ortamında, tüm endüstriyel alanlarda ve pazarlarda, ülke markalarını şekillendiren ekonomi yönetimleri içinde de öne çıkan performans alanı olan ‘İtibar Yönetimi’ kavramını ülkemizde yerleştirmek, bu konuda kurum, marka ve kuruluşları derecelendirmek vizyonuyla 2010 yılında faaliyetlerine başladı. Türkiye İtibar Akademisi, Türkiye İtibar Endeksi ve Ekonomiye Fayda Endeksi gibi ülkemizin saygın üniversiteleriyle birlikte gerçekleştirdiği artık uluslararası alanda muteber hale gelen akademik çalışmaları ile ülkemizin öncü kurumudur. Bu nedenle, çağın getirdiği gelişim ve dönüşümler sırasında, ülkemizdeki kurum ve kuruluşların hem ülke hem de kendi kurum itibarlarına zarar verecek, tutum, söylem ve kararlardan uzak tutmak Türkiye İtibar Akademisi’nin üstlendiği görev sorumlulukları arasındadır” diye konuştu.

“Uyarmak görevimiz”

“Son günlerde, kimi siyasal açıklamalarda ve medyada, devletin gelecekteki garanti bedellerini ödememesi için YİD yöntemi ve KÖİ modeli ile hayata geçirilen projelere el konulmasını tavsiye eden önerme ve vaatlerle karşılaşmaktayız” diyen Acar, “Böylesi söylem ve önermelerin, dillendirilirken farkında olunsun ya da olunmasın, devletimizin uluslararası itibarına zarar vereceği konusunda endişeler taşımaktayız. Böylesi yaygın bir algı oluşturmaya çaba göstermenin ya da toplumda karşılık gördüğü düşünülerek hamaset içinde böyle söylemler geliştirmenin, Türkiye’nin uluslararası itibarına büyük zarar vereceğini öngörmekteyiz. Vizyon ve misyonumuz gereği uyarmak Akademimizin görevidir” dedi. 

“Zaten devletin olduğu halde YİD ile hayata geçirilen projelerin devletleştirilmesi gerektiği şeklinde tutarsız önermelerin uluslararası derecelendirme kuruluşlarının son kredi notlarında da gözlemlendiği gibi ülkemize yönelik negatif algıyı kuvvetlendirmekle kalmayıp, ülkemizdeki yatırımcıları da Türkiye’den çıkmaya teşvik edebilir” diyen Acar, “Tüm kesimlerin amacı Türkiye’nin yatırımcılar nezdinde cazibe merkezi olması gerekirken, maalesef bu tür yaklaşımlar aksi yöndeki etkiyi artıracaktır. Bu konuda yaygın bir algı oluşturmaya çaba göstermenin ya da toplumda karşılık gördüğü düşünülerek hamaset içinde böyle söylemler geliştirmenin, Türkiye’nin ve Türkiye’deki markaların uluslararası itibarına büyük zarar vereceği endişesi içindeyiz” dedi.

“Komuoyunu doğru bilgilendirmek gerekir”

KÖİ ve YİD yöntemi ile gerçekleşen otoyol, köprü, havalimanları, tünel, şehir hastaneleri, limanlar ve turizm gibi pek çok alandaki kamu projeleri konusunda kamuoyunu doğru bilgilendirmek gerektiğini aktaran Acar, “Bu konuda doğru bilinen yanlışların da düzeltilmesi, kafa karışıklığı oluşturan bazı düşünce, önerme ve söylemlere ilişkin doğru bilgilerin de kamuoyu ile paylaşılması gerekir” diye konuştu.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.