Urla'da yürekler sızladı
Önder Şengüler yazdı; Urla'da yürekler sızladı
Haftaya iş telaşı ile başlamıştık. Bir yandan okulların açıldığı ilk gün, diğer taraftan haftalık yoğun program derken bir anda telefonlarımıza bir son dakika haberi düştü. İzmir Balçova’da polis karakoluna silahlı saldırı, iki şehidimiz olduğu bilgisi karşısında şok geçirdik. Bahse konu karakol İzmir, Balçova olunca daha da şaşırıp kaldık. Balçova bölgesi, tarihi boyunca terör eylemi görmemiştir. Ne olup bittiğini anlamaya çalıştığımız anda telefonum acı acı çalmaya başladı. Maalesef Şehidimiz’in Urla’da ikamet eden, efendiliği ve saygılı tavırları ile tanınan, Ordulu mütevazı bir aileye sahip, Polis Memuru Hasan AKIN olduğunu öğrendik. Urla’ya sabah saatlerinde Şehit acısı düşmüştü…
Şehidimizin eşi bir öğretmendi. Doğum izninden yeni dönmüş ve okulların açıldığı ilk gün, Urla İmam Hatip Ortaokulu'nda görevine başlamıştı. Eşinin daha ilk ders zili çalmadan vefat edeceğini nereden bilebilirdi ki! Hayatlarının baharında mesleklerini, kariyerlerini elde etmişler, dünyalar güzeli iki kız çocuğuna sahip olmuşlar, üstelik bir çocuk henüz 9 aylık ve babasız kaldılar, eşsiz kaldılar… Yüreklerimizi bu durum daha fazla acıttı…
Olayın ardından Şehidimizin Urla Kuşçular’da yer alan evine gittik. İlçe Kaymakamı Sayın Mustafa GÖZLET, Şehidimizin babasını teselli etmeye çalışıyordu, ancak yaşadığı acı yüzüne vurmuştu. Evden yükselen feryatlar karşısında İlçe Emniyet Müdürümüz Sayın İsmail DUMAN’ın çaresizliğini gördüm. Soğukkanlı Müdürümüz, başı önde; çaresizlik, acı, öfke ve kızgınlık arasında dik duruşunu ve metanetini koruyarak Şehidinin cenaze işlemlerini organize etmeye çalışıyordu. Emniyet Teşkilatının neredeyse tamamı o evdeydiler, ailenin yanındaydılar, ancak hepsinin yüzünde kırgınlık, kızgınlık, öfke ve acı vardı.
Polis olmak, özellikle Türkiye’de polis olmak gerçekten çok zor bir meslek. Bana göre polislerimizin yaptığı işin karşılığı maddi olarak ödenemez. Düşünsenize, akşam evinize döneceğinizin garantisi olmayan bir meslek ile uğraşıyorsunuz. Sen gel, okulları bitir, bir sürü elemeden, sınavdan geç, mesleğine başla, yıllarca tecrübe kazan, adım adım ilerleme kaydet, siciline leke gelmesin diye hassas çalış, mesai yap, gece gündüz suçlu kovala, sonra 16 yaşında bir “piç” gelsin, karakol bahçesine rastgele ateş açsın ve şehit düş…
Tek dertleri bu da değil polislerimizin, geçim dertlerini saymıyorum bile. Bir de en çok karşılaştıkları sorunlardan birisi de “Sen benim kim olduğumu biliyor musun?” söylemlerine maruz kalmaları. Yani toplum olarak Emniyet Teşkilatına karşı saygılı değiliz. Çevirmede ukala ukala konuşan, bazı kendini çok önemli sanan vatandaşların başlarını ağrıtmaları bu işin başka bir çekilmezi…
Vur emirleri çok kısıtlı, müdahale emirleri çok kısıtlı. Gözaltına alırken doktora götürürler, serbest bırakırken doktora götürürler. Neredeyse vatandaşa dokunmaları yasak ama hepimiz polisten her olayı anında çözmesini de bekleriz. Çözemezler ise anında bir de eleştiri yaparız, değil mi?
Devletimizin en önemli, hatta mihenk taşı diyebileceğimiz baş unsurumuz Emniyet Teşkilatımızdır. Can güvenliği, mal güvenliği, toplum güvenliği, Devletin iç güvenliği bu teşkilatımıza emanettir. Rabbim ayaklarına taş değdirmesin, bir daha onlara bu tip acılar yaşatmasın…
Urla İlçe Emniyet Müdürlüğünün muazzam emekleri sayesinde, Urla Protokol Camii’nde Şehidimize yakışan bir cenaze töreni düzenlendi. Her ayrıntı, her detay titizlikle düşünülmüş, müthiş bir disiplin çerçevesinde Şehidimiz yüreklerimizi acıtarak ebedi yolculuğuna uğurlandı. Rabbim mekanını cennet eylesin, geride kalanlara sabırlar versin, ülkemize bir daha böyle acılar yaşatmasın inşallah.
URLA, BU ACILI GÜNDE SINIFTA KALDI…
Şimdi ise sitem kısmına geçmek istiyorum; Urla’ya sitemliyim. Urla şehit vermiş, meydanlarımızın, ana arterlerimizin bayraklarla donatılmasını beklerdim. Şehidimizi bayraklar altında uğurlamak bize yakışırdı. Cenaze namazına katılım yetersizdi. Urla, şehidimiz için bu kadar ilgisiz olamazdı! Olmamalıydı… Anadolu’da bir ilçe şehit verdiğinde o gün esnaf, özellikle cenaze namazı sürecinde iş yerlerini kapatır. Şehidi için yas tutar. Urla’da bunu göremedim. Hepsini geçtim, akşam Sanat Sokağı’nda eğlence, müzik aynen devam etti. İki yavru babasız kalmış, şehit vermişiz; kimin umurunda…
Bu acılı yazımda siyaset yapmak istemiyorum ama Urla’da rekorlar kıran bir siyasi partiden tek bir milletvekili bile cenazeye katılmadı. Aile ziyaret edilmedi. Açıkçası bu durum canımı daha çok sıktı. Polise, şehide karşı bu kadar mı ilgisiz oldunuz? Üfürükten tayyare bilmem ne toplantısı olsaydı, çakarlı arabalarınız ile gelir, Urla Meydanı’nda boy gösterirdiniz! Ancak konu polis şehidimiz olunca sizi ortalarda göremedik. Devlete karşı bu kadar mı kindar oldunuz? Şehitlere karşı saygınız bu mu sizin? Bu halk bunu görüyor, izliyor, bunun hesabını size sandıkta sorar, demedi demeyin…
Vesselam…







Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.