Gün gelecek üniversitelerin kapıları açılacak.

Öyle normal açılma falan değil, ardına kadar açılacak.

Yıl 1992 üniversite sınavına girdiğim yıl.

Yaklaşık 800 Bin akranımla sınava girdim.

Üç yanlış bir doğru götürüyordu. Yanlışların doğrular kadar önemli olduğu, boş bırakmanın ise büyük avantaj sağladığı bir dönem.

Bu yıl sınava giren öğrenci sayısı 2,5 milyon.

Yine üç yanlış bir doğruyu götürecek, yanlışlar doğrular kadar önemli olacak, boş bırakan avantajını kullanacak ve üniversiteni kapısından girecek.

Belki istediği bölüme, belki de istemediği bölüme.

Ama isteyerek veya istemeyerek girdiği yerde, isteyerek veya istemeyerek o gelecekte o mesleği, o işi yapmaya çalışacak.

Bundan 27 yıl söylediğim yerdeyim.

‘Üniversitelerin kapılarını açın’ diyorum.

Online eğitim buna daha da çok imkân tanıyorken üstelik.

Bırakın kim, hangi mesleği öğrenmek istiyorsa o bölümü okusun.

Üniversiteye girişi değil, üniversiteden çıkışı zorlaştırın.

Çıkan gerçekten o işi öğrenen,  o işi bilen, o işin ehli insan olarak girsin sosyal ve ticari hayata.

Bırakın doktor olmak isteyen 6 yıllık Tıp Fakültesini vakti ve parası varsa 60 yıl okusun.

Bırakın hukukçu olmak isteyen 4 yıllık Hukuk Fakültesini vakti ve parası varsa 40 yıl okusun.

Bırakın gazeteci olmak isteyen 4 yıllık İletişim Fakültesini,  4 Yıllık Mimarlık Fakültesini,  4 Yıllık Psikoloji, Eczacılık, Edebiyat, Tarih vs Fakültelerini vakti ve parası varsa 40 yıl okusun.

Üniversiteye girişi değil, üniversiteden çıkışı zorlaştırın.

Aslanlar gibi eğitim verin. 

Öğrenebilen sınavları geçebilsin,  fakülteyi bitirebilsin.

Bitirebilen de, bitirdiğinin meyvesini alabilsin.

Üniversiteli ve ticari hayata girecek bir mesleğe sahip olmayan işsizler ordusu yaratmaktan iyidir.

Üniversitelerin kapılarını açın demiyorum, gün gelecek açılacak diyorum.

Çünkü doğru olan bu.