Uzmanından tüp mide operasyonu açıklaması!

Uzmanından tüp mide operasyonu açıklaması!

Özel Sağlık Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Koray Atila, obezite ameliyatı olmak isteyenler için önerilerde bulundu

Özel Sağlık Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Koray Atila, hastalığın tedavisinde tüp mide ameliyatının yanısıra hastanın psikolojik olarak da ameliyat öncesinde kendisini kilo vermeye ikna etmesi gerektiğini söyledi.  Obezitenin başka hastalıkları da tetiklediğini ve tüp mide ameliyatının kalıcı şekilde kilo vermek için önemli bir avantaj sağladığını söyleyen Prof. Dr. Atila, ameliyatla birlikte yaşam değişikliği spor ve doğru beslenme alışkanlıklarının edinilmesinin en az ameliyat kadar önemli olduğunun altını çizdi.  

TANI VE TEDAVİ SÜRECİ

Obezitenin tanı ve tedavi süreci hakkında bilgi veren Prof. Dr. Koray Atila, “ Tüp mide ameliyatı aşırı kilolu olan ve ameliyat olmak isteyen her hasta için uygun olmayabilir. Ameliyat olabilmek için Dünya Sağlık Örgütü'nün bu konuda belirlediği kriterler var. Bunların başında vücut kitle indeksi (VKİ) geliyor. Bu, boy ve kilo orantısıyla elde edilen bir değer. Çıkan sonuç eğer 40'ın üzerindeyse hasta sınıf 3 veya ölümcül hastalıklara yol açan morbid obezite sınıfına giriyor ve ameliyatla tedavi edilebiliyor. Bununla birlikte vücut kitle indeksi 35 ile 40 arasında olup şişmanlığa bağlı görülen yandaş hastalıklardan bir veya ikisine sahip olan kişiler de ameliyat gurubuna dahil ediliyor. Obeziteye bağlı ortaya çıkan hastalıklar arasında diyabet, hiper tansiyon, koroner arter hastalığı, uyku apnesi, karaciğer yağlanması ve eklem problemlerini sayabiliriz. Ayrıca bu hastaların ameliyat olabilmeleri için 18-65 yaş aralığında olma,  ciddi psikiyatrik hastalığı olmama,  kronik alkol ve madde kullanmama gibi kriterlere de sahip olması gerekiyor” diye konuştu. 

MİDENİN %75'İ ÇIKARILIYOR

Obezite cerrahisinde Dünyada kabul gören iki ameliyat olduğunu son 10 yıldır tüp mide ameliyatının daha çok tercih edildiğini dile getirdi.  Prof. Dr. Atila, şu bilgileri verdi: “Dünyada kabul gören iki ameliyat var. Bunlar mide bypassı ve tüp mide ameliyatları. Daha önceleri mide bypass ameliyatı ilk tercih olarak yapılırken bu iki ameliyatın uzun dönem başarı oranları birbirine yakın elde edilince tüp mide ameliyatı günümüzde ilk tercih haline gelmiştir. Son 10 yıldır dünyada bu oran artarak  % 70 -75 oranında tüp mide ameliyatı yapılır düzeye ulaşmıştır. Tüp mide operasyonunda, midenin  %75-  80'ini çıkarıyoruz. Mideyi adeta bir muz şekline getiriyoruz. Tüp mide ameliyatı üç şekilde etki ederek kilo vermeye yardımcı oluyor. Birinci etki mekanizması, hacim kısıtlayıcı bir ameliyat olduğu için bir öğünde yediğimiz yemek miktarını azaltıyor. Böylece aldığımız kalori miktarı da azalıyor. İkincisi ise, vücudumuzda Ghrelin adında iştah artışını sağlayan bir hormon var. Tüp mide ameliyatında midenin çıkarılan bölümü ile bu hormonun salgılandığı alan da çıkarıldığı için ameliyat sonrası ciddi oranda iştahta azalma ortaya çıkıyor. Ancak bu etki ömür boyu devam etmiyor. Pankreas ve ince bağırsakta bu hormon salınımının artmasına bağlı olarak 1-1.5 yıldan sonra iştahta az da olsa artma söz konusu olabiliyor. Üçüncü etki mekanizması olarak da, normalde yediğimiz yiyecekler mideyi doldurup mide duvarını gerdiğinde buradan beynimizin doyma merkezine sinyaller gönderilir ve doyma hissi ortaya çıkar.  Tüp mide ameliyatında mide hacmi küçüldüğü için az miktarda yemekle mide duvarı uyarılarak daha erken beyne doydum sinyali gönderilir. Özetle bu ameliyatı olan kişiler az yemek yiyorlar, iştahlarında belirgin bir azalma oluyor ve erken doyuyorlar. Bu üç etki mekanizmasıyla bu hastalar ameliyat oldukları günden itibaren kilo vermeye başlıyorlar. Ortalama 6 ay içinde 35 -40 kilo civarında kilo kaybediyorlar. Nihai kilo verme süreçleri bir bir buçuk yıl kadar devam edebiliyor”

YANDAŞ HASTALIKLAR DA İYİLEŞEBİLİYOR

Obezitenin vücutta birçok yandaş hastalığa yol açtığını kaydeden Prof. Dr. Atila, sözlerine şöyle devam etti: “Obezite, şeker, tansiyon hastalığı yanı sıra belirli kanser türlerine ve hem kadın hem de erkekte kısırlığa da neden olabiliyor. Bu ameliyatı olup kilo veren hastalarda obeziteye bağlı ortaya çıkan yandaş hastalıkların yaklaşık %70’inde tam tedavi sağlanabiliyor. Hastalara sosyal, fiziksel ve psikolojik açıdan da çok önemli kazanımlar sağlıyor. Şunu da unutmamak gerekiyor ki tek başına obezite cerrahisi sihirli bir ameliyat değil. Ameliyat sonrası rehabilitasyon süreci ameliyat kadar önemli. Tüp mide ameliyatı öncesi ve sonrası hastalar zihnen bu ameliyata çok iyi hazırlanmalı. Ben hastalarıma her zaman şunu söylüyorum. Ben tüp mide ameliyatı yapıyorum ama bu ameliyattan önce sizlerin tüp beyin ameliyatı olmanız gerek. Yani hastaların ameliyat sonrası başarıyı arttırmak için sporu yaşama dahil etme, sağlıklı beslenme, günde en az 2, 2.5 litre su tüketme ve kalori kontrollü bir yaşam tarzını da benimsemeleri gerekiyor. Rehabilitasyon süreci ömür boyu devam etse de, ameliyat sonrası bu alışkanlıkların oturması için ilk 1.5 yıl çok önemli. Bu süreyi de kapsayacak şekilde hastalar ameliyat sonrası en az 5 yıl takip edilmeli. Son olarak obezite tedavisinde kalıcı kilo vermek için günümüzde en etkili tedavi yöntemi obezite cerrahisidir. Uygun hastalar, uygun merkezlerde bu konuda deneyimli hekimler tarafından ameliyat edildikçe komplikasyon oranı düşük, başarı oranı yüksek olacaktır”

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.